OKUNDU MU?
Cebrâil (as)’ın Hira Mağarası’na elinde yazılı bir metinle “inmediğini” bildikleri halde,
“İkra/Oku!” hitabının anlamını “Kitap okumak, yazılı bir metni okumak…”la sınırlandırıp buradan hareketle;
- Muhammed Mustafa (sav) Ümmi idi… Okuma yazma bilmezdi!
- Hayır! Okuma yazma bilirdi! Ama İncil’i ve Tevrat’ı okumamıştı… Böyle kimselere Araplar Ümmî derlerdi”
vb. iddialarla halkın karşısına çıkan “âlim ve hocalar”a sormak lâzım;
Beyler, Hanımlar! Derdiniz nedir?
Gâyeniz nedir?
Şu karın ağrınızı deseniz ya!
Nedir sizi böyle kıvrandıran?
Muhammed Mustafa (sav) okuma-yazma bilmiyor olsa bundan ne çıkar!
Bunu demekle, Allah’ın okuma yazma bilmeyen bir kuluna, nasıl bir anda okumayı öğrettiğini
ve bunun da ne büyük bir mu’cize olduğunu mu anlatmak istiyorsunuz!
Bir öğretmenin bile yapabildiği şeyi Allah’ın yapabileceğine inanmak çok mu zor?
Gerçekten, çok mu kafanızı karıştırıyor bunun nasıl olabileceği?
Yoksa asıl gâyeniz olan “kafa karıştırma” işine kılıf/örtü yapabileceğinize inanıp,
değerli bir ganimet olarak mı gördünüz bu hususu kendinize?
“Okuma yazma bilirdi! Ama İncil’ i ve Tevrat’ı okumamıştı” diyenler;
O’nun okuma-yazma biliyor oluşu, çok akıllı ve çok zeki bir insan oluşu
– Ki Allah cc. O’na bahşettiğini başka hiç kimseye bahşetmemiştir ve asla bahşetmeyecektir-
Kuran’a müdahale etme, değiştirme, baştan sona kendi yazma imkânına sahip olduğu anlamına gelebilir diye mi endişe ediyorsunuz?
Yoksa asıl gâyeniz böyle kuruntular/şüpheler oluşturmak mı?
İncil’i ve Tevrat’ı okusa ne olur okumasa ne olur?
Nasıl bir sıkıntı görüyorsunuz ki bu hususu belirtme gereği duyuyorsunuz?
İnsanların kafasında: “Hııı? Eğer O, Tevrat ve İncil’i okuduysa, yıllarca Hira Mağarası’nda tüm bunları harmanlayıp yeni bir kitap yazarak çıkagelmiş olabilir!.” şüphesi uyanır diye mi korkuyorsunuz?
Yoksa asıl gâyeniz böyle şüphelere zemin hazırlamak mı?
Haydi diyelim ki hiçbir art niyet taşımıyorsunuz, göründüğünüz ve kendinizi göstermeye çalıştığınız gibisiniz…
Sırf O’na Muhabbetiniz nedeniyle kafa yoruyorsunuz bu konulara!
Ve Allah cc’un mu’cizelerini anlatarak insanların İslam’a yönelmesi için hizmet etmek gayretindesiniz diyelim.
Eğer böyle bir iddianız var ise; Bunun inandırıcı olması için öncelikle dediğinizle yaptığınız,
Kâlinizle Hâliniz bir mi? O’na bakalım isterseniz.
O,
“Beni sevene fakirlik, hedefine akan bir selden daha hızlı gelir”
“Kişi sevdiğiyle beraberdir” derken bir bakın bakalım kendinize! Siz hangi konuda O’nunla berabersiniz?
Size “Fakirlik” değil, sel gibi “Servet” akıyor…
O,
Allah’ın O’na bahşettiği eşsiz ayrıcalığa rağmen bununla övünmeyen
“Fakrımla iftihar eylerim” diyen
“Ben de sizin misliniz olan bir beşerim” diyen
“Ben Kisra Kralı değilim. Kurutulmuş et yiyen Kureyşli bir ananın çocuğuyum”
Diyerek her türlü ayrıcalığı reddeden bir kuldu.
O,
Bulursa yiyen… Yemeden önce açlara yediren,
Yarına bir şey saklamayı haram gören, tasvip etmeyen,
Yiyecek bir şeyi olmadığında oruç tutan, açlıktan üç gün boyunca karnına taş bağlayan bir kuldu…
Asıl yurduna dönerken geride bir hasır bir testi bırakmıştı yalnızca.
Biri abdest almak için diğeri namaz kılmak için…
Ama bunlar mu’cize sayılmıyor değil mi! Çünkü bunlar sıradan, hemen her insanın yapabileceği şeyler size göre değil mi?
O’na hakikaten muhabbetiniz var ise O’nun gibi olmaya,
O’nun yaşadığı gibi yaşamaya çalışın da görelim.
Fakat sizin çalıştığınız tek husus, Allah’ ı, Allah’ ın Dinini, Kitabını ve Rasulullah’ ı Sav. pazarlayarak servetinize servet katmaya çalışmak.
Haydi yaptınız ettiniz kazandınız. Yapabiliyorsanız infak edin O’nun yoluna…
Hiç olmazsa bir kısmını sadaka diye dağıtın fakir fukaraya…
O-NuR’u nedeniyle aç olduğunu söylemekten hicâb duyan ve Allah’tan gayrından bir şey istemeyi
İçine sindiremeyenlere verin ki sadaka diye Allah da size misli ile versin.
Haydi! El çekin bir daha tek getirisi Cehennem olan bu ticaretten,
Çekilin, Kisra Kralı gibi kurulduğunuz holdinglerinizden ki samimiyetinize delil sayalım.
Fakat sizler asla yapamazsınız bunu.
Bırakın yapmayı aklınızdan bile geçirmezsiniz.
Siz devam edin O’nun üzerinden servetinize servet katmaya…
Bir değil bin ömrünüz olsa yemekle harcamakla bitiremeyecek kadar çok paralar kazanmaya…
O’nun HUyundan, O’nun SU’yundan ve O’nun SoY’ undan olan ve O’nu Hakikaten Seven Seyyid Abdulkadiri Geylani Efendimiz ne buyuruyor bakın;
"Bu dünyanın bir değeri olsaydı, onu elde etmede sen bizi geçemezdin"
O ve O’ nun YoLu’ nda olanlar bu dünyaya ve dünya malına zerrece değer vermemişlerdir ve vermeyeceklerdir.
Böyle olduğu içindir ki;
Samimiyetle O’nu seven, O’nun uğruna değil servetini Canını bile hiç düşünmeden vermeye hazır niceleri var zaten siz hiç tasa etmeyin.
Yormayın kendinizi O’nu sevdirmek için!
Gerçi gayenizin bu olmadığı âşikâr da nedense bir türlü diyemiyorsunuz.
Ya menfaatinize ters olduğu için ya da korktuğunuz için.
Eğer korktuğunuz içinse bu sevindirici bir durum olur sizin için;
Çünkü olur ya!
Merhametine sınır olmayan Allah cc. belki bu korkunuz nedeniyle size merhamet eyler de gözünüzden perdeyi,
kulaklarınızdan ağırlığı alır. O vakit görürsünüz inşallah asıl mu’cizeyi.
Zirâ Allah cc. O’nu Âlemlere Rahmet Olsun diye yaratmıştır.
Âleme O’nunla uzanır Allah’ın Merhamet Eli.
Allah cc’ un tek mu’cizesi Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin NuRudur.
Gayrı olan ne varsa O NuR ile…
Ve O NuRun yüzü suyu hürmetine vardır.
Ve bu mu’ cize, O’nu seven her insanın da yüreğinde aynı ile vardır.
Zaten O’nu sevebilmek; Ancak ve ancak O’nu yüreğinde bulmak ve O’nun yüreğinde olmakla mümkündür.
Ve kişi sevdiğiyle beraberdir. Biz O’nu seviyoruz.
HâLimce…
10.03.2015
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.