- 510 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Haddini Bilmek
HADDİNİ BİLMEK!
Ne güzel bir deyim değil mi sevgili dostlar; “haddini bilmek”. Atalarımız derler ki; “haddini bildirmek”. Kime? Haddini bilmeyen kişiye.
Ne güzeldir haddini bilmek! Sözünü ölçülü söylemek. Murakabesiz, kontrolsüz söz söylememek. Yorganına göre ayağını uzatmak. Hülâsa çok dikkat edip itibarını yükseltmek. Dikkat etmezsek, halkın güvenini kaybederiz, itibarımız da sıfıra kadar düşer.
Bir konuyu çok iyi bilirsen söyle de dinleyenler faydalansın. Şayet bilmiyorsan, bilmediğin konu üzerinde hüküm vermeye kalkma. Böyle yalan yanlış hüküm verenlerin sonu hiç iyi olmamıştır.
En büyük nimet, akıldır. Ama o akıl ki yan tesirlerden kurtulmuş; düşünen, tefekkür eden bir akıl! Bu akıl, sahibini yücelttikçe yüceltir.
Bir Kıssayla bu konuyu paylaşalım:
Kemal Paşa-zade Hazretleri çok âlim bir zat imiş… İlk zamanlarda ilmine biraz mağrurlanmış. Bir gün bir kişi ziyaretine gelmiş, “Efendi hazretleri, bana Allah’ın ilmini tarif edebilir misiniz?” diye sormuş. Paşa-zade “Allah’ın ilmi tarif edilir mi, kardeşim?” demiş. “Allah’ın ilmi çok vâsî, geniş… Sığdırılmaz bir şeye!” Gelen şahıs ısrarla “Hocam, ben cahil bir adamım, benim anlayacağım bir tarzda anlatıver, ne olursun!” “Eh pekiyi!” demiş paşa-zade, kocaman bir kâğıda kocaman bir daire çizmiş. “Bu!” demiş, işte Allah’ın ilmi bu kadar büyüktür! Böyle bir sınırı olmaz ama sen anlayasın diye…” Misafir “Pekiyi!” demiş, “ İnsanların ilmi, bu dairenin içinde ne kadar yer tutar?” Değerli âlim, kalemin ucuyla bir tek nokta koymuş o koca dairenin içine “ İşte bütün insanların ilimi de bu kadardır!” demiş, Adam en sonunda “Senin ilmin bunun içinde ne kadar yer tutar?” deyince Kemal Paşa-zade’nin aklı başına gelmiş “Kiminle müşerref oluyoruz efendim?” diye sorarak gururundan pişmanlık getirmiş. Bir Bayramî dervişiymiş o gelen zât… Paşa-zade, gururunu öyle yenmiş. Bu da bir usuldür. İlle kınamak şart değil… Ama mutlaka haddimizi bilmek durumundayız. Ne güzel sözdür: “ İslam’ın şartı beş, altıncısı haddini bilmek…” Haddini bilenler için bir yedinci şart daha oluşur: Haddini bilmeyene bildirmek…
Çünkü “Had bilmeyene bildirmek, öksüze kaftan giydirmek gibidir.” derler. Haddini bildirmek farzdır aslında; farzlar, bize maalesef sadece namazla abdestle sınırlı kalarak öğretiliyor. “Ve yahfezûne li Hudûdillah…” Yani hududu muhafaza etmek, haddini bilmektir işte… Allah’ın yasaklarına riâyet etmek, emirlerine riâyet etmektir haddini bilmek…
Gel dervişim dikkat eyle
Tefekkürle sohbet eyle
Sözünü ölçülü söyle
Âdemiyet bulacaksın
Bu güzel dörtlükle sizleri ALLAH’A emanet ediyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.