- 493 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Uykusuzluğu gözlerimin içinde hırpaladım…
Biz kendi şehrimizde tanıdık birbirimizi. Öğrenemedik hiç birbirimizdeki gurbeti.
Bizim şehrimizdeki tüm sokakları tanıdık. Yazın sıcağında iken biz tüm gölgelik yolları bilirdik. Tüm gölgeli ağaçların altındaki serinliği bilirdik. Güneşin nereden doğduğunu, karanlık aygeceleri ile hilâl ayzamanlarındaki serin yolları, bilirdik.
Ve denizin dalgasını, lodosunu ve de dalga seslerini bilirdik…
Sen gittin…
Yabancı bir şehirdesin,
o şehrin havasına,
suyuna,
yollarına, tek başına alıştın,
güldün belki de, ağladın…
Ama ben,
sadece bildik şehrin, rüzgârına hıçkırdım…
Yılları, o şehrin gölgelikli yollarında sensiz barındım, tüm iç çekişlerimle…
Sen düşüncelerine dalmışken ansızın, o şehrin ambulans sesleri ile irkildim…
Sensiz gecelere uzadım, uykusuzluğu gözlerimin içinde hırpaladım, kendimi durmayasıya, düşüncelerimin karamsarlığı ile….
Ve artık sensiz yabancı bir şehirde gibi nefes alıyorum…
Oysa biz, birbirimizle, yaşadığımız şehirle, şehirdekilerle, sevdiğimiz ve de sevdiklerimizle, bitmeyesiye, acılarımızla bitmeyesiye sınandık bitmeyen sınanmalarla…
Oysa daha daha sınandık zamanla yan yana…
Her sınanma sonrası, acılanmalarımız bir öncekinin üstüne yığıldı…
Oysa sadece biz, sadece biz acılanmalarımızla sınanıyorduk…
Bu bir yaşam biçimiydi.
Ve bu günlere gelirken de dostlarımızla sınandık, hep acılandık biz derken…
Yaşadığımız yerle, yaşamak istediğimiz şehir hep farklı oldu…
Çoğunda istem dışı olarak terk ettik, anılarını içimize gömdüğümüz şehri…
Çoğunda terk edip gittiğimiz şehrimizdeki anıları taşıdık, yeni yerleşim yerimizdeki şehre…
Durmayasıya yaşamın eskiyen nefeslerimizin kaybolduğu şehrimizdeki gömebildiğimiz kadar anılardan kalanları veya terk etmeye kıyamadığımız bir çok yaşanmışlığı yeni yaşam şehrimize taşıdık…
Elimizde kalan birkaç resimlerden birini, avuçlarımızda tutarken, bakarak eskittik. Uyuduğumuz yastıkların alt kılıflarına sakladık o resimlerden bir kısmını.
O yastıklara sahiplenme duygumuzu ekleyerek, benim yastığım, sadece bana ait yastık diyerek taşıdık evin içindeki odadan odaya…
Sadece o yastıklardı sırdaşımız, sadece o yastıklardan biri ile buluyordum ağlama seslerime sukunluklarımı…
Gecelerimizde baş koyduğumuz yastığın altında kalan o resimler terlerimizle ıslanırken, çoğunda köşeleri eridi gitti yüreğimizdeki kılcal damarlar gibi…
Çoğu geceler dayanamayıp elimizi başaltımızdaki yastık kılıfının içine daldırıp, o resimlerin biri ile terler atarak uyuduk…
Çoğu zaman uykularda terler boşaldı bedenimizden.
Farkındasızlıkla, ağladık, gözyaşlarımız beyaz yastık çarşaflarına ulaştı…
Bir yangın yeriydi, sanki vücudumuz al al kızarıp uykumuzu bölüyor…
Kendi göz yaşlarımızdan utanarak, bölünmüş gözyaşlarımızdan utanarak bölünmüş gözyaşlarımızı elimizin tersi ile siliyor, bir kısmını da yastık kılıfları kurutuyordu…
Biz kendi acılarımızla terk ettiğimiz şehirler için bir kez , birkaç kez daha gözyaşı döküyorduk geceler ve ertesi gün sonu geceler boyu…
Yaşam bildiğimiz şehirde gözyaşlarını sevgi adına akıtmalarımızı hediye ediyordu…
Biz kendi şehrimizde terk ettiğimiz şehirler için günden artan zamanlarla, geceler boyu göz yaşı dktük…
Oysa çoğu zaman sevdiğimizin nakör bakışları hiç gözümüzün önünden gitmezken, biz o bakışlara hiç ağlamadık, sadece heba olmuş zamanları hayatımızdan silip atamadığımız için, ağlamalarımız hiç durmadı…
Ve anladık ki, bir tek göz yaşı damlasına değmeyen bir sevgili için yıllarımızı beden sızıları ile geçirdik… Ve bu sızılar bizi yıllar yılı hiç yalnız bırakmadı…
Kendimize adadığımız bir anlık zaman, bile tek başımıza bizim olmadı…
Aslında benim olmadı…
O kadar çok senleştim ki, artık her anıda biz, her var oluş nefes alışta biz, gibi hissediyorum kendimi… Bu o sevgiye olan sevgimdi, saygımdı, senden ziyade…
Aslında bir umutsuzluk değildi, sadece acıların şiddeti ve ön sancıları idi, bu geçen zamana şiddetle direnmem…
Her geçen yıl, bildiğimiz, bildiğimiz şehrimizde, içimizde bir yerlerde, yürek atışlarımızla, çoğalıyordu…
İşte burası hayatımızın en sorunlu şekliydi biz acılarla çoğalıyorduk kendi kendimizde…
Mustafa yılmaz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.