- 729 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
Hocalı Katliamı – Xocalı Soyqırımı
.
23 YIL ÖNCE BU GÜN BİR KATLİAM OLMUŞTU, HATIRLADINIZ MI?
Dağlık Karabağ bölgesinin en önemli tepelerinden birisinde olan 2.605 Aile ve 11.356 nüfuslu Hocalı Kasabası Hankendi ile Ağdam’ı birbirine bağlayan yol üzerinde bulunup bölgenin tek havalimanı için de üs konumunda olması nedeniyle Ermeniler için çok önemli bir askeri hedef niteliği taşımaktaydı. Karabağ’ı işgal etme çalışmasını sürdüren Ermeniler Aralık 1991’de Azerilerin yaşadığı Kerkicahan Kasabası’nı alınca Hocalı tamamen Ermenilerin Ablukasında kaldı. Ermeniler tarafından özellikle sivil kesim hedef alınarak sürekli bombalanan Hocalı’daki halk zorlu kış şartlarında aç, susuz, elektriksiz ve gazsızdı. Kasabayı terk etmek isteyen sivil halk Ermeniler tarafından ateş edilerek sürekli engellendi.
25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gece bölgedeki Rus destekli Ermenistan’ın ve 366. Motorize Piyade Alayı’nın desteğindeki Ermeni güçleri tarafından Hocalı Kasabası’nın giriş ve çıkışları kapatılarak Azeri resmi kaynaklarına göre 83 çocuk, 106 kadın, 70’ten fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 sivil hunharca öldürüldü, 487 kişi ağır yaralandı, 1275 kişi rehin alındı (Çoğunun akıbetleri meçhuldür), 150 kişi ise kaybolmuştur. Öldürülenler arasındaki 56 hamile kadının karnı yarılmış, pek çok kişinin gözleri oyulmuş, vücut ve kafa derileri diri diri yüzülmüştür.
LÜTFEN BU VİDEOYU İZLEYİN: www.youtube.com/watch?v=285Kpp7H4FE
“Memorial” İnsan Hakları Savunma Merkezi, İnsan Hakları İzleme Örgütü, The New York Times gazetesi ve Time dergisine göre katliam, Ermenistan’ın ve 366. Motorize Piyade Alayı’nın desteğindeki Ermeni güçleri tarafından gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, Karabağ Savaşında Ermeni kuvvetlere komutanlık yapmış bugünkü Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan ve Markar Melkonyan’ın aktardığına göre kardeşi Monte Melkonyan, katliamın Ermeni güçler tarafından yapılan bir intikam olduğunu açıklamıştır.
Oktay Ekşi’nin aktarımına göre o vahşeti yaşayan ve sonra Beyrut’a yerleşen Ermeni gazeteci Daud Kheriyan, ’for the sake of cross’ (haçın hatırı için) isimli kitabında (sayfa: 62-63) şu satırları aktarmaktadır: "...GAFLAN denen ve ölülerin yakılmasıyla görevli Ermeni Grup, Hocalı’nın 1 kilometre batısında bir yere 2 mart günü 100 Azeri ölüsünü getirip yığdı. Son kamyonda 10 yaşında bir kız çocuğu gördüm. Başından ve elinden yaralıydı. Yüzü morarmıştı. Soğuğa, açlığa ve yaralarına rağmen hala yaşıyordu. Çok az nefes alabiliyordu. Gözlerini ölüm korkusu sarmıştı. O sırada Tigranyan isimli bir asker onu tuttuğu gibi öteki cesetlerin üstüne fırlattı. Sonra tüm cesetleri yaktılar. Bana sanki yanmakta olan ölü bedenler arasından bir çığlık işittim gibi geldi. Yapabileceğim bir şey yoktu. Ben Şuşa’ya döndüm. Onlar haç’ın hatırı için savaşa devam ettiler."
İnsan Hakları İzleme Örgütü, Hocalı Katliamı’nı Dağlık Karabağ’ın işgalinden bu yana gerçekleşen en kapsamlı sivil katliamı olarak nitelendirmiştir.
Burnumuzun dibindeki Azerbaycan Ermeniler tarafından işgal edilirken, insanlarımız katledilirken maalesef Türkiye’nin sesi hiç çıkmamıştır. Nerede büyük devletlik? “Ulan dur yoksa ben devreye gireceğim” diyemedik. Geçen 23 yılda bir şey diyebildik mi? Diyemedik...
Dağlık Karabağ bölgesinde artık hiç Azeri yaşamıyor. Üstelik Karabağ’dan daha fazlası da işgal edildi Ermeniler tarafından. Şu anda Azerbaycan’ın %20’si Ermeni işgali altında. 9 milyon nüfuslu Azerbaycan’da adına “kaçkın” dedikleri 1 milyondan fazla insan Azerbaycan’ın çeşitli yerlerinde kötü şartlarda mülteci konumunda yaşıyor.
Her yıl sokaklara dökülüp "Hepimiz Ermeniyiz" pankartları taşıyarak gösteri yapanlar iş Azerbaycan işgaline, Hocalı katliamına gelince "DUYMAZ, GÖRMEZ, BİLMEZ" konumuna geçmektedirler.
Haa, birileri daha bu konumdadır; Filistin’e Mısır’a ağıt yakanlar. Çünkü onların nazarında Hocalı’da katledilenler insan bile değillerdir.
KARABAĞ
Kafkas dağlarının güney doğusunda yer alan 4392 km2’lik Karabağ; Azerbaycan Cumhuriyeti sınırları içinde Kür, Aras nehirleriyle Gökçe Göl arasında batıda Ermenistan, güneyde İran sınırına yaklaşan kuzeyden güneye 120 km, doğudan batıya ise 35-60 km uzunlukta dağ ve ovalardan oluşan bir bölgedir. Bu coğrafyanın üst kısımları, dağlık bir bölge olduğundan Dağlık Karabağ veya Yukarı Karabağ olarak da adlandırılmaktadır. Bölge maden yatakları, mineral suları, orman ürünleri ve tatlı su balıkçılığı ile önemli bir merkezdir. 210.000 hektar tarıma elverişli arazi bulunmaktadır. Alan olarak bütün Azerbaycan’ın %5′i kadardır.
Tarih boyunca Türk boylarının yerleştiği bölgeler arasında yer alan Karabağ; Azerbaycan sahasında hüküm süren Türk devletlerinin de hâkimiyet alanı içerisinde olmuştur. Karabağ’ın da içinde olduğu Revan, Nahçıvan, Gence gibi Azerbaycan hanlıkları 1828′deki Türkmençay Antlaşmasıyla Rusların eline geçti. Bu tarihten sonra Ruslar, İran ve Anadolu Ermenilerini, Kafkasya’ya getirerek Karabağ’a yerleştirdiler.
1823’de Karabağ’da ahalinin sayısı ve milli terkibi aşağıda gösterildiği gibidir:
Azeri Türkleri Aile sayısı: 15.729 (% 78)
Ermeni Aile sayısı: 4.366 (% 22)
Toplam Aile sayısı: 20.095
1832 yılındaki ilk resmi Rus sayımına göre Karabağ nüfusunun % 64′ü Azerbaycan Türk’ü, % 34′ü Ermeni idi. Özellikle I. Dünya Savaşı sonrasında Ermeni göçlerinin çok olması ve bunların Karabağ’a yerleştirilmesi Ermenilerin oranını yükseltti. Böylece Azerbaycan sahasında suni bir Ermeni bölgesi oluşturulmuştur.
Suat Zobu
YORUMLAR
Sayın Abim. Tarihî belğe niteliğinde bu makalenizi yayınladığınız ilk saatlerinde okumama rağmen yorum için zaman bulamadım.gecikmeden dolayı özür dilerim.
Muhterem Abim. 23 yıl önce gözlerimizin önünde bir insanlık dramı yaşandı. Ve biz Türkiye olarak bu soy Kırımı her gün televizyonlarda dize seyreder gibi özbeöz öz soydaşlarımızın Ermeniler tarafından koyun boğazlar gibi boğazlandığını kurşunlandığını ve yakıldığını seyrettik. O günleri hiç unutmam rahmetli Ebulfez Elçibey Türkiyeye yalvararak istemiş olduğu yardım çağrılarına zamanın iktidar partisi ve onun lideri özal hepsine ret cevabı vermiştir. Yine Elçibey özal'dan bari yardım etmiyorsunuz, en azından bir helikopter verinde yaralılarımızı taşıyalım ricasına bile yine özal denilen o kişi şöyle demiştir; "Türkiyenin bir başka ülkeye verilecek ne bir tankı ne bir tüfeği nede herhanği bir şeyi yoktur demiştir".aynı dönemlerde amerikanın ermenistana yardımlarını incirlik üstünü kullandırarak uçaklar dolusu silahı ve her türlü yardımı yapmasını sağlamıştır.
Abim, Allah sizden razı olsun. Bir tarihçi titizliği içerisinde, rakam ve tarih vererek soydaşlarımızın nasıl soykırıma uğradıklarını belğelemişsiniz.bu makaleyi arşivime aldım. Vefalı yüreğiniz dert görmesin.
Sayğılarımla.
Derebey tarafından 2/27/2015 2:15:51 AM zamanında düzenlenmiştir.
Dostum var ya tüylerim diken diken oldu :( Videonun tamamını izleyemedim. Ateşe atılan kız çocuğu içimi dağladı :( Bu dünyada 3 millet vardır ki hayvandan daha vahşidir. Birisi ermenidir diğer ikisini yazmayacağım. Allah belalarını versin. Hepimiz ermeniyiz diye böğüren namussuz şerefsizleri de Allah'a havale ediyorum. Yazın aydınlatıcı ama iç acıtıcıydı. Teşekkür ederim.
Kıymetli dostum
İlgiyle ve ürpererek okudum yazınızı gerçi siz haklı olarak siyasi göndermeler yapmışsınız yazınızda ama, okuyunca savaşın ne kadar kötü ve ne kadar iğrenç bir şey olduğunu derinden hissettirdi yazınız bizlere ama yinede
Şuna gönülden inanıyorum bir gün insanlık dünyanın hepimize yetecek bir yer olduğunun anlayacak
Yıllar önce bir bilim dergisinde okumuştum yanlış hatırlamıyorsam günümüzde yaşayan tüm insanlar ve kurulan şehirler vesaire dünyanın sadece % 18 lik bölüm olan toprak paçasına tekabül ediyormuş yani düşününce sınırlar olmasa daha % 82 lik toprak parçası başka bir ifadeyle şehirler kurmadığı ekip biçmediği devasa alan var dünyada ama yinede savaşıyor maalesef. Ordulara ve savaşa harcanan para insanlık için harcansa dünyada AÇ insan kalmazmış yada insanlık 200 yıl sonra ulaşacağı teknolojiye günümüzde ulaşmış olurmuş ama maalesef o zamana kadar insanlığın beynine kod lanmış olan ve savaşı kutsallaştırdığı ilkel duygusundan kurtulmasını bekleyeceğiz
Kaleminize emeğinize sağlık
Saygı selamlarımla