Son yıllarda büyük ve tehlikeli bir salgın ürkütücü bir hastalık bir grup insanı kırıp geçiriyor. kurbanlarının bulaşıcılığından dolayı toplumdan dışlandığı henüz tedavisi olmayan bu hastalık AIDS. İlk olarak, 1981 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde ortaya çıktıktan sonra hızla yayılarak, erkek-kadın, yetişkin-çocuk, siyah-beyaz, Latin- Asyalı, zengin-fakir, genç- yaşlı demeden bir çok insanın ölümüne neden olan bu hastalık özellikle cinsel ilişki ve kan yoluyla bulaşıyor. Kan bağışı esnasında kanın doğru şekilde incelenmeden hastaya nakledilmesi istisnai bir durum olsa da korunmasız yapılan cinsel ilişkilerden sonra bu hastalığa davetiye çıkaran ayrı bir etkendir.

Birleşmiş Milletlerin 2004 raporuna göre dünyada 38 milyon kişi HIV virüsü taşıyor. Her yıl 5 milyon kişi virüsü kapıyor ve 3 milyon kişi bu hastalıktan dolayı hayatını kaybediyor. 1981-2008 yılları arasında 20 milyon kişi AIDS nedeniyle hayatını kaybetti. Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan resmi rakamlara göre 1985-2003 yılları arasında Türkiye’deki toplam vaka sayısı 1712’dir. AIDS’li çocuk sayısı kesin olarak bilinmemekle birlikte 1985-2003 yılları arasında 18 yaş altı resmen bildirilmiş 78 vaka bulunmaktadır.

Dünya sağlık örgütüne göre HIV tedavisine gereksinim duyan insanların onda dokuzu tedavi görememektedir. Bu konuyla alakalı görsel ve yazılı medyada özellikle Sağlık Bakanlığı tarafından yönlendirici yayınların yapılmasına daha da ağırlık verilmesi gerekiyor. Özellikle cinsel yolla bulaşan bir hastalık olduğu için erkeklerin partner değiştirmemeleri , cinsel ilişki sırasında prezervatif kullanmaları, acil durumlarda gerekli tahlil yapılmadan kan transferinin engellenmesi, televizyon, gazete, radyo, dergi gibi yayın yapan sosyal mecralarda bu konuyla ilgili doğru ve şeffaf yayınların yapılarak halkın aydınlatılması gerekiyor.

Ülkemizde cinsel konular, toplumumuzda "utanılacak" konular başlığı altında değerlendirildiği için konuşulmasından bile sakınılıyor. Konunun şeffaflaştırılarak toplumun aydınlatılması gerekiyor. Maalesef insanların büyük bir bölümü bu hastalıktan haberdar bile değil ve büyük bir olasılıkla farkında olmadan virüsü bedeninde taşıyor.

Tedavi yöntemlerini her geçen gün araştıran ve hastalığın ölümcüllüğünü yok etme çabasında olan uzmanlar ümitli. Ama siz yine de tedbirli olmaya özen gösterin. Zira gözle görülemeyen bir virüs hayatınızın sonu olabilir.

Hüseyin Gökmen