- 749 Okunma
- 3 Yorum
- 2 Beğeni
İçimdeki Güneş
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Çok içten bir kahkaha atmalıyım şimdi. Asık suratlı şeyleri kovmalıyım kapıdan çıkmadan önce. En evvel de kendi suratımı kovmalıyım aynadan. Bu havaya bulutlu bir yüz hiç yakışık almaz çünkü. Güneş soğuğa meydan okuyan geniş bir tebessüm gönderirken herkese, ben bulutları geri çağırmamalıyım yüzümle… Güneşi desteklediğimi göstermeliyim.
“Ya bulutlar kaparsa o gülümsemeyi” diye kafa yormadan, hep orada durmaya devam edecekmiş gibi daima bir güneşi var etmeliyim ne zaman dudaklarım yukarı kıvrılmaktan yorulup kendi hallerine dönmek için bir hamle yapsalar. Ancak uygun zaman geldiğinde özgür bırakabilirim onları. Gülümsemek için dudaklarıma ihtiyaç kalmadığında…
O zaman güneşe de ihtiyaç duymam belki, perdeleri araladığımda bana tebessüm eden bir dünyayla karşılaşmak için… Güneş hep ordadır çünkü, görünmüyor olması beni terk edip uzaklara kaçtığı anlamına gelmez.
Ama bugün o günlerden değil maalesef!.. İçim gülmüyor, ısınmam için dışarıdan takviyeye ihtiyacım var. Eksik öyle böyle değil… Kapatamıyorum bir türlü. Ters bir tavır değil nedeni, ya da geçen gün bayılıp da alamadığım o pahalı çanta… Eksik olan, çok güzel bir duygu olunca, o duygunun kaynağı da bir insan; öyle kolay kolay kapanamıyor gedik. “Gelecek hafta maaşı alıyorum nasılsa, o çantayı o zaman alırım” diye okşayamıyorsun ruhunun saçlarını. O insan senin kontrolünde olamayacak kadar ayrı bir evrenin parçası olarak bir yerlerde bir şeyler yapıyor şimdi. Gerçi yakın zamana dek senin evreninle onunki şimdiki gibi ayrı gayrı değildiler böyle… Sık sık birbirine geçişler oluyordu. Sonra her nedense birden araya bir boşluk koymak istediniz ikiniz. Kendinizi hatırlamak istediniz belki de. Bir diğeriniz olmadan da çimenlerde yürümek, bir çocuğun başını okşamak, ‘ben’ demek istediniz. “O olmadan da varım ben!”
Ben olmak bu kadar sancılı bir şey mi, bilemezdiniz ki! Bulutlarla kaplı bir göğe düşman olacak kadar ihtiyaç duyacağınızı parıltılar saçan o sıcacık şeye… Bir şey sadece görüntüsüyle var oluyorsa yaşamında, ruhunda bir karşılığı yoksa, onu var etmek için ille de görmen gerekeceğini, görünmemesinin aynı zamanda yok olması anlamına da geleceğini…
Ben de bunu yaşıyorum şimdi! Birkaç hafta önceye dek ben sadece ben değilken, ‘biz’ diyeceğim kadar bütünleşebilmişken başka biriyle, güneşi indirebilmişken yeryüzüne, ruhumda da o sıcağın bir karşılığı varken… aynada karşılaştığım yüzde hangi mevsimin hüküm süreceğinin gökyüzünün o anki şartlarıyla en küçük alakası yoktu. Hava bulutlu olsun olmasın, ben var edebiliyordum yine oradaki güneşi… İçimdeki güneşi var edebiliyordum.