- 362 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Totemden Kült Merkezlerine Dönüşme 1
Totem alan; grup aklı, grup tutumu, grup gücü, grup bencilliği ve grup tüzelliğinin konuşması oluşla ortaya konmuştu. Ortaya konan yasalar; bir çalılık, bir kayalık, bir ağaç, hayvan sembolizmli somut oluşlar üzerinde atalar ruhuna, söyletiliyordu. Totem gruplu yönetimin merkezi böyle oluşuyordu.
Totem meslekleri, üreten ilişki oluşla ön ittifakları ve ön ittifakı sentezi ortaya koyarken; ön ittifaklar ve oluşan biyo sosyal ve kültürel ve toplumsa inşalı adımın sentezi, genel olarak sosyo öznel anlayış paralelinde ve daha çok sosyo öznel anlayış içinde oluşla ifade ediliyordular. Bu dönemler bu nedenle ilahi anlayışlı dönemlerdi.
Totemi yönetimin merkezi olan süreç; ön ittifak içinde birleşti. Bağlaşık hareket eden ve sentezlenen gruplar ittifakı; üreten ilişkiler girişmeli oluşla ortak akla; ortak sentezi bilince ve tüzelin lige dönüştü. İşte bu kültürel ve yönetsel sentezli dönüşme, kült temsilciliği ve kült yönetimiydi. Artık saygılama tapımı totem yalınlığa değil sentezi kültür, sentezi aitlik ve sentezi yönetimin gücüneydi.
Bu sentezi kült merkezi algısının içinde her bir totem temsilcilerin birbirine göre temsilciliklerine ilah dendi. İlah kavramı, totem temsilciler eliyle, bir tek totem grup birliğine ait oluşla; tekildi.
Ama ittifak içinde üç grup varsa, üç grubu temsilen tekilliklerin her biri, üç gruba ait üç ilah olmakla çoğulluk oldular. Yine totem grup kişileri olup ta kendi içinde üremi çoğalmaları yasaklanan bu saf katışıksız etnik kişilerin her biri ittifakın melez insanlarına göre ilahtılar.
Yani "tekil görünümlü totem grup ilah algısı", grup kişileri sayısı kadar "ilah çoğullaşması" oluyorlardı. Grup 30 kişiyse, 30 ilahtılar. Bunlar totem grup temsilcisi oluşla ittifakı takdir eden, ittifakın melez insanlarına bilmediklerini öğreten ve ittifakı düzenleyen oluşla da ilahtılar. Ölmekle sayıları gün gelip tükenecekti. Tükenenlerin yerlerinde bıraktıkları boşluk devinmeli algı, sembollerle dolduruldu.
Ön ittifak içinde sentezi olana tapımlı yönetimin merkezi oluştu. Bu oluşma kült merkezli tarihselliği ortaya çıkardı. Böylece kült merkezli (tapım eksenli) yönetimin biçimlenen iskeleti ortaya kondu. Yönetimler bu biçimlenmeye ister bilinçli şekilde uysunlardı ya da uymasınlardı! Yönetenler bunun farkında olsunlardı ya da olmasınlardı! Kendisini kült olarak belirten bu zorunluluk, eninde sonunda kendisini duyurtuyordu.
Kendisini duyurtan bu zorunluluk; "yönetim olarak, kült merkezi olarak geçmişi sentezi arşiv etmekti". "Geçmişin seçme ayıklama yapılmış kısımlarını, inşanın kuralı yapmaktı". "Bu inşa, sosyo toplumun hafızası dediğimiz sosyo toplum belleğini ve sosyo toplumun unutmamasını oluşmaktı". "Bu sürecin devamlılığı demekti". "Sosyo toplumun hafızası; geçmişi depolamakla şimdinin inşasını ortaya koymak demekti".
"Şimdilik sözlü aktarımlar ve yontu üzerinde yapılan iletişmeler organik yollar üzerinde depolanan bu bellek içerikleri kategorize bilgi içinde kalıplanmakla, hafıza sürecini kategorize eden arşivlenmeydi". "Kategorize etmeli anlatış, düşünülüp taşınılıp, böyle olsun diye kesikli sürekli oluşla ortaya konmadı”. Söz gelimi, kült merkezinin çevresi yeryüzüne doğru genişledikçe, kült merkeziyle genişleyen alan arasındaki bire bir bağıntı kuran iletişimde gecikmeler aksamalar ortaya çıktı.
Böylece merkezden çevreye doğru genişleyen, uzaklaşan alan içinde yönetimin gözü, kulağı, eli, ayağı olan temsilcilikler kategorize edildi. Bu temsilcilikler bey, ensi (vali vs. türü) yetkilenmeli oluşla anlam genişlemesine uğradılar. Yani gelişen durumu yönetmenin organizesi, kendisini; biçim olarak dayattı.
Bu zaten başlı başına kategorize olma ve organize olmaydı. Kişiler üzerinde bellek ediş; bilinç kılış kişileriyle ölürken; sosyo toplumun belleği çocuk, genç, yetişkin kuşaklar kesikli sürekliliği aktarmalı zincirleme oluşuyla; ölmezlik kazanıyordu. Yani yönetim bir yandan organik tazelenmelerle, öznel hafızaydı. Danışılmaydı.
Sosyo toplumsa bellek, diğer yandan da hard disk olma, dividi, sidi olma türü maddi hafıza kayıtları olan verileri (dataları) de içeriyordu. Yönetim ve kült merkezi bilgi işlem ve bilgiyi değerlendirme oluşla karar alma, karar vermenin işlemler dizgeli oluşunun merkeziydi. İşlem merkezi de giderek karmaşıklaşıp entegrasyona dönmeydi.
Bu karmaşıklaşan entegrasyonlar ne tür tek tek uygulamalar eşgüdümünden oluşuyordu?
Söz gelimi kişi mülkiyetli bir imtiyazın ihtilafında ya da kişi ölümlerinde hafıza olucuydular. Veya kişi unutmaları karşısında, sosyo toplum belleği oluşla arşivdiler. Nitekim kişilerin akıl yitimleri sonunda oluşan bir mülk imtiyaz hakkı, sorunu; yönetimin belleği ve yönetimin depo bilgi arşivi oluşla devreye girer. Yönetim ya da kurumsallık, böylece kişilerine görevsel yükümlülük sunuyordu.
Yani yönetimin inşası birden değil, imbikten süzülen aynı süreçlerin yineleyen binlerce deneyin bir cümleye dökülen kural kaide olmasıyla inşalaşmaydı.
Geçmişteki erken dönem sosyo toplumlarının hafızasında ve inşanın kuralı içinde; "mülkiyet sahipliği" yoktu. "Rızk olma ve rızk kavramı" yoktu. Rızkları dağıtan güç olan; "rızkları tanrı verir" inandırılması yoktu. İnandırmak için gizlenen bir şey de yoktu. Her şey somut ve anlaşılırdı. Yine erken dönem içinde "mülkü dilediğine dilediği gibi dağıtmanın" söyletilmesi ve grup totem bilinci, edinmesi yoktu.
Bunlar bilinmiyordu bile. Ve bunların bilinme ihtiyacı dahi duyulmuyordu. Belki kişi egolu nedenle bir av veya bir yiyeceği ilk önce sahiplenme ve tüketme isteği kendini ara sıra olasılıkla deşifre ediyordu. Ancak sosyo toplumsa totemi hafıza, zaten bu içgüdüyü, öğrenme karşısında bir süre; birinci öncelik olma sıralamasında çıkarıp, bu bencil eğilimi ikinci üçüncü sıraya geriletiyordu.
Totemi öğrenme gündeminin içinde birinci sırada önceliği grup yararı ve grup zenginliği alır. Totem kişilerini bu davranışlara sevk eden tutumları meşrulaşıyordu. Kısacası köleci döneme dek, determine eden sosyo toplumsa hafızada ve inşanın temelinde; grup yararı ve grup zenginliği olan sağlama ve bunun bağıntı laması vardı.
Yani ilk belirlenim koşul ve kuralı içinde mülkü ve köleliği hafıza eden ve mülkiyetçi ilişkiyi inşa eden sosyo toplumsa sözleşme yoktu. Özel mülkiyetçi anlayış asla ilki olur sosyo toplumsa hafıza ve inşayı başlatmazdı, Doğada sağlama yapılan dönemde özel mülkiyetçi ilişki, bir çekim alanı değil; bir dağıtan inşayı ve sentezi bozan merkezi olurdu.
Özel mülkiyetçi anlayış, totem inşayı başlayış süreci içinde; zaten hiç olamazdı. Bu nedenle erken dönem içinde bilinmeyen özel mülkiyet, bu dönem içende ana belirleyenle inşa kuralı ve toplumsa inşa değildir. Ve rızk, rızkları dağıtma köleci toplum öncesi sosyo toplumsa hafızanın arşivi değildirler.
Bu nedenle köleci mutabakatın içine, kişi ve kişiler çıkarlı virüs bulaşmıştı. Bu virüs, geniş çoğunluğu mülkten yoksun kılışla bu kişileri mülkü olanlara ihtiyaçlı kılıyordular. Böylece mülkü olanlar ihtiyaçlı olanları kolaylıkla yönetip güdüyorlardı. İstediklerini yaptırıyorlardı.
Sürecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.