- 1337 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
BİR KADININ GÜNLÜĞÜ…
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Yine gündeme bir tarih atılır ve bu kezde kadın hatırlanır. Hadi millet toparlanın, bu gün yine falancaların falan gününe gidiyoruz. Der gibi…
Komik geliyor bana, boş gezenlerin işsizlikten sözde işbilir üretkenlikleri. Her defasında görmezden duymazdan gelip en azından bu sahteliğin içinde yer almamak adına kendi rutin işime kaldığım yerden devam ediyorum.
Maddesel anlamdan geçin en azından beni ruhsal açıdan konforlu kılmayacak bir düzenin bir parçasına şahit olmuyorum böylece. Geç olsa da bu fark edişe olan saygımdan ötürü her şeyi olması gerektiği gibi yaşamak için haklarıma savunmaktan vazgeçmeden yakın uzak hiçbir kutlamayı kabul etmiyor, kendi cılızlığım ölçüsünde yanlışları protesto ediyorum. Kendi varlığımın değerini bilmek kadar diğerlerini de aynı değerde olması gerektiği yere koyarak tabi.
***
Şu aklı başında karıncayı duymuşsunuzdur hani; O kadar büyük yangını sen mi söndüreceksin, şu küçücük ağzınla taşıdığın suyla? Demişlerdi de ona.
Oda; Olsun ben yine de iyi bir şey yapıyorum değil mi ? Demesi beni kendime getirmiştir çoğu olayda pes etmemek adına…
***
Nerede bir haktan söz ediş olsa, oraya koşmayın bilakis kaçın.
Bizim haklarımız vardı zaten onu kim aldı?
Diye sorup ciddiyet ile sadece kendinize gelin.
Şimdi bir buket çiçek veya bir parfüm da bütçeye göre alınmış geçiştirmelik bir hediye; hangi kadının hangi sorununa çözüm olabilir veya bunun adı değer bilmek anlamına mı geliyor diye bir kez daha sorgulanmalı…
Bu gün bırakın evliliğinde mutsuz olanları, bekâr, dul veya parçalanmış herhangi bir şekilde çocuğundan koparılmış, hiçbir kararını kendi irade edememiş kadının sıkıntılarını, hiçbir sorunu yok gibi görünen hatta bilakis gıpta edilen kadınların bile sır gibi sakladıkları sıkıntıları içler acısı. Hemen hemen yarısından fazlasına dışarıdan baktığınızda gayet iyi, sorumlulukları gereği ayakta durmaya çalışırken içsel anlamda çöküntüye maruz, modern ismiyle depresyonun her versiyonunu icat eden mucitler olarak görürsünüz.
(Depresyon; “ aklı, kalbi ve ruhuyla örtüşmeyen seçimsizliklere verilen mücadelenin yorgunluğu “ …kadınca anlamı)
Nedenlerini sorguladığınızda (hepimiz birbirimizin dinleyicisi) klasik muhabbetle başlayıp sohbet koyulaştıkça böyle bir gayeniz olmasa da psikolog olarak atanıveriyorsunuz birden bire. İşte ondan sonrasını kalbi ince olanların dinlemesi tavsiye edilmez. O baştaki güçlüyüm ve mutluyum resmi birden siliniyor, gözlerden ışık çekiliyor, dua edilesi bir tablo ortaya çıkıveriyor…
***
Evelenmek için fikri sorulmuyor. ( Hele de okul, o artık lükse giriyor o nedenle bizde o konuya girmeden devam edelim).
Gelenek ve görenekler bin misli daha değer görüp, Çin malı gibi kolayca gözden çıkarılabiliyor kadını, hemde birinci derece yakınları tarafından bile…
Yaratıcının onun ayağına serdiği cenneti dahi, sanki ellerinden gelse onu da çekip alacaklar. Bir kadına hak ettiği gerçek değeri ancak İslam verebilir. İtirazı olan varsa kaynağına gidebilir.
Her bir şeyin olmazsa olmazı, varlığın menbaı, şefkatın kaynağı başta anne-babaya, eşe, çocuğa, vatana… Bu nasıl bitip tükenmez bir güçtür ki, yine de susarak gidiyorlar bu dünyadan. Belki de her şeyin aslında çok farkında olmalarındandır…
Neden bu kadın bunları yaşadı, yaşıyor?
Ne yapalım bizde istemedik ama takdiri ilahi…
Diyerek yaratanı kendi cehaletine haşa alet etme cüretiyle bu minvalde kendini aklamalı söylemleri dinlemek dinleyeninde cehaletini artırır diyorum ve bende susuyorum…
***
İtiraz etmek, durumu kendi lehine değiştirmek mi? haşa ne haddine senin…
Yani ölenedek eli, gönlü, aklı mahkûm bir kadın profili…
Bir deli bir kuyuya bir taş atıyor kırk akıllı uğraşsa çıkaramıyor sonra.
Dağılmış aklı başında toplamak insanın en asli vazife bilinci ile benim adıma ancak ben karar verebilirim başlayacaktır bu kökten başlar dönüşüm.
Hz. Ali’nin de isabet ettiği gibi; ”kirli çamaşır sabunla yıkanır” , üzerine koku sıkmak onu temiz kılmaz, daha da berbatlaştırır. Saklanmak, kaçmak çözüm değil, yani kaçınılmazı belli bir süre uzak tutmaktır.
Benim bildiğim şu; bu insanlığı var eden yaratıcının varlığa biçtiği hak ve hukuk çerçevesinde ve miktarı ölçüsünde belirlenecek bir düzendedir mutlak huzur. Ve ondan sonra başta kadın, kimsenin merhametini beklemeden, varlığının anlamını yakalayıp, kendi dünyasını kendisi dizayn etmelidir… Ve kimsenin de bunlara dokunmasına müsaade etmemelidir.
***
Bir kadın varlık için her şeydir. İnsanı üreten, geliştiren dolaylı olarakta toplumları inşâ eden mühendistir. Onu anlamadan hiç kimse kendini anlayamaz, anlamlandıramaz, onaramaz…
Her zaman söylediğim ve bütün kalbimle inanıp imza ettiğim, her şey için bir düşünce var bunu bilip buna göre yaşamakla alakalı (Bu dünyadan bahsediyorum, bu dünya diyorum); “Başka bir dünya yok, başka bir fırsat yok, başka sen yok !
Zehra Asuman-Denemeler
09.03.2015
YORUMLAR
Bir kadın varlık için her şeydir. İnsanı üreten, geliştiren dolaylı olarakta toplumları inşâ eden mühendistir. Onu anlamadan hiç kimse kendini anlayamaz, anlamlandıramaz, onaramaz…
Her zaman söylediğim ve bütün kalbimle inanıp imza ettiğim, her şey için bir düşünce var bunu bilip buna göre yaşamakla alakalı (Bu dünyadan bahsediyorum, bu dünya diyorum); “Başka bir dünya yok, başka bir fırsat yok, başka sen yok !
Zehra hanım kadın üzeine yine çok güzel bir denem yazmışınız
tebrik ederim
kaleminiz ve yüreğiniz daim olsun
saygılar...
Zehra Asuman
Zehra Asuman Hanım tebrikler...
Güzel bir düşünce yazısı.
Kadının olmadığı yerde yokluk vardır.
Kadın bilgiyle, görgüyle, edeple özgürleşmelidir.
Kadınların gülmediği topraklar verimsiz, sığ ve geridir.
Çiçekler açılmalı, kadınlar inkişaf etmeli, insan beyni hiçbir fikrin, cemaatin veya ideolojinin katı edilgenliği ve istilası altında kalmamalıdır. Selam ve saygıyla.