KALİTESİZ EĞİTİMİ KALİTELİ SORULARLA NİYE ÖLÇTÜNÜZ?/ALİ TÜRER
Geçen hafta Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı (YGS) sonuçları açıklandı. Bu tür genel sınavlar verilen eğitimin kalitesini değerlendirmek amacı ile kullanılabilecek sistem çıktılarıdır. Bu çıktılar doğru değerlendirilebilirse, eğitim sisteminin belli zaaflarını görmek mümkün olabilir. Bu çıktılardan dönüt devşirip sistemi iyileştirmeye dönük adımlar atabilirsiniz; tabi eğitimin kalitesini yükseltmek gibi bir derdiniz varsa.
Bu yıl YGS’ye ortaöğretimden mezun ya da son sınıfta okuyan 2.126.000 gencimiz başvurmuş. 1 milyon 986 bin 995 öğrencinin sınavı geçerli sayılmış. Demek ki sınava giren 139 bin öğrencinin (%6.5) sınavı geçerli sayılmamış, oldukça yüksek, üzerinde düşünülmesi gereken bir rakam bu. Bu öğrencilerden 42 Bin 555’i sorulan 165 sorudan birine bile doğru cevap verememişler, bu yüzden değerlendirilememişler, bir anlamda “sıfır” çekmişler. 2010 yılında YGS’de 14 bin 156 öğrenci sıfır çekmişti. Demek ki sıfırcı öğrenciler geçen beş yıl içinde üç kat artmış. Ortaöğretimde okuyan öğrenci sayısı bu dönemde aşağı yukarı %20 artmış, demek ki bu öğrenci sayısındaki artıştan kaynaklanan bir artış da değil. Demek ki beş yıl içinde eğitim sistemimiz, ortaöğretimde sayısı üç kart artan öğrenci topluluğuna hiçbir şey kazandıramamış.
Peki, sınavı geçerli sayılan 1 milyon 944 bin 933 öğrenci sınavda ne performans göstermişler, bir bakalım:
Türkçe testinde 40 sorudan ortalama 15,8’e doğru cevap verebilmişler (Standart Sapma 7,5).
Sosyal Bilimlerde 40 sorudan ortalama 10,7’e doğru cevap verebilmişler (S.Sapma 6,8)
Matematikten 40 sorudan ortalama 5,2’e doğru cevap verebilmişler (S. Sapma 8,1)
Fen Bilimlerinde ise 40 sorudan ortalama 3,9’e doğru cevap verebilmişler (S. Sapma 7,3)
Bütün bu öğrencilerin tümünü bir öğrenci farz edin. Sınavı geçerli sayılan lise mezunu çocuğumuz, kendisine sorulan 160 sorudan sadece 35’ine doğru cevap verebilmiş. Geri kalan 125 soruya ya yanlış cevap vermiş, ya da bunları boş bırakmış. Şimdi siz öğretmen olsanız bu öğrenciyi liseden mezun eder misiniz? 100 üzerinden 22 almış bu öğrenciye sen liseyi bitirdin, aferin diye nasıl diploma verdiniz?
Bu çocuğu nasıl üniversite programına alırsınız, ondan ne beklersiniz? Türkçeyi kullanmayı bilmiyor, sayısal düşünmeyi bilmiyor, doğayı, yaşamı tanımıyor. Bilim insanı, doktor mühendis, öğretmen olarak yetiştirip de ülkeyi, insanları bu öğrenciye nasıl emanet edeceksiniz? Öğrencinin geri zekalı olmadığı ortada; öyleyse sonucun böyle çıkmasında kabahat kimde, öğrencide mi sizde mi?
Sınava giren çocuklarımıza “Sana 160 soru soracağım, sorduğum soruların en az yarısına doğru cevap vermezsen seni üniversiteye almam” dediğinizi varsayın. Bu durumda YGS sınavına giren öğrencilerden kaçı üniversiteye alınacaktı merak ediyor musunuz? 2 Milyon 30 bin öğrencinin (sıfırcılar dâhil) ancak 100 bini üniversitelere alınabilecekti.
Geçen yıl üniversitelere 922 bin öğrenci yerleştirmişiz. Bu yıl bu sayıyı kabaca bir milyona tamamlayacağız farz edin. Elinizdeki bu YGS sonuçlarına göre demek ki üniversiteye yerleştireceğimiz öğrencilerin neredeyse %90’ını YGS’de sorulan soruların yarısını bile doğru cevaplandıramamış öğrencilerden alacaksınız. Bu normal mi? Ülkenin geldiği yere; üniversitelere aldığımız öğrencilerin düzeyine bakar mısınız?
YGS sınavında sorulanın yarısını doğru cevaplayabilen öğrenci sayısı sadece %5. Kritik sektörlere, bilim insanı, teknoloji üretecek nitelikli insan ihtiyacınızı karşılamaya yetecek mi bu %5? Bu öğrenciler sizi 1923 hedeflerinize ulaştırabilir mi? Diğerlerinden de herhalde psikolog, öğretmen, ilahiyatçı çıkacak. Peki, bu sepetten yetiştireceğimiz öğretmenle, idareciyle bu ülkede eğitim sistemini daha iyiye götürme şansımız var mı?
Sıfır çekenleri de dâhil ederseniz sınava giren öğrencilerin 660 bini Lisans programlarına yerleşme barajı olan 180 puanı aşamamış. 180 barajını aşamayanların sayısı geçen yıla göre neredeyse 100 bin artmış. Yani YGS’ye giren üç öğrenciden biri lisans programlarına dönük Lisans Yerleştirme Sınavına (YLS) girme hakkı elde edememişler.
Bütün sınavlar için ortalama standart sapmayı 7.5 kabul edin. Düşük puan alanlar ile yüksek puan alanlar arasındaki fark (+,-) en az 15 puan demektir, Matematikte bu daha da yüksek (16 puan üstünde). Sonuçta bu, ortaöğretimde verilen eğitimin düzeyi ve kalitesi bakımından okullar arasında farklılığı gösterir. Demek ki doğru dürüst eğitim veremediğiniz gibi ortaöğretimde fırsat eşitliğini, yani kaliteli eğitimin adil dağılımını da sağlayamıyorsunuz.
Üniversite eğitimi almak için size başvuran iki milyon öğrencinin yarısını (iki öğrenciden birini) dili kullanma yeteneği, sayısal düşünme yeteneği, doğa ve yaşamı anlama yeteneği yetersiz de olsa üniversiteye aldınız; zevahiri kurtardınız diyelim. Peki, sokağa bırakacağınız diğer bir milyon gence ne olacak; onları nasıl bir gelecek bekliyor? Bu gençleri seni üniversiteye taşıyacağım diye neden kandırdınız? Ortaöğretimde bu gençlere ne kazandırdınız? Bu gençlere karşı bir sorumluluğumuz yok mu?
Almanya üniversiteye giriş sınavı yapmıyor, lise bitirme sınavı yapıyor. Bizim lisede okuyan öğrenciler Almanya’da olsa, YGS’de sorulan sınavı Almanya lise bitirme sınavında sorsa; demek ki iki milyon öğrenciden sadece yüz bini lise diploması alabilecekti. Üniversiteler de bu mezunlar arasından öğrencilerini seçeceklerdi.
Ama Almanya zaten sınavda başarılı olabilecek öğrencileri alıyor liseye. Diğerlerini kısa yoldan meslek sahibi olabilecekleri okullara yerleştiriyor. Yani insanı aldatmıyor, yalapşap verdiği eğitim ile eline diplomayı tutuşturup gençleri başından atmıyor. İlgi ve yeteneklerine uygun okullara yöneltiyor. Bundan ülke kazanıyor, toplum kazanıyor, birey kazanıyor. Peki, siz neden böyle yapmıyorsunuz? Bu okullar bireyin kendini gerçekleştirmesine fırsat verme aracı olarak değil de inancınız, ideolojiniz doğrultusunda gençleri şekillendirme aracı olarak neden iş görüyorlar?
Bazı “eğitimcilerimiz” YGS sonuçlarından bizim çıkardığımız sonuçları çıkarmadılar, bizim duyduğumuz endişeyi de duymadılar. Açıklanan bu sonuçlarda her hangi bir “sorun” yokmuş. Öyle veya böyle bir sıralama ortaya çıkıyor mu siz ona bakın diyorlar bize.
Sorular zormuş da ondan böyle sonuç ortaya çıkmış. YGS soruları kolay cevaplanacak şekilde hazırlansaymış sonuç başka türlü çıkarmış. Sizde keşke öyle yapsaydınız efendim, kalitesiz eğitimi kalitesiz sorularla ölçseydiniz. O zamanda bilen ile bilmeyeni ayırt edemeyecektiniz, kimi nereye yerleştireceğinizi bilemeyecektiniz değil mi?
Ne yaparsınız mızrak çuvala sığmıyor işte, gerçeklerin üstü bir türlü örtülemiyor.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.