- 1455 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Hayatta Her Şey Bir Yolculuktur Aslında
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Hayatta her şey bir yolculukla başlar aslında. Kimi bu yol boyu farkında olmaz yaşanılanların, kimi farkındadır bir şey yapmaz; kimi de hem farkında olup hem de elinden gelenin fazlasını yapmaya çalışır. Telaşımız var ama ne yazık ki bu telaş çoğu zaman bizi ilgilendirmeyen şeylerle ilgili . Aslında çözüm çok basit. Martin Luther King’in de belirttiği gibi : "Eğer sizden sokakları süpürmeniz istenirse, Michelangelo’nun resim yaptığı, Beethoven’in beste yaptığı veya Shakespeare’in şiir yazdığı gibi süpürün. O kadar güzel süpürün ki gökteki ve yerdeki herkes durup ’Burada işini çok iyi yapan, dünyanın en iyi çöpçüsü yaşıyormuş’ desin." Bu sokakları hayatınızın hangi alanı olarak belirlersiniz bilmem ama; herkes kendi sokağında en iyiyi veya daha iyiyi yakalamaya çalışırsa ülkemize ve gelecek jenerasyon adına hatta kendimize yaptığımız en güzel iyilik olur derim.
Ateş kimin üzerine düşüyorsa onu yakmamalı. Başkasının yüzüne atılan tokadı kendi yüzümüzde gerçekten hissetmeliyiz. Çünkü farkında olmalıyız ki her koyun kendi bacağından asılır ama bir müddet sonra bu herhangi bir koyunun orada kalmasından dolayı koku oluşur; etrafı sarar ve etrafta sinekler dolmaya başlar. Bu da bizi rahatsız edebilir. Kısa zaman önce Özgecan olayında birlik olduk; ardından şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz ve yakın zamanda Fenerbahçe arabasına yapılan saldırı kronolojik sıralamayı yaparken eksik yazdıklarım vardır ama burada muhtevaya takılmanızı yeğlerim. Neden böyle anlık saman ateşi misali parlıyor ve sönüyoruz. Komşu ülkelerde olan olayları görmüyor muyuz?Tunus, Mısır, Libya, Suriye, Bahreyn, Cezayir, Ürdün ve Yemen’de büyük çapta; Moritanya, Suudi Arabistan, Umman, Irak, Lübnan ve Fas’ta küçük çapta olmak üzere baş gösteren mitingler, protestolar, halk ayaklanmaları ve silahlı çatışmalar kısacası Arap Baharı’nın yaşandığı ve yaşatmaya çalışttıkları her yerde halk harap ve bitap düşmüş bir mahiyette. Bunlardan hala bir nasihat neden alamıyoruz? Ülkemizde olan olaylarlara neden tarafsız yaklaşamıyoruz?
Düşmanlarımızın "Eğer A planı işe yaramazsa, alfabede 28 harfin daha olduğu hatırlayın." ideolojisine hakim olup hareket etmelerine karşın bizim acaba bir tane dahi olsa planımız var mı? Ya da varsa ne kadar uyguluyoruz? Ki uygulayanlara bile karşı çıkıyoruz veya destekçi olmuyoruz. Çok sığ düşünüyoruz veya yaşıyoruz farkında olmadan. Ama bilmemiz lazım gerekir ki bir gün bu yaptıklarımız bizlere yol-su-elektrik olarak geri döner.
Biraz büyük düşünmeliyiz veya alanımızda en iyi olma yolunda çaba sarf etmeliyiz itikatımca. Ör: Türkiye’de yazılım mühendis açığı var. Ama yazılım bölümü olan az sayıda da olsa üniversitelerimiz var. Ki bu üniversitelerde kalifiyesi oldukça yüksek kendini yetiştirmeyi bilen öğrencilerimiz var. Fakat bu öğrencilerimiz kendilerini geliştirir geliştirmez yurt dışına çift yönlü bilet alıp; geri dönüş biletini iptal ediyorlar çoğu zaman. Bu olayı daha nice şeyleri istinat ettirebiliriz. Bir örnek verip yazımı sonlardırmak istiyorum.
Ör: İlk arama motoru 1990 yılında bir üniversite öğrencisi olan Alan Emtage tarafından Archie adıyla kuruldu. İngilizce "archive" kelimesinden türemiştir. Bu arama motoru insanların aradıkları dosyaları bulmaya çalışıyordu.[1]
Aralık 1994’te web sayfalarını bulmak amacıyla kendi içerisinde dizin oluşturan ve tasarlanan sorgu programına arayüz ve bir web formu olarak kullanılabilen JumpStation arama motoru oluşturuldu.[2]
Arama motorlarına 1990’ların sonlarına kadar büyük çapta bir yatırım yapılmadı.[3]
Ancak o yıllardan itibaren büyük şirketler ortaya çıkan bu yeni arama motorlarından kazanç elde etmeye başladı.
1998 yılında Google’ı kuran Larry Page ve Sergey Brin, Page Rank adlı teknolojilerini satmak istediler ancak alıcı çıkmadı. İnternet ağındaki her sayfayı puanlayan bu sistem; o sayfaya ne kadar çok link verildiyse ve link veren yerlerin puanı ne kadar çoksa, söz konusu sayfaya da o kadar çok puan verme mantığına dayanıyordu. Google’ın sahipleri bu teknolojiyi satamayınca büyüme kararı aldılar ve 35 milyon dolar yatırım kredisi de alınca 1999’da Google Search’ü kurdular. 2000’li yıllarda öne çıkan Google arama motoru’nun ardından kısa sürede gelişip 2000 yılında Google Araç Çubuğu çıkaran ekip, 2004 yılında kütüphanelerdeki binlerce kitabı Google Book Search adıyla aramaya açtı ve 1 GB kapasite ile Google Mail yani Gmail hizmetini başlattı. Google 2007’in sonları itibariyle, en popüler web arama motoru olarak dünya çapında tanınıyordu.[4] [5]
1998 ve 2007 yani 9 yıl gibi bir sürede bambu ağacı misali ürün verdiler ve vermeye birikimli olarak devam ediyorlar. Geçenlerde yazmıştım hatırlatmakta fayda olabilir. Zamanında iki kişiyle başladılar ama şu an çalışsan sayısı 53.600 (2014) [6] ve net gelir 13,928 milyar $ (2014) [7]
İnanırsanız olur.
Google ,Facebook’un ve Youtube’nin kapandığını bir an tahayyül edin . Sosyal yaşamımızın elektiriği kesilmiş olur demi? Veya
Aşağıda dünyanın en iyi 10 arama motorları listesinden diğer dokuzunu kaç defa kullandık? Bunlar Türkçe isimleri.
1. Google
2. Yahoo
3. Sormak
4. AllTheWeb
5. AOL Arama
6. HotBot
7. AltaVista
8. Canlı Arama
9. Lycos
10. Netscape Arama
Türkiye’nin her alanda veya çoğu alanda kendine yetmesini sağlamak için ne kadar çaba sarf ediyoruz? Bu kadar önemli şeylerde hep yabancıların eline bakmamız ne kadar doğru? Bir şeyler yapıyoruz ama sonunu getiremiyoruz. En basitinden 2023 Yılında Lozan Anlaşması ile Türkiye yer altı ve yer üstü zenginliklerini kurtarıp tamamen özgür bir ülke olacaktır.Her ne kadar araştırmacılar ve bilim adamları Türkiye’de petrol çıkartılmıyor dese de bugün bir çok doğu ilimizde petrol rezervleri bakımından Abdulhamit zamanından beri bilinen çok zengin petrol kaynakları olduğu söyleniyor. Bugün tek petrol açısından demesek de diğer konularda özellikle Bor ve alternatif enerji madenleri açısından oldukça zengin topraklarımız bulunuyor. Ki bor madeni günümüzün en önemli ulaşımı olan hava ulaşımında önemli bir madeni teşkil ediyor.
Bugün eğer o madenlerin işletme ve kullanma haklarına (varsa eğer) sahip olabilirsek daha güçlü olmaz mıyız?
Ben inanıyorum içindeki cevherleri fark edip büyük işler başaracak insanlarımız olacak.
Buna benzer bir örnekte ülkemizde pek tanınmayan ama dünya çapında nam yapan tam bir NLP yaşam tarzına ve başarmaya odaklı inanca sahip Erbakan Malkoç var tabi. Hayatını biraz olsun araştırın hak verirsiniz sanırım.
Ezcümle, herkes alanında en iyi olursa veya daha iyi olmaya çalışırsa,her şey çorap söküğü gibi kendiliğinden çözülür ve gerçekten önümüzdeki engeller basamak halini alır. Böyle olursak toplumumuza yararlı birey oluruz. Ve artık gözyaşlarımız sevinç göz yaşına dönüşür. "Bütün dünya üzerinde bir tek güzel çocuk vardır, bütün anneler de ona sahiptir." anlayışına hakim olan bir dünya ümit ediyorum. .
*1^ "Internet History - Search Engines" (from Search Engine Watch), Universiteit Leiden, Hollanda, Eylül 2001, web:LeidenU-Archie
*2.^ "Web Arşivi, Aralık 1993’teki yeniler" (İngilizce). Web.archive.org. Erişim tarihi: 15 Haziran 2009.
*3.^ Gandal, Neil (2001). "The dynamics of competition in the internet search engine market" (İngilizce). International Journal of Industrial Organization. Erişim tarihi: 15 Haziran 2009.
*4.^ Nielsen NetRatings: Ağustos 2007, Search Share Puts Google On Top, Microsoft Holding Gains, SearchEngineLand, 21 Eylül 2007
*5.^ comScore: Ağustos 2007 Google Top Worldwide Search Engine; Baidu Beats Microsoft
*6.^ "Google Inc. Announces Fourth Quarter and Fiscal Year 2014 Results". 29 Ocak 2015. Erişim tarihi: 10 Mart 2015.
*7.^ a b c d e f "Financial Tables". Google Investor Relations. Erişim tarihi: 25 Şubat 2015
fırat söylemez 06.04.2015 22:44
YORUMLAR
Elinize sağlık. Güzel aydınlatıcı bir yazı olmuş. Herkes işini iyi yapsa, büyük çapta düzelme olacağına ben de inanıyorum. Ancak bizimkilerin en iyi yaptığı şey, kul olmak, biat etmek, her fermana düşünmeden boyun eğmek ve '' bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın'' demek. Bütün bunlar sanırım fıtratımızda var. Umudunuzu yitirmeyin, hele kulluktan ''BİREY'' olmayı seçelim, hepsi düzelecek inşallah......