- 655 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
TÜRKİYE'Yİ, TAVŞANLI'YI BEKLEYEN TEHLİKE NE?
TÜRKİYE’Yİ, TAVŞANLI’YI BEKLEYEN TEHLİKE NE?
Ben aslen dulkadir köylüyüm. 800 yıllık köyümüzde gümüş tesisleri kurulduktan sonra hep ölüm nedenleri aynı; Kanser. Geçmişte atalarımızın çok acı ölümlerine şahit oldum. Bir yakınımız kanser hastalığından sonraki ağrılarını 2 yıl geçirmiş ve ağrılara dayanamayarak ‘Beni ne olursunuz öldürün, ben bu ağrılara dayanamıyorum… Beni çöpe atın, öleyim.’ Sözleri hiç aklımdan çıkmaz. Garipti dulkadir köyüm. Koskoca Dulkadiroğluları beyliğinden Kütahya’ya hatıra kalan dulkadir köyümüz maalesef yok edilmişti.
İşletme hızlanarak, büyüyerek sürdürdü çalışmasını. Dulkadir Köyü boşaldı. İşletmeciler atıklarının tehlikeli atık olduğunu, bunun çevreye yayılmasının felaket olacağını biliyordu. Hatta, bu tehlikeyi paraya dönüştürmek üzere geri kazanım tesisi kurmaya da başlamıştı. Dertleri siyanürü dizginleyip havadan gelen ölümü durdurmak değil, atıklarını paraya çevirmek oldu. Dulkadir Köyü boşaldı.
Şimdi sıra başkalarında.
Barajdaki atıklar kabına sığamaz oldu.
Şimdi buradan Kızılcaköy’e, oradan Kütahya’ya, oradan da Porsuk Barajına yani Eskişehir’e taşınacak (mı?) siyanürün yavruları.(1)
* * *
Bu tip tesisler Kurulurken bir dünya vaatlerle kuruluyorlar ama uygulamada çok farklı oluyor. Para uğruna insan hayatları yok ediliyor. Hiçe sayılıyor. Virüs gibi. Esasında virüsten daha kötü. Format bile atma imkânın yok. Format belki de tek tek insan hayatlarına atılıyor. Ölüyorlar yani.
Şimdi benzer durum, benzer bir senaryo ve gelecekte belki de Tavşanlı’nın dulkadir köy gibi olacağı endişesini taşıyorum. Tavşanlı, Kütahya iline bağlı bir ilçedir. Tavşanlı Adronos çayının (Kocasu) kaynak bölgesinde dağlık bir kesimde, Yaylacık dağının güneybatı kenarında kurulu bir ilçedir.
* * *
TAVŞANLI’YA ‘ATIK’ TESİSLERİ NEDEN KURULMAMALI?
Bir tesis yetkililerin TEMA’ dan görüş almak üzere vermiş olduğu aşağıdaki dilekçe esasında her şeyi özetliyor. Tema’nın dilekçeye vermiş olduğu cevapta 3-4-5. maddeler bu tip tesislerin nerelere kurulayamayacağını açıklıyor.
1- Tavşanlı 2. Derecede deprem bölgesi üzerindedir.
,
2- Tavşanlı 2. Derecede deprem bölgesi üzerinde olmakla birlikte ayrıca tam da fay hatları üzerindedir.
3- Tavşanlı yer altı ve yer üstü termal su kaynakları üzerindedir.
,
4- Tavşanlı ve bağlı köylerinde de geçim kaynağı tarım olmakla birlikte tüm doğası yeşilliklerle kaplıdır.
,
* * *
Türkiye maalesef atık konularında yanlış yoldadır. 21. Yüzyıl Türkiye’sinde çözüm yakma değil, ‘zero waste’ geri dönüşün gibi yöntemler olmalıdır. Zero Waste Sıfır atık anlayışının öncüleri olarak George Washington Carver ve Henry Ford kabul edilebilir. Carver 1893 yılında lisans öğrencisi iken yayımladığı bir makalede, doğada hiçbir atık materyalin olmadığını belirtmiş ve ağaç yapraklarından çiftlik gübresine kadar birçok atığın nasıl tekrar hammadde olarak kullanılabileceğini açıklayan sunumlar yapmış, atıkları “kılık değiştirmiş bir başka kaynak” olarak tanımlamıştır. Henry Ford ise 1930’larda ürettikleri otomobillerin korna düğmesi, vites kolu gibi bazı parçalarında soya fasulyesi küspesi kullanmayı başarmıştır. Ayrıca atık şişeleri toplatıp yeniden kullanma yollarını araştırmış, muhtelif atıkların değerlendirilmesiyle yılda ortalama 20 milyon dolar tasarruf edecek düzeye gelmiştir. (2)
Türkiye’de tüm belediye ve valiliklerde çevre anlamında daha bilinçli toplum olmak adına çevre koordinasyon merkezleri kurulmalı ve Sivil toplum kuruluşları arasında da çevre komisyonları oluşturulmalıdır.
Türkiye Avrupa’nın bile baş edemediği kimyasal tehlikeli atık yakma-gömme sistemlerinden uzak durmalıdır. Hiçbir ülke kimyasal atıkların çöplüğü haline gelen bir ülkenin hiçbir malını ithal etmek istemez. Bu tip kötü imajlar Türkiye’nin dünyada da görüntü vizyonunu bozabilir.
St. Lawrence üniversitesindeki kimya Profesörü Paul Connett’e göre Fransa’da üç tane katı atık yakma tesisi kapatıldı. Çünkü yakındaki süt çiftliklerindeki ineklerden alınan sütün yüksek seviyede dioxin ile kirlendiği bulundu. (Dioxin çok ciddi bir toksik madde.) Paul Connett’e göre yakma tesisleri 21. yüzyıl için kötü bir çözüm. (4)
Kızılderili şefi 1850 yılında ABD başkanına şöyle demiş;
‘’Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.’’
* * *
SON SÖZ
Ramsar Sözleşmesi sulak alanların korunması yönünde atılmış önemli bir adım.
Tüm sulak alanların korunmasına birincil öncelik sağlanması, sulak alan ekosistemlerindeki biyolojik çeşitliliğin sürdürülmesi yönünde gerekli önlemlerin alınması bu görüşmeler sonucunda karara bağlandı.
Ramsar Sözleşmesi’ne Türkiye 1993 yılında imza attı. Türkiye’de 19′u önemli olmak üzere 250′yi aşkın sulak alan sözleşme kapsamına alındı.
Türkiye etik olarak bu sözleşmeye uymak zorunda.
KAYNAKLAR
(1) www.jmo.org.tr/resimler/ekler/f37d92c3e093e85_ek.pdf Tahir ÖNGUR – Jeoloji Yüksek Mühendisi
(2) www.nobel.gen.tr/Makaleler/B%C4%B0BAD-Issue%201-318d1dcc6078411ebe4106411044ef31.pdf
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.