HÜSN-Ü ZAN
Hüsn-ü zan, İslâm’ın prensibidir. Dua ederken de kabul edileceğine kesin olarak inanarak dua etmek, Peygamberimizin tavsiyesidir. İyi niyet, iyi düşünce iyiliği davet eder. Kötü düşünmek, uğursuz saymak ise haramdır. Uğursuz diye düşünen insanın başına uğursuzluk gelir. Çünkü o kimse kötülüğe şartlanıyor, kötülüğe davetiye çıkarmış oluyor.
Hüsn-ü zanda bulunan insan, insanlar ve olaylar hakkında değerlendirmelerde bulunurken, olabildiğince iyi niyetli davranır ve hayra yorar. Hayata pozitif bakar. Negatif durumu göz ardı eder. Bu onun iç güzelliğinin bir göstergesidir. Hz. Muhammed (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Şu üç özelliği taşıyan Müslüman’ın kalbinde hıyanet ve kin bulunmaz,
1.Allah için ihlâslı amel, bütün Müslümanlara karşı iyi niyetli olma,
2. Nasihatçi olma,
3. Fikir ve amelde Müslümanlarla birlik olma"
İnsanların iyiliğini isteme, onları iyiliğe ve güzelliğe yönlendirme, teşvik etme Müslüman’ın temel görevlerindendir. İnsanî ilişkilerimizde de bir olumsuzlukla karşılaştığımızda hemen sui zannı ön plana çekerek iyi niyeti arkaya atmamalıyız. Hüsn-ü niyetle olaylara bakarsak daha salim düşünebiliriz. Kesin bilgimiz olmayan konularda art niyeti ön plana alırsak bu fayda yerine bize zarar getirir. Araştırmadan, hakikati öğrenmeden hiç kimse hakkında sui zanda bulunmamak lazımdır. Bu şekilde bu oluşum hem kendimizi hem de çevremizdekileri olumsuz etkiler. Allah Hucurat suresinde sosyal ilişkileri zedeleyen, temel hakları ihlal eden ve ahlakî zafiyete sebep teşkil eden su-izanı yasaklamıştır. "Ey inananlar! Zannın çoğundan sakının, zira zannın bir kısmı günahtır" (el-Hucurat, 49/1 3). Bu itibarla insan kardeşi hakkında suizan değil hüsnü zan beslemelidir. Zira iman, ahlâk ve kardeşlik bunu gerektirir. Müslüman’ın, Müslüman kardeşi hakkında iyi düşünmesi ve ona güvenmesi hem dininin ve hem de insanlığın gereğidir. Hem de birlik beraberliğin temelini teşkil eder.
Peygamberimiz de, zann ve insanlar hakkında gerçekten uzak şeyleri arkalarından söylemek konusunda, "Zandan sakının: Çünkü zan sözlerin en yalan olanıdır" buyurarak, zannı sözlerin en yalanı olarak nitelendirmiştir.
Kamil bir insan olmak istiyorsak konuştuğumuz her kelimede ve verdiğimiz her hükümde şu âyeti asla aklımızdan çıkarmamalıyız: "Bilmediğin şeyin ardına düşme. Doğrusu kulak, göz, kalp bunların hepsi o şeyden sorumlu olur" (el-İsra, 17/36).
Bizler insanlar hakkında gördüklerimizle hükmetmeliyiz: Zann, şüphe, dedikodu ve evham ile başkalarına iftiradan uzak durmalıyız. İnsanların gizli şeylerini ortaya çıkarmak, özel işlerine burnunu sokmak ve namusları hakkında ileri geri konuşmak kâmil insanın ahlaki vasıflarına uymaz. Gördüğümüzle hareket etmeli, ne gördüysek onu söylemeliyiz. Şüphe ve zan ile hükmetmemeliyiz.
Peygamberimiz de “Güzel zan beslemek yani güzel düşünmek, iyi niyetli olmak güzel ibadetlerdendir” buyurmuştur.
Allah bizleri de daima güzel düşünen, iyi niyet ve maksat içinde olan, bilmediği şeyin ardına düşmeyen, olayları pozitif bir düşünceyle değerlendiren kâmil insanlardan eylesin…….
ASUDE SU /24.06.2008
YORUMLAR
Bitirme tezimi anlatacağım gün bir aksilik olmuştu.. Hoca ;
Enis'in Hüsn-ü zannından şüphemiz yok demişti.. Anlamamıştım dediğini.. O gün öğrendim Hüsn-ü zann ve Sui-zann nedir.İyi ki Hocam da hüsn-ü zann ile yaklaşmış..
Yoksa nice olurdu halim?..
İyi niyetle yaklaşmak üzerine güzel bir yazıydı.. Kalbi güzel olanın yaşamı da güzel olur..
Selam ve saygılarımla..