- 471 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BAŞARI VE BAŞARISIZLIK ÜZERİNE
BAŞARI VE BAŞARISIZLIK ÜZERİNE
Başarısızlık, daha zekice başlama fırsatından başka bir şey değildir. Henry Ford
Başarı nedir? Neden hep başarılı olmak istenir? Hayatımızda ki etkisi nedir? Başarılı olmak bize mutlu bir yaşantı sağlar mı? Bu ve benzeri soruları çoğaltmak mümkün. Gelin beraberce başarı ve başarısızlık üzerinde fikir çalışması yapalım.
Fakir bir aileden gelen bir kişinin o ülkede başbakan / cumhurbaşkanı olması bir başarı mıdır sizce? Hemen hemen herkesin, gayet tabii, başarıdır dediğini duyar gibiyim. Başarıyı biz neden bazı konularla sınırlıyoruz? Hatta o kadar sınırladık ki, belli sayı içerisinde sıkışıp kaldık; bu sayıyı, çok para kazanmak veya mevki, makam sahibi olmaya kadar indirdik. Mevki ve makam sahibi olmanın arka planında da gene, bunları kullanarak, maddi gücünü artırmanın yattığını da söylemek mümkün.
Başarı; mal, mülk, para sahibi olmakla eşdeğer kabul ediliyor ne yazık ki günümüzde. Ne kadar çok şeye sahip olursak olalım, hep daha fazlasını isteyeceğiz; çünkü ne kadar çok şeye sahip olursak toplumda o denli saygı göreceğiz. Çok şeye sahip olmak, güçlü olmayı da beraberinde getirmektedir. Ne kadar güçlü olursak, toplumdaki değerimiz o kadar fazla olacak ve saygıyı hak edeceğiz. Saygı görmek, bir çeşit ün kazandırmakta; böylece etrafımıza daha fazla insan toplamamıza neden olmaktadır. Sahip olmak sadece maddi değil aynı zamanda mânevi de olabilir. Özellikle din adamlarının mânevi alanda başarısı ona bir saygınlık kazandırmakta, bu sayede çevresine daha fazla mürid toplayabilmektedir. Bunun sonucunda da daha fazla gelire sahip olabilmektedir.
Bilim ve teknik gibi konularda gayet tabii ki hedeflerin sonu yok; başarı ve başarısızlık diye bir şeyde söz konusu değil. Binlerce kez başarısızlıktan sonra, tek bir başarı elde edilebilir. Sonuca ulaşalım veya ulaşmayalım hiç önemli değil; önemli olan bir amaç için uğraş vermek.
Başarısız olmaktan ödümüz kopuyor: Hata yapmak, yanlış yapmak en büyük korkumuz. Neden hata yapmaktan çekiniyoruz? Aslında hatalar yaparak yeni şeyler öğreniyoruz. Yanlış yapınca başarısız olacağımızdan korkuyoruz. Ne olur yanlış yapsak! Biz hata yapmayınca bu dünyada herşey düzeliyor mu? Hata yapmaktan korkmayalım. Yaptığımız şeyi, eğer hata olarak görüyorsak, onu düzeltmek olası; eğer düzelmiyorsa da dünyanın sonu değil ya! O halde yaptığımız şeyden zevk alıyorsak, başarı veya başarısızlık söz konusu değildir. Önemli olan kalbimizden inandığımız herhangi bir şeyi yapmış olalım.
Her başarı elde edildiğinde onun arkasından yeni bir hedef belirleniyor ve tüm gücümüzle bu yeni hedefe ulaşmak için çabalıyoruz. Tüm didinmelerimiz bu hedefe ulaşmayı amaçlıyor. Manzarayı gözünüzün önüne getirebiliyor musunuz? Tüm yaşamımız hep bir sürü hedefe ulaşmaktan ibaret olmuyor mu? Hayat zaten uğraşlar bütünü değil mi? Uğraşımızın sonucunda, daha önce zihnimizde belirlediğimiz hedefe erişmişsek kendimizi başarılı kabul ediyoruz. Asıl sorun hedefimize ulaşamadığımız zaman; hemen başarısızlık damgasını vuruyoruz. Bu da bizi yaralıyor, üzüyor: Asıl bizi yaralayan, başarısızlık yakıştırması; kendi kendimizi suçlamaya başlıyoruz. Çevrenin bizi başarısız oldu nitelemesinden ödümüz kopuyor. Bu sebeple başarı ve başarısız kelimesine gereğinden fazla önem vermemeli; her uğraşımız için elimizden gelenin en iyisini yapmış isek asla üzülmemeliyiz. Elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışmak; eğer yetersiz kalırsak, kendimizi geliştirerek, daha iyisini yapmaya çalışmak, en büyük başarı olur bizim için. Çalışmak, öğrenmek, gelişmek başlıca amacımız olursa zaten başarılıyızdır.
Yazımızın başlığında ki Heny Ford’a ait olan veciz cümleyi tekrarlamakta yarar var sanırım :“Başarısızlık, daha zekice başlama fırsatından başka bir şey değildir.” diyen Henry Ford’a katılmamak mümkün değil.
Çocuklarımıza da başarının aslında, çalışmak, öğrenmek, gelişmek olduğunu, hedefe ulaşıp, ulaşamamanın ikinci plânda kaldığını anlatmalıyız. Hatalarımızın bizim en büyük öğretmenimiz olduğunu; hatalarımızdan gerekli dersleri aldığımız taktirde , hem içsel huzura sahip olacağımızı, hem de hedeflerimize daha güvenli adımlarla yürüyeceğimizi tekrar tekrar anlatmalıyız. Sadece anlatmak yetmez, önce bizler bu şekilde davranacağız ki, çocuklarımıza örnek olabilelim
Nedense başarı veya başarısızlık olayını, sıradışı işlerle sınırlı olduğunu düşünüyoruz hep. Sınavda başarılı olmak, iş hayatında başarılı olmak, evlikte başarılı olmak… gibi. Aslında, her an’ımız ile ilgili bu husus: Bilmece çözerken, örgü örerken, yemek yaparken, araba sürerken… gibi yaptığımız her iş, her düşünüş, her davranış başarı veya başarısızlığı içerir. Hayatımızın her an’ı ve alanındaki bu olguları, gayet doğal, olağan karşılıyoruz. Halbuki bir bardak su içebilmek, nefes alabilmek, tuvalete gidebilmek bile başlı başına birer başarıdır. Bunların birini dahi başaramadığımızı düşünün bir an. Ama hiç aklımıza gelmez bu başarılarımız; asıl bu başarılarımıza sevinmeli, her an’a hak ettiği değeri vermeliyiz diye düşünüyorum. Yaşamak başlıbaşına bir başarıdır esasında. Yaşamı sanat olarak tanımlayanlar, ne kadar haklı: Hepimiz sanatkârız; Her birimiz sanatkâr olarak başarılıyız bu dünyada. Bunu hiç unutmamamız dileğimle.
- See more at: www.yazarlartoplulugu.com/oku/12195/basari-ve-basarisizlik-uzerine.html#sthash.9IBm7WWg.dpuf
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.