- 516 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
TARANCI'DAN BİR KESİT
AHMET AYAZ
GAZİANTEP GÜNEŞ GAZETESİ 09 MART 2015
....................................................
Cahit Sıtkı Tarancıdan bir kesit dedik. Böyle ünlü ve insansever, vatansever, lirik şairimizi okuyucularımızla buluşturmak, bizlere düşüyor. Bizler onların mirascısıyız diye düşünüyorum. Eğer yazdıklarımızın edebi bir değeri olursa, bizden sonrakiler de bizi, okur ve okurlara anlatırlar. Karacaoğlanı, Aşık Veyseli, Rıza Polat Akkoyunluyu bir tarafa atarsam, ben Türk Şiirini Cahit Sıtkı Tarancının, Karakoçların, Bedri Rahmi Eyüboğlunun, Orhan Veli Kanık, Ümit Yaşar Oğuzcan ve Şemsi Bellinin kaleminden tanıdım dersem yanlış olmaz kanaatindeyim. Şimdi ustanın kısaca öz geçmişinden söz etmek istedim.Çok genç gitti. Adını andıkça içim yanar.
Cahit Sıtkı Tarancı ( 4 Ekim 1910, Diyarbakırda doğdu. 13 Ekim 1956, Viyana),. Şair. Melankoli yüklü dizeleri ile tanınmış,"Otuz Beş Yaş" şiiri ile özdeşleşmiştirildi.[1]2.Ekim.1910 yılında, Diyarbakır’da, Suriçi Cami Kebir Mahallesi 3 nolu evde dünyaya gelen Cahit Sıtkı Tarancı’nın çocukluk ve gençlik yıllarının bir bölümü bu tarihi evde geçmişti .Cahit Sıtkı Tarancı Diyarbakır’ın soylu ailelerinden olan Pirinçcizade’lerdendir. 2 Ekim 1910 yılında dünyaya gelen Tarancı’nın Babası Bekir Sıtkı, annesi Arife hanımdır. İlk tahsilini Diyarbakır’da tamamladı. Daha sonra Orta öğrenimi için İstanbul’a gönderilerek, Kadıköy Fransız Saint Joseph Lisesi’ne yazıldı. Burada dört yıl okuduktan sonra Galatasaray Lisesinde tamamladı (1931).Sonra İstanbul’da Mülkiye Mektebi’nde (1931-1935) ve Yüksek Ticaret Okulu’nda okudu. Yüksek öğrenimini tamamlamak için Paris’te Sciences Politiques’te sürdürdü (1938-1940). Öğrenimi sırasında Paris Radyosu’nda Türkçe yayınlar spikerliği yaptı.[2][3]İkinci Dünya Savaşı’nın çıkması üzerine yurda döndü. 1944 yılından başlayarak Anadolu Ajansı, Toprak Mahsulleri Ofisi ve Çalışma Bakanlığı’nda çevirmen olarak çalıştı.[2][3] 1946 Cumhuriyet Halk Partisi Şiir Yarışmasında ödül aldı. 1951 de Cavidan Tınaz’la evlendi.[2] 1954’te ağır bir hastalığa yakalandı ve felç geçirdi. Türkiye’de tedavisi sonuç vermeyince Viyana’ya götürüldü. 13 Ekim 1956’da orada bir hastanede öldü. Ankara’da toprağa verildi.
ESERLERİ
1)"Ömrümde Sükût", (1933)
2)"Peyami Safa Hayatı ve Eserleri", (1940)
3) "Otuz Beş Yaş", (1946)
4)"Düşten Güzel", (1952)
5)"Sonrası", (1957, ölümünden sonra)
6)"Ziya’ya Mektuplar", (1957, ölümünden sonra)
"Bütün Şiirleri", (1983) Otuz Beş Yaş Şiirleri, 1983, Hazırlayan Asım Bezirci, "Bütün Şiirleri" adıyla önce Varlık Yayınlarından daha sonra Can Yayınlarından çıkarken adı "Otuz Beş Yaş Bütün Şiirleri" diye değiştirilmiştir.) [2][3][4]
Şimdi şairin aşağıya “Memleket İsterim” adlı şirini ve son baskılarında, kendisinin ölümünden sonra bütün şiirlerinin toplandığı “Otuzbeş Yaş” şiirini alıyorum.
MEMLEKET İSTERİM
…
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
…
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
…
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
…
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
Cahit Sıtkı TARANCI
OTUZ BEŞ YAŞ ŞİİRİ
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
…
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
…
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
…
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
…
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
…
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
…
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.
Cahit Sıtkı TARANCI