12
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1492
Okunma
Ahmet Selim iki buçuk yaşında.
Olmayan kızımdan torunum.Bana anneanne diyor.
Bir gün elinden tuttum site içinde geziye çıktık.Daha henüz bir kaç kelime konuşabiliyor. Binalar arsında dolaşıp yeşillik alana geldik. Bahar geldi diye tek tek kır çiçekleri açmaya başlamış. Ahmet Selim çimlerin üzerinde koşuyor, hemde anne anne diye sesleniyor.Ahmet Selimin gözlerinin içindeki parıltıyı görmek lazım..Hem gülüyor, hem koşuyor hem de coşuyordu.
Bir ara bir tek kelebek gördü.Anne anne deyip bana seslendi ve kelebeği gösterdi. Kelebeğin yanına geldiğinde kelebek uçtu. Kelebek uçtu ama Ahmet Selim de kollarının açtı ve kelebek gibi uçmaya başladı. Kelebek nereye gidiyorsa o da o tarafa koşuyordu. El uzatıp tutmak istiyordu. Ama onun tutmayacağının bilmiyordu. Kelebek uçtu ve gitti. Bu sefer çiçekleri gösterdi. Anne diyor hangi çiçeği koparacağının şaşırıyordu.Çiçeklerin hepsinin annesine toplamak istiyordu. Arada ablasına abla diyemiyor la diyor. Ona da çiçek koparıyordu. Küçücük elleri çiçekle dolmuştu. Elleri doldu ama hala çiçek kopartmak istiyordu.
Eve gitme anın geldi ama Ahmet Selimi çimlerden bir türlü çıkarmıyordum.
İşte o ana çocuk olasım geldi. O masum gözleri ile hayata bakışı, sevinci, coşkuyu, heyecanı en önemlisi mutlu oluşu gözümün önünden bir türlü gitmiyordu.
Şükran Güneri Arslanbay
07/03/2015