- 597 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
dua.....
Rabbim kötü şeyler yapmaktan kötü söz söylemekten yalnızca sana sığınırım sen bizleri koru yar ve yardımcımız ol allah ım
Çağırmak, seslenmek, istemek, yardım talep etmektir dua.
Allah’ın yüceliği karşısında kulun aczini itiraf etmesi, sevgi ve saygı duyguları içinde lütuf ve yardımını dilemesidir.
Dua, sınırlı ve aciz olan insanın, sınırsız ve sonsuz kudret sahibi olan rabb ile kurduğu iletişim ve köprüdür.
Bu sebepledir ki insan, tarihin hiçbir döneminde duadan uzak kalmamıştır kalmalıdır da. Dua zikirdir, ibadettir. Duanın önemini aksetmek içinse, Peygamber Efendimiz ( s.a.v Dua, İbadetin Özüdür." Buyurmuştur
sahi biz ler sizler en son ne zaman dua ettik? Hayır hayır,namaz dualarını kastetmiyorum. Rabb’ine yönelip, ne zaman O’nunla konuştuk? İlla ki sıkıntıda olmamız mı gerek ki. Huzurluyken de, mutluyken de dua etmeyi, Rabb’imizle konuşmayı neden ihmal ediyoruz.
Biliriz ki Allah, duasında ısrarcı olanı sever. Israr kelimesi ise hep yanlış anlaşılmış ve / veya yanlış yerlerde kullanılmıştır. Doğru olanı yapmak için ısrar etmiyoruz da, neden doğru yapamıyorum diye diretiyoruz hep.
Buradaki ince çizgiye dikkat etmemizi isterim. Burada bir isyan var, sorgulama var farkında mıyız? İşte bizler namaz sonrasında dua ediyoruz etmesine de, dua etmeye devam etmek yerine neden kabul olmadığını sorguluyoruz? . İşte burada haddimizi aştığımızın da farkında değiliz. Oysaki bilmez miyiz ki; Allah, duanın kabul vaktini en iyi bilendir.
Unutmamalıyız ki, Yüce Rabb’imiz, yavaş yavaş halleder işlerini.
oturup bir düşünelim bir ziyarete gittip, birkaç defa evinin kapısını çalarız da açan olmaz ya hani. Belki bir defa daha denesem mi diye ikilemde kalırız hatta. Ama kapının açılmadığını görünce ya vazgeçer gideriz, ya da kapıyı çalmak da ısrar ederiz değil mi?
Peki hiç düşündük mü, kapının ardındaki kişinin müsait olup olmadığını, hiç aklına getirdik mi hasta mıdır veya uyuyor mudur diye? Açılmayan kapıyı çalmakta diretmenin bize getirisi nedir ki,diye hala ısrar ediyoruz?
Toplum olarak bir alışkanlık içindeyiz. Kilitli olan kapıyı bile zorluyoruz, acaba açılır mı diye. Kilitli işte, ne diye zorluyoruz ki? Bunu çok sık yapıyoruz biliyoruz değil mi? İşte gereksiz olan her şey gibi haddinden fazla diretmek de gereksiz ve bir o kadar yanlış bir davranıştır.
ama dualarımızda neden bu davranışımızı devam ettirmiyoruz düşündük mü hiç..?
Ne güzeldir her daim Allah’ı hissetmek, O’nu anmak ve dua etmek. Ne muntazam bir idraktir her an Dua etmek, tefekkür etmek, şükretmek. Fakat bilmenizi isterim ki, en hayırlı dua, ardına bakmadığın, arkasını sorgulanmadığındır.
bize düşen dua mızı edip ve bırakmaktır, ötesini düşünme bile. Kabul olup olmayacağını aklına bile getirmemeliyiz.
Unutmamalıyız ki, hakkımızda hayırlı olan dualarımızı kabul eder Rabb’im. Sen razıysan Allah’tan her gelene, sorgulamanın hayıflanmanın bir manası varmı? Bir kıssayı sana hatırlatmadan geçemeyeceğim. Hz. Musa Peygamber’in zamanında bir ailenin çocukları olmuyormuş. Hz. Musa’ya gelerek, Allah’a sebebini sormasını istemişler. Hz. Musa ise Yüce Allah’a sormuş, Allah da o ailenin çocuklarının olmayacağını bildirmiş ve Hz. Musa, bunu o aileye söylemiş. Aradan uzun yıllar geçmiş ve aynı aile bu kez yanlarında küçük bir çocukla gelmişler Hz. Musa’nın yanına. Hz. Musa, bu kimin çocuğu diye sorduğunda, bizim çocuğumuz Ya Musa yanıtını alınca çok şaşırmış ve bir o kadar mahçup olmuş. Sormuş Hz. Musa Mevla’ya; Rabb’im, hikmetinden sual olunmaz ama o ailenin çocuklarının olmayacağını bildirmiştin, nasıl oldu da çocukları oldu? Diye. Allah’tan yanıt gelmiş Ey Musa, o aile benden ne dualarını eksik ettiler, ne de ümitlerini. Çok istediler ve sabrettiler, ben de onlara evlat nasip ettim.Sakın pes etme, asla ama asla Rabb’inden ümidini kesme. Sen duanda da, sabrında da ısrarcı ol her daim. Ama sakın ola bu ısrarını duanın icabeti hususunda kullanma. Ne diyor En am Suresi 91 Ayette Allah De Ötesini Bırak O halde, sen de Allah’ın kapısını çal ve bırak
Elbet Mevlam bizlere kapısını açacaktır Bugün olmasa yarın mutlaka ye terki içten ve temiz kalple rabbimize dua edelim
dualarda buluşmak dilegiyle
YORUMLAR
sahi biz ler sizler en son ne zaman dua ettik? Hayır hayır,namaz dualarını kastetmiyorum. Rabb’ine yönelip, ne zaman O’nunla konuştuk? İlla ki sıkıntıda olmamız mı gerek ki. Huzurluyken de, mutluyken de dua etmeyi, Rabb’imizle konuşmayı neden ihmal ediyoruz.
Sık sık, desem...Çünkü dinlediğini biliyorum, bir şekilde alıyorum karşılığını. Dinliyor ve biliyor ne istediğimi ki ben dahi bilemezken ne istediğimi.
Aslında ne istesem vermiştir. yalnız eskiden dua ederken; cahil aklı tabir-i caizse ''hayırlı ise'' tabirini kullanmazdım ve bir şekilde dualarım kabul olurdu. Ama bana sunulan ne ise hiç bir zaman devamını gtiremedim.
''Hayırlı ise...'' anahtar sözcük işte tam da bu...
Kayıplar verdikçe insanoğlu sahip olduklarının kıymetini daha da iyi anlıyor.
Ve vicdan denen o ulvi yastık. Rahat olmalı vicdan ve insan dualarında Rabbine sığınrken açık ve temiz yürekle çıkmalı karşısına.
Gerek maddi anlamda gerek manevi anlamda o kadar çok kayıp verdim ki ve hala üzüntüsü çöreklenmiş içimde ama doğru olanı hep ihmal ediyorum: HER ŞEYDE BİR HAYIR VAR...
ALLAH'IN ZATEN HEP AÇIK YETER Kİ GÖNÜL GÖZÜMÜZ AÇIK OLSUN.
Teşekkür ederim. Güzel bir yazı kaleme almışsınız, insanın içine huzur veren.
Saygı ve selamlarımla...
mesut YİĞİT
Gülüm Çamlısoy
Bakış açısı, değil mi? Ama çok da değişken her şey ve herkes ki insan kendinden bile şüpheye düşüyor zaman zaman.
aslında çok da ciddiye almamalı her şeyi ve fazla da büyütmemeli gözünde gerek olayları gerekse insanları.
Hayatın anlamını ve gidişatı kim değiştirebilmiş ki. Ve geldik yine inancın gücüne. Kabullenmek ne varsa ve ŞÜKRETMEK. Ve Allah'a teslim olmak. Cemalnur Sargut'un son kitabında çok güzel ifade bulmuş teslimiyet kelimesi ve içeriği. Her şeyde olmaz mı bir hayır ve her şeyin en hayırlısını dilemek. Yaşadığım pek çok sıkıntının nihayetinde başladım yzmaya ki o sıkıntılara maruz kalmasaydım hala kös kös oturacaktım.
Hayat gerçekten çok güzel ve değerli.