- 483 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Terk ettiği şehirlerde kalıyordu düşünceli bakışları…
Ben senin yanında çocuklaşıyorum, dedi ansızın…
Bana çocuk çocuk bak. Çocukça bir şeyler söyle, gülümse ki gülümseyeyim.
Dünlerin kasvet duvarları yıkılsın. Bu günlerden başlayarak yarınlara uzat benim gülümsemelerimi…
Tüm siyahlaşmış puslu gri olmuş kasvet duvarlarım. Yıkılışın mutluluk çemberinde ellerimi yana doğru açıp, koşmalıyım…
Hadi bana çocuk, çocuk diye seslen. Ve yarınların gülüşlerini vaad et bana, ki umutlarım doluşsun gülen yüzünle içime…
Sen benim çocuk yanım ve de çocuksu yarınlarımsın…
Umut ve de gülüşlerini hep uzat bana. Ve ben, gülüşünü kısarak yarınsız bırakma diye, titreyerek kısık sesle ağlamakla gülmek arasındaki çocuk yüzünü göstererek…
Yarınımsın. Yarınlardaki gülüşlerimsin. Yarınlardaki çocuk yanım olarak nefes alacaksın.
Sen benim çocuklaştığım zamanlardaki gülüşümsün… Diyordu ansızın titrek sesiyle hıçkırarak…
Bir anda geçmişine dönüp baktı…Yıllar süren sıkıntılı süreçte, kaybettikleri kareler halinde gözlerinden dökülüyordu…
Sanki içinden şarkılar ağıtlara dönüşüyordu. Yaşadığı her anın hesabında yanılmıştı.
Elde kalanları kaybettiklerinden çok azdı ve tüm dünlerin siyah lekeleri yüzündeydi umutsuz yaşam karelerini sadece kendine saklayarak, virane bir evdeki rüzgar sesi gibi beyni uğulduyordu…
Gerçekleri saklılarından çok azdı. Durmayasıya kendi kendine tekrarlıyordu, bildiklerin gerçeklerimdir. Çok azdı bildiğin ağlama seslerim. Bu uğultulardan çok fazlaydı, sen üzülmeyesin diye, ben kendime, bana saklarken, sen bilmiyordun, nefes seslerimdeki boğukluğu…
Yarınlar dünlerden umutlu kaldı… Diyordu kendi kendine umutlanarak… Ve uzat bana çocuk yüzünü, uzat bana çocuk gülüşlerini, benim çocuk yanıma …Diyordu durduramadığı titremeleri arasından….
Ve bu bir yaşam yoluydu tercih edilen, tüm nefes almaları başka başka sokaklara uğramak isteyen…
Aslında bir yolcuydu o bu terk edilemez düşünceler ve de yaşam tercihleri ile baş edilemez bir uğraşla nefeslerle, nefessizlik arasındaki imkânsızları yaşarken. Gerçeklik, tercihindeki eksikliklerdi onun başını rüzgara biteviye çartıran…
Kendini yarınsız sanarken, dünlerin eksikliğindeki yanlışlarıydı bu günlere kırık hayatların yaşamları olarak sokan…
Pişmanlıksız bir yaşamın içinde kalırken yarınları unutmuş gibi, sanki yaşamamış gibi voltalıyordu yaşamın salınımlı kulvarlarını…
Ve terk ettiği şehirlerde kalıyordu düşünceli bakışları…
Aslında yarınsız gibi görünse de kendi kendine güven duyguları her gittiği şehrin kulvarlarında savaş verirken sadece öz güveniydi bu baş edilmez şartların içinde yüzmesi… Aslında o bir adsızdı, kendi adının önüne taktığı sükut kelemesinin anlamı ile verdiği bir savaş vardı ve bu savaşın şartlarına boyun eğmiş sessizliğine sığınmıştı…
O artık nefeslerini bile kesik kesik alıyordu yaşamın bu şartlarına dik kalırken…
Diye düşünüyordu adam… Ve oysa kendi yalnızlığını yapıştırdığı bu düşüncelerle, kendi hayatındaki eksik hissedişleri onunla tamlıyordu.
Belki de bir yaşam şansı arayış çabalarındaydı bu düşüncelerle…
Aslında bir mezar taşında saklı kalacaktı tüm geçmişin gizemini saklayan yaşam öykümüz…
Nereden baksan, hep bir sabaha uzayacaktı seni sevdiğime dair düşüncelerim.
Sevginin varlığını saklayan tüm niyetlerim saklılarıla, mezar taşım yazıtlarımla gizemine saklanacaktı.
Hayatın tüm yaşam beklentileri sana dair niyetlerimde iken, kaybedilmiş düşlerim vardı aslında. Daha çok dinlemek isterdim sesini, daha çok sevmek isterdim engelsiz seni…
Daha çok düşünmek isterdim gözlerine bakarak seni…
Daha çok anlatmak isterdim seni sevmeme dair düşüncelerimi ve daha çok gözlerine sevgi sözcüklerimle bakmak isterdim ki, sana dair yazgımın tümünü yaşarken…
Aslında şu an yazdıklarım, uzun yıllar rüyalarımdı ve ben sana tüm rüyalarımı gözüne bakarak anlatmak isterdim ama bu hayat çabuk uyandırdı beni uykususzluğa mahküm aderek…
Her zaman ençok istediğim çok sonraları, kırık dökük olarak elde ediyorum…
Çoğu içimde biraz oyalandı, çoğu ise duramayasıya yok oldu gitti…
İsteklerime karşı belkisiz bir yaşamdı bu, belkisi olmayan, olumsuza çok yakın isteklerdi bunlar. Ya çok geç istedim, ya da istediğim istediğim zamanlar, vakit hep gece sessizliği oldu…
Ve ben bu isteklerden belki olur bile diyemeden vaz geçip karışıyorum sonsuzluğa…
Ve ve artık herhangi bir şeyi isteyemez oluyorum…
Açıksası, korkuyorum istemeye veya kaybetme korkuları gelip saplanacak içimde bir yerlere…
Ve sen, günlerden arta kalan teleşlar bitince, geceler hep seni düşlüyorum. Veya düşledikçe, kanıyor içimde bir yerler…
Kan bulaşıyor içimdeki sen isteklerime ve gözyaşım karışıyor gecenin nemine…
Ve ben kapatıp gözlerimi seninle olma ihtimali olan yerlere düşüyor düşüncelerim nedense yine, yine hep senle oluyor içimdeki bir yerlerde senli düşüncelerim…
Dedim ya sevgili, sen düşünceleri bile parçalıyor bedenimdeki son direnç leri ve şarkılar ve düşünceler, beyaz bir orman olmak istiyor ruhum...
Artık en son isteğim sen olacaksın sevgili, ben ne zaman bir şeyi çok istesem, en son yarım yamalak bu sefer en son istiyorum seni ki en önce sen olasın bende...
Ama artık özlüyorum seni demek istemiyorum, çünkü özlem tamı tamına çürütüyor bedenimi... sana sığınmak geceye sarılmak sanki, senle geceye düşmek gecenin ıssıslığı sanki, düşen yaprakları göremeyen gözler , geceler boyu gözlerinle dolaşıyordu tüm evreni, sen bakışlarıydı gecenin sesi oysa…
İpek böceğinin kozasını öremediği gibidir sevdim kelimesinin uzadığı yolculuk…
Örülememiş bir kozaydı sevdim diyemedikten sonra içinde uzanan zaman yolculuğu. Öyle bir an gelir ki, bakmışsın örmüştür kozasını ipek böceği…
Hiçbir şeyi umursamadan doğmalıdır kendi küllerinden sanki sevdim diye diye hayata kendini hapsederek…
Ve o koza bir gün yarılır ve kelebek uçar gider aşık olduğu çiçeklerin peşinden.
Kaç günlüktü bu düşleri onun ama bakar ki sevmiştir bu koşuşturmayı…
Çünkü acelesi vardır ömürden, üç gün mü yoksa sona yakın mı yaşar bilinmez bu aşkı…
Geceydi, oysa, karanlıktı, bir yerlerde baykuş sesi bastırmıştı uzaktan gelen müzik tınısını... Yarınlarda hep benim çocuk yanımda kal dedi, uzun aralıklarla gelen acılanmalarının arasından...
Mustafa yılmaz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.