- 445 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SENİN ANLIYCAAN BENİM ANAM SİZİN KÖYDEN
Nevşehir/Avanos/Sarılar Köylüleri, arazileri “etraf köylere” (komşu köylere) nazaran fazla olduğu için güç bela harmanı hasırı içeri atıp biraz soluklandıktan sonra yeniden aşıttaki(buğday ambarı) tohumluğu ekim ayında tarlaya ekmek için yollara koyulur.
Bozkırın çetin kış şartlarına karşı bir sürü hazırlığın yapılması ve tedbirlerin alınılması zorunludur . Komşu köy Kuylu’dan “Dambaşı”lara çorak getirilip serilmesinden tutunda, kış boyunca aileye yetecek yufka ekmeğin önndüçleşerek (imece usulü) yapılmasına, kerpiç, kerme ve kömüre kadar yakacak tedarik etmek gerekirdi.
Sarılara 20 kilometre kadar uzaklıkta olan Dadağı köyündeki taşkömürü ocağına traktörle veya atarabası ile gidip kömür getirmek, gereğinde orada sıraya girerek bir iki gün beklemek genç erkeklerin belli başlı görevlerindendir.
Kömür getirmek için Dadağı köyüne giden Sarılarlı bir genç öğrenir ki; traktörleri sıraya sokan, sırası gelene kömürünü yüklettikten sonra kantara çeken görevli çavuş, anası ile aynı köydendir. Dolayısı ile her Kuylu Köyü’nden olan “dayı” sayılır. İnsan dayısından birşeyler ummaz mı?!..
Sarılarlı genç, sırada kendisine öncelik tanıması için kömür ocağı görevlisi çavuşun eşref saatini kollar, pencereden bakarki görevli soba başında yemek yemektedir, içeri girer, havadan sudan bir yığın sohbet konusu bularak, başlar lâfı demlemeye söz arasında özellikle vurgu yaparak:
- Hemşerim senin annıycaan benim anam sizin köyden der.
Der demesine amma, görevli genç hiç oralı olmaz. Zaten her kapısını aşındıranın yersiz isteklerinden usandığı için, Sarılarlının "ağzının tombalışından Omar diyeceğini " anlamış olmalı ki yemeğe bile davet etmez.
Sıradaki insanların hepsinin zor şartlar içinde olduğunu, adaletli olmanın önemli olduğunu, Allahtan korkmanın kuldan utanmanın iyi bir haslet olduğunu yeri geldikçe sohbetin içine serpiştirir. Sarılarlı genç ise her defasında şansını zorlayarak:
- Bah hemşerim, altın kapının ağaç kapıya işi düşer, gün gelir ben de senin bi işini görürüm. Şunun şurasında ahraba sayılırıh. Şu benim dar günümde işimi bi görsen cennetin kulpundan dutarsın. İşi gücü atdım da geldim. Biliyon daalmi benim anam da sizin köyden, dayım sayılırsın yap bi iylik.
Sarılarlı, dört takla atsa da, yan yatsa çamura batsa da görevli bu yersiz ve uygunsuz isteği yüz vermez.
Siz “davetsiz misafir” olarak yanınıza gelip, olur olmaz istekleriyle sizi bunaltan, adalet anlayışınızı örselemek insanlardan yılgın mısınız? Pertev Paşa berceste-i mısraında bu tür insanları ahbab olarak görmenin yanlış sonuçlar doğuracağına ilişkin olarak dikkatimizi çekiyor.
Her bezme gelen kimseyi ahbâb mı sandın
Ya matlabı ya meşrebi ya sıkleti vardır
-------------------------------------
berceste-i mısra: En anlamlı ve en seçkin mısra veya beyit
matlab: Talep, istek
meşreb: Huy, yaradılış
sıklet: Sıkıntı, ağırlık, manevi baskı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.