- 408 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BURASI DANIŞMA İSTER DANIŞ İSTER DANIŞMA
Eğri oturup doğru konuşalım. Allah var, millet olarak bürokrasiyi seven, onunla oynayan ve oyalanan insanlarız.
Resmi dairelerin girişine konulan “DANIŞMA” diye yazdığı için vatandaşın danışmaya korktuğu, çoğu zaman ne işe yaradığı anlaşılmayan, içinde devlet memuru statüsü olmayan güvenlik görevlisi gençlerin halkla ilişkilerden uzak “kimlik ver, giriş kartı al” işleri yaptığı soğuk, kasvetli, askeri nizamiyelere benzer bölmeler vardır.
Sabahtan akşama kadar mecburiyet caddesi olarak pek çok vatandaşın işinin düştüğü bir hastanede idari işler müdür yardımcısının aklına eser bir gün, kendi kendine düşünür: her devlet dairesinde üzerinde “DANIŞMA” yazan bir bölüm var da kendi hastaneleri de resmi hastane olmasına rağmen niye danışma yok. Bunu büyük bir eksiklik olarak görür ve “silsile-i meratip” yolu ile taa yukarılara kadar iletir.
Giriş kapısının karşısına afilli bir bölme yapılır. İçine de “avare kasnak” olup orda burda haytalık yapan kadro dışı futbolcu gibi görüldüğü için pek de iş verilmeyen bir memur oturtulur. Memurdan, akşama kadar hasteneye kaç kişinin giriş yaptığını sayı olarak bildirmesi istenir. Hepsi o kadar.
Dedik ya bürokrasiyi seven bir milletiz. Memur başlar bir iki gün hastaneye gelenleri saymaya birinci gün 1863 kişi giriş yapmıştır, ikinci gün 2558 kişi giriş yapmıştır. Üçüncü gün 2341 giriş yapmıştır. Memur bakar ki bu rakamlar tek başına bir şey ifade etmez.
İnisiyatif kullanarak her giren kişiyi kadın erkek olarak sıralamaya başlar bir hafta sonra bunu yetersiz görür, bu sefer başlar giriş yapanları tek tek yaşlarına ve cinsiyetlerine göre sıralamaya, bir müddet sonra vatandaşları cinsiyetlerine, yaşlarına, memleketlerine, hastalık şikâyetlerine derken defterlere sığmaz olur kayıt kuyut işleri.
Bakar ki böyle bu işin içinden çıkılacak gibi değil işi başından aşkın kimselerin afra tafra edasını takınarak amirinin karşısına dikilir:
- Başımı kaşıyacak vaktim yok müdür bey bana servis şefliği kadrosu bununla birlikte daha geniş bir mekan, beş memur beş masa, beş sandalye, bilgisayar vermelisiniz, yoksa benden verim alamazsınız der.