- 356 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Totem Ve İlah 3
Totem ve ilahtı anlayışın düzey, düzlem şartları çok çok farklı olmakla birlikte; doğada sağlama yapılanı ve giderek toplum içinde üretmesi yapılanı paylaştırmaya dayanışla; ortaklaşa olana göre süreç açılımını esas almayı nicelenen inşaydılar. Totem ve ilah; mal mülk edinmeyi pek bilmezdi.
Oysa köleci mülkiyetle, yaratan tanrı daha sözüne başlamadan, yeni kurulan düzene seslenişte özetle; “yukarıları ( gökleri), aşağıları (yerleri) yaratan ve mülkün sahibi olan benim” diye söze başlıyordu.
İlah, mülkün sahibi olunca da mülkü dilediği gibi dilediğine dağıtacaktı. Bu eşitsiz paylaştırma; ilahların ön ittifaklı, ittifak düzenlerini takdir ve takdis etme anlayışlı düzenlemesinden esindi. Yeni tip takdir ve takdis onayı; kendisinden önceki düzeni dönüştürmeyse de; eşitçi totem ve ilah anlayışına aykırı oluştu.
Aykırı oluşun içinde, totem ve ön ittifakı ilah anlayışlı düzen göre mal mülk sahibi olanlarla, mal mülk sahibi olmayanlar vardı. Ve bu nedenle hemen meşrulaşamayan özel mülkiyetçi takdir ve takdis ediş; baş eğdirici uzun uğraşlarla malı mülkü takdirle dağıttıracaktı. Malı mülkü olmayanlar da, “yeryüzüne dağılacak (mülkü olanlara gidecek) ilahın fazlından rızklarını arayacaklardı”.
Bu rızkları dağıtan manacı tanrı anlayışı, köleci dönemin ileriki dönemlerinde oluşacak olan, üretim teknikleri değişmiş tanrı anlayışından zaman ve zemin ilişkisi olmakla çok ayrıydı. Ama mal, mülk ve köle sahipliği esasına dayalı ilk El ilah inşalı er rızkı al’allahtı (rızkın sahibi ve rızkları verendi); el mülkül al’allah’tı (Mülkün sahibi ve mülkü veren Allahtı).
Rızk kavramı ve mal mülk verme kavramı içinde bunların “emek karşılığında olması” o aşamada hak getireydi (bulunmazdı, yoktu). Gerçi öleleştirmeyle emek biliniyordu. Ama insanı köle kılmakla emek kavramının kutsal olmasının üzeri de örtülüyordu. Malı mülkü takdirle dağıtma ve mala mülke takdirle sahip olma herşeyin ve adaletin temeli oluyordu. İlerideki her bakımdan gelişmiş olgunlaştırılmış Yüce Tanrı” anlayışlarının da vaz geçemeyecekleri temel ilke, rızkları veren “er rızkı El-ilahtı”.
Yine malı mülkü veren er mülkü Elilah fikri; feodalite ana referanslarını da oluşturacaktı. Bu aşamada el ilah köleci devlet ve millet aşamasını pekişen El-ilahtı. El ilah feodal sistemle birlikte yeryüzü alemli çevrenin yaratıcı rabbi oluşla imparatorlukları, feodaliteyi oluşturmanın yeryüzü tanrısı olan El ilahtı.
Sistem işlerliğine göre manayı oluşturma işi totemi aşamadan; ilahi aşamadan kutsal olur geçmişiyle; mülkiyetçi esasın temsilcisi olan tanrı olma aşamasına gelmişti. Kendi kaba gücünü ortaya koyan köleci süreç; köleci dönem ittifakı dediğimiz, bir dönemin kendi zaman zemin alanını da başlatmıştı.
Ön ittifakın soyutladığı ilahlar, köleci dönemle eşitsizde yaratan ve eşitsizde mülkün ve rızkların dağıtımını yapan tanrı olmaya başladılar. Mülk ve rızk böylece köleci sistemin öznel anlamalı sihirli sözcükleriydi. Öylesine bol keseden kullanılacaktı ki duvarı aşmak hani nerdeyse olası görülmeyecekti.
Bu neden böyle olmuştu? Ön ittifaklı ilahlar takdir ve takdis yapışla, sosyal insanın ve sosyal insanın ittifakı sosyal kaderini belirlemişlerdi. Ama ön ittifaklı ilahlar insanı insana yabancılaştırmamışlardı. Aksine temas eden dokunulan insanı yaratıp, gruplar arası hem cinsleri kaynaştırmışlardı.
Köleci dönem, biriken emeğe el koyan mülk ilişkilerini meşrulaşma dönemi olmakla, ön ittifakların aktarımı olan meşrulaşı takdirini yapan ilah oluşumlarını, köleci mal edinmenin meşru oluşmasına çevirmek istiyorlardı. Bu saik ile ön ittifakların ilah anlayışından dönüşen tanrılar; mülkün sahibi ve mülkünü dilediği gibi tasarruf etmenin, temsilcisi olmuşlardı.
Yani “mülk Allah’ındı”. “Allah mülkü dilediğine dilediği gibi verirdi”. “Bu nedenle kiminin malı vardı. Kiminin malı yoktu”. Malı olan malik ve efendi oluşla seyittiler. Malı olmayan efendiye tabii, efendi tasarrufunda köleydiler. Kuldular. Kadın kullar nafakaları (şimdiki maaşları) ödenmekle sizin her tür tasarrufuna sahip olduğunuz cariyelerinizdiler! Yeni köleci ittifakın imanı bu eksenleydi.
Böylece tarihi gelişim içinde ilahlar, köleci sistemle; mülk paylaştırmasını takdir ve takdis edişle; öncel bir yaratış içinde mülkiyetçi kaderi belirleyen irade olmuştu. Bu noktadan itibaren tarihsel gelişmenin geçmişine çok kalın bir örtü çekilmekle tarihi olan, bilinmez olup; imanı olmuştu.
Tarihi aşama evrimli özneli tohum, bitki ilahı gibi düzenleyen semboller; köleci dönemle rızkları veren; rızkları istediği gibi dağıtışla ön ittifaklarla çelişen Tanrı sıfatına dönüştü. Üstelik te süreç; ilkten beri nasılsa şimdide öyle diyen bir yaratılış iknalı felsefeyi, insanlara iman ettirmeye de başlamıştı.
Tanrısal kavrayışlı köleci dönem içindeki, sosyal düşünceci mantığın merkezine konan, Tanrı kavranışlı yeni anlayışın içinde; totem kodlu, ön ittifaklı ilahi kavranışlı iki tane tarihi katman da çakılı kalmıştı. Tanrı kavranışında, gömülü olan anlayışlar; tanrının sıfatı olmasıyla, tanrı sıfatındaki çelişkin yansıma yapmalar bu tutumdan kaynaklıydı. Totemi ve ilahi katmanlı düzey ve düzlemlerin özelliği, Tanrısal olucu kavrayışla çok daha kapsamlı bağıntılarsan kavramla, basitten karmaşığa doğru oluşun düzey, düzlem; zemini oluşmuştu.
Bu karmaşma düzenli oluşa; bugündeki tarihi nedenlerin düşüncesi olan tanrı anlayışına; tarihi bilinçli diyalektikle baktığımızda; bugünkü düzlemden geriye bakışla bu katmanları hızla ve özümsenmiş oluş haliyle, görmek çok çok olasıdır. Bu bakış karmaşık olanı her bir geriye götürülen aşamasıyla basit hale getiren bir ayıklama olacaktır. Ama totem dönemden bugüne bakıp ta, bugünleri görmek hiç olanaklı değildir.
Çünkü siz totem dönem içindeyken bugünkü tarih henüz oluşmamıştır. Siz geriye doğru oluşan tarih somutluğu olan kod formüle bakıyordunuz. Çünkü oluşmuş tarihin edinilen bilinciyle, bizler; çok daha geriye doğru gidebilmekteyiz. Ve içinde olduğunuz ancak uç vermiş tomurcuklanmayla, kapımızın önü ile biraz ilerimizi de aydınlık yapa bilmekteyiz. Bu nedenle totem dönemden ileri bakacak ne zaman, ne mekân oluşumları, o aşamada ortada yoktur.
Totem dönem içinde geleceğe dair karmaşıklaşma oluşmamıştır. Basit olandan, karmaşa çıkacağı bilinir, ama neyin karmaşmalara yön vereceği uzun erimde bilinmez olur. Bu yüzdendir ki geçmiş aydınlanıp, aydınlatılırken; gelecek belirsizleşir. Bu belirsizleşmeye karmaşmanın oranı da etki eder.
Görülüyor ki ilahi sosyal tandanslı ön ittifaklı süreç; köleci üretim yapma, köleci mülkiyet edinme biçimiyle; mülk dağıtmayı ve bu tasarrufu kullarına mülk oluşla vermeyi yazgı takdiri kılmaktadır. Takdis eden, kaderleri yaratan; mülke ve kadere malik olan; melik olan; mülkü tasarruf eden, mülkçü bir tanrı anlayışına dönüşmüştü.
Buradan da, ulviyet, uhuvviyet ve yücelicim olan olgunlaşmaya doğru geçilecekti. Tümü, bu seyre göre doğru olan; kendi mücadelesini doğuran; girişme ve giriştirmelerdi. Seçilen ya da seçtirilen sürecin kendinden kaynaklı yanlışları; çelişen sınıf mücadelesiyle, aksayanları düzgünleşilir yapılmaya uğraşılacaktı. Süreç böylece ağır aksak biçimde akar hale getirilecekti. Devrim süreci hızlandıracaktı.
Totemi anlayış ve totemi düşünce; yalın gruplar döneminin sosyal soy ve yaşam bilincidirler. Sosyal grup benliği ve grup bilincidirler. Henüz ortada üreten ilişki olmamakla toplumsal yapı yoktur. Toplum bilinci yoktur. Bu nedenle en azından bugünkü referanslarıyla din düşüncesi yoktur. Totem kavrayış kısmen soyutlamaya giden, grup içi edimsel yansımalı öğrenmeydirler.
Sosyal birlikçi yapı; sürü bakışımlı kaba güç düşüncesi içindeki, kaba güç kullanımı yerine; grup gücünü söz ve mana yapmayı ele aldı. Mana düzenli anlamı grubun özeğine koydu. Mana olan kuralı, totemi sosyal birlikçi sürece, başlanış kıldı. Mana düzenli anlayışlar tüzelini güç ve tüzelini bilinçtiler. Atalardı.
Böylece totem dönem sürü döneme göre çok farklı bir bilinç düzlemi oldu. İttifaklar da totem tüzelinli etnik yapıların üreten totem mesleklerini ve yaşam özlü sanı kanılarını sentezledi. Sentezi eksen yaptı. Gruplar arası anlayışları bir arada ve aynı zaman zemin düzlemli alan içinde, “gruplar elli tüzelinlikleri birleştirişle, ittifakı bir yaşantılımı kurmayı sentezlediler.
Totem mesleklerinin sentezi, ön ittifaklı sentezleri yapmakla ileride; toplumsal inşanın başlangıcı ve geliştirmeni büyütülmesi olacaktı. Totem anlayış doğada sağlama ve bunu eşiti paylaşmanın özeğe konma kurallar düzenlenmesiydi. İlahi anlayış totem meslekleri sentezleyişle üretim yaptıran ve bunları eşitçi paylaştıran sistemdi.
Köleci imanlı tanrı (ilah) anlayışı, tarihi bir kırılım noktasıdır. Ön ittifaklınlar ilahtı üreten ve üretileni ortak paylaşan ilişkiyi, kökten yıktı. Üretim tarzını köle emeğine dayandırdı. Köle emeği üzerinden özel mal mülk sahibi olmayı ön gördü. Totem mesleği (atalar yolu görenek) oluşuyla ve totem mesleği ittifak içinde ata emaneti öğrenilen işlerdi. Ata emaneti öğrenilen işler ve üretim gücü tanrının mülkü ve tanrının keyfi tasarrufu oluşla, keyfi rızk dağıtmaya dönüşmüştü.
Kısaca iİttifakı sentezli inançların sentezi de, millet kavramı içindeki sosyal yapının, üreten toplumsal yapısına yaşam düzleminde bağıntılı oluşla; değişen dönüşen öznel anlayışlar olmaya başladılar. Sembolizme edişler giderek hızlandı.
Yalın ve birbiriyle girişmeyen totem gruplar dünyasında yalın ve tekli bakışım yapan yaşantılaşmaları vardı. İttifak içindeki en az iki grubun beraberlerinde getirdikleri kendi totem gruplarına özgü olan birer totem düzenlemeleri vardı. Her biri bir ittifakla; her bir grup, kendi totem düzenlemesini ittifak içine getirdi.
İttifak içine gelen totem kurallar ya da totem düzenlemeler, birbirine sosyal elci meydan okuyuşun çoklaşması oldular. Bir ittifak en az iki grup ittifakı oluşla; en az ikilemsen ve giderek ikizleşen anlayışı oluşla ittifak içinin totemleri oldular. Yeni algılı bu politeiti görüntü, ilah olma kavramına ve ilahtı olan çoklu bakışıma; dönüştüler.
İttifak içindeki totem temsilciliğin ana unsuru olan arı etnik grup üyeleri; yukarı yön (gök) ve aşağı yön yerli oluşun temsilcileriydiler. Bu yer ve gök ehli olan yön temsilcilikler; ittifaka göre ittifakın takdir ve takdisini yapan işlev ilah (tanrı) soy olmalarıyla ittifakı sürece imge sel (algı oluşla) yansıyorlardı.
İttifakı yapan; ittifakın sahibi olan ve ittifak yapmanın takdirce sözünü veren olan; ittifakı takdis eden İlahlar; insanlar gibi bir melezlik değildiler. Hiç kimse görünüşlüydüler. Bunlar kendileri olan, kendileri görünüşlü, takdir etmeyi ve takdis etmeyi söyleyen; “ben benim” diye süreci meşrulaştıran akitçilerdi.
Bu ilahlar saf olmanın; totem grup doğumundan olmakla, ittifakı doğumdan olmayıp ittifak içinde yaşamakla kendi ömürlerini doldurdular. İttifakı içi çiftleşme yasağı nedenle, kendi aralarında çiftleşip çoğalamayan ilahlar, bir müddet sonrasında kuramsal olarak ittifak içinde en fazla 50-60 yıl insanla bir arada yaşadılar.
Sürecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.