- 405 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Engelsiz Başkan: ÖRNEK BİR BAŞARI HİKAYESİ
Engelsiz Başkan:
ÖRNEK BİR BAŞARI HİKAYESİ
Lokman Ayva, Körler Ortaokulu’nda özgüvenini iyice geliştirdi. Öğretmenlerin kendi hayatlarından bahsetmeleri, onu derinden etkiledi. Bir gün rehberlik servisine gittiğinde, heyecandan yine kekeledi. Rehber öğretmenleri, bunun üzerine “Madem zorlanıyorsun o hâlde bu problemin üstüne gidelim.” dediler. Bunun üzerine tiyatroda çalıştı. Olumsuz psikolojisini yıktı ve kör olduktan sonra hiç tatmadığı başarma duygusunu orada tatmaya başladı.
Lokman Ayva, okul yıllarını hatırladığında bir başarı öyküsünü hiç unutamaz: “Orta birde fen bilgisinde 10 kişi 2 aldı, bir ben 5 aldım. Öğretmenimiz, herkese çay ısmarladı ve Lokman’ın çayı 2 şekerli olsun.” dedi. Bu benim gerçekten çok hoşuma gitmişti. Bu duygular, benim okulu birincilikle bitirmeme sebep olmuştur. Lokman, kazandığı bu özgüvenle çok azimli çalıştı ve sadece ortaokulda değil, lise ve üniversitede de başarılı oldu. 1988’de Ankara Bahçelievler Cumhuriyet Lisesi’ni tamamladıktan sonra aynı yıl içinde Boğaziçi Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü’ne kaydını yaptırdı ve 1993 yılında mezun oldu. 1993–1996 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Bölümü’nde ayrıca yüksek lisans yaptı. Aradan geçen uzun yıllar sonra şimdi de yine Boğaziçi Üniversitesi’nde doktora yapıyor.
Lokman Ayva, üniversite eğitimi ile birlikte çeşitli şekillerde iş hayatını da sürdürdü. Ancak, kendisi örgütlü kör hareketinin içerisinde yönetici konumlarda bulunmak ve özürlülerin sosyal sorunlarıyla ilgilenmekle ün yapmıştır. Sıkıntı içerisinde yaşayan özürlü insanlarımızın yaşadığı problemleri en aza indirgemek isteyen ve onlara müreffeh bir hayat sunma yönünde çaba sarf eden Lokman Ayva, başkanlığını yaptığı Beyaz Ay Derneği bünyesinde engelli insanlarımızın sahip oldukları engelli psikolojilerini yıkarak, normal bir insan gibi hayata adaptasyonları noktasında yoğun çalışmalar sarf etmiştir. Lokman Ayva gösterdiği yoğun çabayla toplumun özürlülere daha hoşgörülü bakması yönünde bilimsel, sosyal ve siyasî faaliyetlerde bulunmuştur. 3 Kasım 2002 seçimleriyle birlikte Türk siyasî tarihinde ilk defa görme engelli bir kişi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girme şansını elde etmiştir. 1
Asgari ücretle çalışırken de imkânı dâhilinde yardımseverliği ile tanınan Lokman Ayva, gözleri görmese de, gerçekte karanlık dünyasında ruhsal olarak karamsarlıktan uzak bir beyin yapısına sahiptir. Kendini bilmezlerin’’Kör’’ demelerinden alınmamış hatta
“Körlüğüm kurtuluşum olmuştur’’ diyecek kadar güzel gönüllüdür. 2
Lokman Ayva Antalya’da Eğitim Dergisine verdiği Röportajda başarısının formülünü şöyle açıkladı. ’ anam hala aynı köyden olmadığımız insanlara bu yemekleri yaparken isteksizdir ve yapıp insanların o yemeklerini sevdiğini görünce de çok şaşırır. Derler ya, “İnsanın gerçeği, algıladığıdır.” Bakın anam o algıyı değiştiremedi. Aynı kökten gelmeme rağmen benim algım değişti. Engellilik de böyledir. Engellilikle ilgili algı değişebilir ama siz değiştirirseniz. Değiştirmezseniz o karanlık algı dünyasına saplanıp kalırsınız. Eşime dünür gittiğimizde rahmetli babam, utanarak kız istedi. Bense “birbirini seven ve olgun iki kişinin bir arada yaşama arzusu” anlamında algıya sahiptim ve hakkım olduğunu düşünüyordum. Engelli çocukların aileleri, arkadaşları, öğretmenleri ve diğer çevresi de böyledir. O algıdan çıkamazlarsa hayatlarını kendilerine zindan ederler. Üstüne üstlük bu zindan hayatın nedenini de özürlülük zannederler.
Halbuki formül basit:
“Algıyı değiştir, zindandan kurtul” 3
KAYNAK
1 Zaman Gazetesi - 10 Ekim 2010, Pazar - Melih Arat – Köşe Yazısı
2 Milliyet Blog – İpek Çevik – 05. 04. 2012
3 Antalya’da Eğitim Dergisi- Röportaj
YORUMLAR
Hukuk Fakültesinde iken bizden alt sınıfta bir görme engelli genç okumaya başlamıştı. Kendi alfabesi vardı, ama daha çok arkadaşlarının ders notlarını ona tekrarlamaları sayesinde öğrendiği kanaatindeyim. Bu arkadaşımız göremiyordu, ama bizlerden çok daha başarılıydı. Göremiyordu, ama hepimizden daha neşeliydi. Akordeonuyla çaldığı neşeli parçalarla arkadaşlarına ve kendine güzel anlar yaşatıyordu. Arkadaşlarımla aramızda onun azmine bakıp onu takdir edip imrendiğimiz,kendimize de kızdığımız çok olmuştur. Yani, engelli olmak kolay bir durum değil, ama hayata tutunmaya, başarıya da hiç engel değil. Hem bizim, hem de engelli insanlarımızın önce beyinlerimizdeki engelden kurtulmamız gerekiyor.
Bu güzel yazınız için de tebrik ve teşekkürlerimi ileterek bitireyim.
Selâm ile.