- 947 Okunma
- 7 Yorum
- 1 Beğeni
CİVCİVLERİN BABASI ŞİİRLERİN VİDASINA KARŞI.
Üsmen Aga çok çok fena kızmıştı. Nasıl olur da Neslişah denen hatun kendisi için ‘’Ben Şiirlerin vidasıyım’’ derdi. Hoş Neslişah Hatunun kendisine ‘’Şiirlerin vidası dediği filan yoktu; o ‘’ Ben şiirlerin Divasıyım’’ demişti ama Üsmen Aga divayı vida olarak algılamıştı. Böyle algılama hatalarını çok sık yaşardı maalesef. Gerçi ‘’Diva’’ olarak algılasaydı da fark etmezdi her ne kadar anlamını bilmese de. Bu alemde birileri şiirlerin bir şeysi olacaksa bu sadece kendisi olabilirdi. Bir başkası asla.
Öfkeyle soluyordu sabah sabah. Bu Neslişah denen hatuna iyi bir ders vermesi gerekiyordu. İşte bu çok çok kolaydı Üsmen Aga için. Çünkü o zırt der şiir yazardı, pırt der şiir yazardı. Yeter ki birine kafayı taksın. Öyle Beşiktaşlılar gibi beş dakkada filan da değil bir dakkada onbeş yirmi kıta döktürmek çocuk oyuncağıydı onun için.
Evet evet…Madem ki bu Neslişah olmuştu çok/ O halde etmeliydi onu yok. ( Görüldüğü gibi düşünürken bile şiirsel düşünürdü. )
Bir eliyle önündeki civcivlere arpa- buğday serperken bir eliyle de şiirini yazmaya başladı. Civcivlere attığı arpa- buğday fena halde ilham vermişti Üsmen Agaya.
Başladı:
Arpa buğday daneler
Amanın arpa buğday daneler.
Aman yıkılsın meyhaneler.
Aman yıkılsın meyhaneler.
Aman terzi elin kırılsın.
Aman terzi elin kırılsın.
Yavrum dar geliyor düğmeler:
Aman dar geliyor düğmeler.
Aman döne döne döne kar geliyor.
Yavrum güle güle güle yar geliyor.
Gerçi bu şiirin ‘’Şiirlerin vidasına(!) ‘’ yazıldığını ve içindeki gizli manaları keşfedebilmek için özel kripto uzmanına ihtiyaç vardı ama olsun. Üsmen Aga kendisi anlamıştı ya sair milletin anlayıp anlamaması kesinlikle umurunda değildi. Ayrıca zaten kaç kişi bir şiiri doğru düzgün başından sonuna kadar okuyordu ki?
Nitekim de öyle oldu. Üsmen Aga şiirini yayınlar yayınlamaz ‘’ A be Üsmen Aga bu ne moktan bir şiirdir böyle’’ diyenler olduğu gibi ‘’ Te be ellerın dert görmesin beaa. Somali’deki açlık sorununu ne de güzel dile getırmışsın ‘’Ya da ‘’ More kapçık aazlı susak bu ne güzel bir ilaıdır ( İlahi) büle. İnsan okudukça mest olur be aa’’ diye alkışlayanlar da bir hayli fazla oldu.
Şimdi denebilir ki alemde Üsmen Aga gibi bir şiir devesi…Pardon şiir devi diyecektim… Evet Üsmen Aga gibi bir şiir devi (!) varken Neslişah Hatun ne halt etmeye kendisini ‘’Şiirlerin Divası’’ olarak ortaya atıyor? Böyle bir densizliği nasıl yapabiliyor? Hiç mi utanması sıkılması, üstada , ustaya saygısı yoktu? Bir de utanmadan ‘’ Maksat gıcıklık olsun’’ diyordu koskocaman Üsmen Aga’ya.
Ah be dostlar. Maalesef bizim bu şuara aleminde çıkıyor işte böyle kendini bilmezler. Hatun sadece kendisini ‘’Şiirlerin Divası ‘’ olarak lanse etse iyi. Asıl haltı daha önce yapıyor. Zaten bu niza da ondan başlıyor.
Ne yapıyor biliyor musunuz? İnanın yazarken tüylerim tiken tiken oldu. Fena halde gerildim… Hatun tutuyor Üsmen Aga’nın bir şiirini eleştiriyor. Hem de hangi şiirini bakın.
Ben seni hiç sevmedim süt oğlan.
Zaten babanı da hiç mi hiç sevmezdim ulan.
İşin gücün yalan
Kafamı etme artık talan.
Yalan yalan yalan, seni sevmediğim yalan.
Elma şekerimi yedi bir yılan
Dedi bana haydi peşimde dolan
Şimdi sapı oldu elimde kalan…
Tabii ki şiirin hepsi bu kadar değil. Üsmen Agam hiç böyle iki kıta şiir yazar mı?
Neyse…İşte Neslişah Hatun, sen boyuna posuna bakmadan bu muhteşem eseri eleştirmeye kalk. Bu edebi şaheser için ‘’Ustam affedersiniz ama bunun ölçüsü, vezni, uyağı, ayağı, durakları filan nerede?’’ diye sorma gaflet, dalalet ve hatta hıyanetinde bulun.
Ya o değil de Üsmen Aga bir güzel izah ediyor hatuna. Diyor ki ‘’Hanımefendi şiirden bahsediyoruz. Şiirde veznenin ne işi var? Defterdarlık ya da banka mı ulan burası? Vezne de ne? Şiirden bi halt anlasan sormazdın ölçüsü ne diye. Şiir neyle ölçülebilir ki? Metreyle mi yoksa kiloyla mı? Arşınla endaze ile mi ölçeceğiz şiiri. Böyle bir saçmalık olabilir mi? Uyağa gelince: Uysa da uymasa da…Kim tutar beni. Durak diyorsunuz. O kadar meraklıysanız Taksim-Sarıyer arasındaki tüm duraklar sizin olsun. Gözümüz yok.’’ Ve son olarak da kendi ayaklarının fotoğrafını çekip gönderiyor: ‘’Al sana ayak’’ diye amma velakin Neslişah Hatun bir türlü ikna olmuyor. Bunun üzerine artık Üsmen Agamın tepesinin tası atıyor. Gerçi o tas hiç bir zaman yerinde durmuyor ya neyse…Bu sefer iyiden iyi atıyor yani. Patlatıyor bir şiir.
Bana bak Neslişah Hatun
Ben şiiri pırt yazarım.
Neymiş ulan uyak, ayak?
Sen kendini yırt yazarım.
İstediğin kadar bağır.
Benim kulaklarım sana sağır.
İstersen de, bana sığır.
İster beni dürt yazarım.
Gazete ile, varak ile
Kuru, solmuş, sararmış yaprak ile.
İstersen kuru toprak ile.
Neyle istersen ört yazarım.
İçimdeki bu dürtüye.
Simidi attım martıya
Haydi çıkalım kantara
Kim şairmiş tart yazarım..
Neslişah Hatun tabii ki bu muhteşem şiir karşında ezim ezim ezilir de Tokat ezmesinden daha beter hallere düşer.Düşmesine düşer ama ‘’ Affedersiniz üstadım. Verin o mübarek ellerinize bir buse-i nahifane dokandırayım’’ deyip ve de tevbe istiğfar eyleyip üstaddan aman dileyeceğine nefsinin heva ve hevesine uyarak daha da şirretleşir ve cevabi bir şiir yazar. Aynen şöyle:
Ne de güzel kaşların var
Ne de güzel kaşların var
Rastık sürme ister Hüsmen aga
Rastık sürme ister Hüsmen aga
Sabah olsun çarşıya giderim
Sabah olsun çarşıya giderim
Sabahlara dayanamam Hüsmen aga
Yalancısın inanamam Hüsmen aga
Ne de güzel baldırın var
Ne de güzel baldırın var
Naylon çorap ister Hüsmen aga
Naylon çorap ister Hüsmen aga
Sabah olsun çarşıya giderim
Sabah olsun çarşıya giderim
Sabahlara dayanamam Hüsmen aga
Yalancısın inanamam Hüsmen aga
İşte bu şiirden sonra Neslişah Hatun tutar bir de ‘’ Ben şiirlerin Divasıyım. Öğren de gel düdük makarnası’’ demez mi koskoca Üsmen Aga’ya…Yok yani anlayamadığım şey bu hatun çarpılmaktan da mı korkmuyor? Koskoca Üsmen Aga’ya öyle laf edilir mi? Allah insanın elini ayağını taş eder.
Neyse…Neslişah Hatuna her nasılsa bir halt olmaz. Olmasına olmaz ama Üsmen Aga hiç altında kalır mı bu şiirin. Kalmaz elbette. Çünkü Üsmen Aganın işi gücü budur. Kimin gözünün üzerinde kaş görse mutlaka ona bir şiir yazar. Yukarıda da belirttiğim gibi üstad bir dakkada yirmi kıta şiir döktürebilme kerametine sahip büyük delilerden…Pardon velilerden olduğu için onun nazarında def-i hacet eylemek kadar basit ve kolay bir iştir şiir yazmak. Ama bu sefer artık ana silahıyla vuracaktır Neslişah Hatunu. Madem ki o kendisine ‘’Şiirlerin Divası’’ mahlasını almak gibi bir hadsizlik yapmıştır o halde kendisi de müthiş bir mahlasla karşına çıkmalıdır onun.
Düşünür bir dakika kadar ( Daha fazlasında trafolar yandığı için ancak o kadar düşünebiliyor ) ‘’Ben en iyi hangi dalda şiir yazıyorum’’ diye…Elbette ki her dalda müthiş şiirler yazmaktadır ama özellikle de insanları güldüren şiirler dalında hiç kimse onun eline su dökemez. Mesela bir şiiri vardır ki edebi klasikler içine girmiştir. Biraz kısadır ama müthiş anlamlar ve derin gizemlerle dolu harika bir şiirdir.
Demedim demedim bir şey demedim
Derdimi kimseye söylemedim
Eredem teredim herşey meredim
Keltimi şerlere çelteledim
Çok gerilince sinirlerim
Tutamam çenimi söylenirim
Kulağı vardır şşşşt her yerin
Zararı küpüne sirkenin
Honki ponki toni nok
Çalona bimbo bori rok
Muşi muşi hubobo kozi zok
Çiki çiki şayne tiki tak tok
Evet…Üsmen Aga bir dakika kadar düşünebildikten sonra nihayet kararını vermiştir. Neslişah Hatuna karşı komik şiirler yazacaktır bundan sonra. Dolayısıyla da alacağı mahlas buna uygun bir şeyler olmalıdır. Aklına ilk gelen mahlas ‘’İnsanları Güldüren Komik Şiirlerin Babası ‘’ olur . Ama bu kadar uzun bir mahlası aklında tutabilmesi nâ mümkündür. Bunu daha da kısaltmalıdır. Kısaltmasına kısaltmalıdır ama komik, güldürücü, insanları ve olayları ti ye alan şiirlere ne dendiğini de unutmuştur.
Telefonla bir dostunu arayıp sorar. Dostu ‘’Komik ve taşlamalı şiirlere hiciv denir’’ deyince Üsmen Aga çok teşekkür eder arkadaşına her ne kadar ondan aldığı cevap biraz acayibine gitse de… Hemen yeni bir şiir döktürerek altına da bu yeni mahlasını yazar.
Şimdi aşağıdaki dizeleri ve Hüsmen Aganın yeni mahlasını göreceksiniz.
Bana bak yeşil kurbağa
Bana derler Hüsmen Ağa.
Sen ağa ben ağa.
İnekleri kim sağa.
Sen incir mi diktin ocağa.
Sakın geleyim deme bu bucağa.
Tavşan yine küsmüş dağa.
Hah hah haha..Hah hah haha
Şiir uzun tabii ki. Devamı da var ama yahu her şeyi de benden beklemeyin. Haydi bir kıyak daha yapıp son kıtayı ve altına yazdığı mahlası da yazayım.
Şiirin son kıtası:
Bostana gel hem de bağa.
Bulursun orada bir tosbağa.
Üzülme sen sakın takma kafaya.
Zam gelse de sana yağa.
CİVCİVLERİN BABASI
Ah be Üsmen Agam ah…’’Hicivlerin Babası’’ olacaktı o, ‘’Civcivlerin’’ değil ama gel de şimdi anlat sana hiciv ile civcivin çok farklı şeyler olduğunu. Neyse…Yeni mahlasın hayırlı uğurlu olsun. Ne diyelim.
YORUMLAR
hocam şimdi civcivlerin babası unvanını alınca bu kendini horoz da zanneder. lakin erken öter mi bilemem? sanırım öter. öterse neslişah hatun da bunun ibiğini keser mi? bence keser.
keser dedim de, şimdi civcivlerin babası şöyle bir dörtlük yazıyordur.
kesder döner, sap döner
dönerse kasap döner
şişe taktım döneri
elli santim çap döner.
adama kelime kullanmadan cümle yazmak lazım. adam her kelimeden kitap çıkartıyor. kendisi okuyor ya, olsun benim kitabım diyor. bu modeller böyle hocam. hatalı üretim. babaları çalışırken sol köşeye çalışmış. o nedenle böyle hatalı üretim oluyormuş. bilim kadınları böyle diyor.
saygılarımla...
YAZGI24. tarafından 2/11/2015 9:10:52 PM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Yani ne desen haklısın..Vatandaşa ''O senin ibiğini keser '' desen aynen senin ''Keser döner sap döner'' şiirinle başlar işe. Lakin unutur şiirin ana temasının keser olduğunu da döner, döner derken başlar döner üzerine yazmaya. Mesela şöyle bir şey: ( senin dörtlükten devam ediyorum.
Keser döner sap döner
Dönerse kasap döner.
Şişe taktım döneri
Elli santim çap döner.
Dönerim tavuktandır.
Külahtan kavuktandır.
Sıkıyorsa almayın.
Ben gibi lavuktandır.
Yazar mı yazar...Üsmen Agam bu. Onun Hikmetinden sual olunmaz))))))))))))))
Selam ve sevgilerimle.
"En güzel şiir henüz yazılmamış olandır" diye bir yargı vardır ya, hocam, belki de bu işin çilekeşlerini besleyip duran bu umuttur...
Tv'de bir romancımızın son romanıyla ilgili olarak söylediği hafızama mıh gibi saplanmıştır: " Romanımı daha önce bir kaç kez bitirmiştim; her seferinde 'olmadı!' deyip yırtıp attım o nüshaları; baştan başladım yazmaya..."
Sanıyorum, her şairin bilmesi, bilincinde olması gereken bir durum bu...
Hani, bazen Üsmen Aga gibilerle karşılaşırız; 'şiirlerini' bastırmıştır, masa masa dolaşıp satmaya çalışır... 'Belki!' umuduyla ve bir 'şiir dostuna' destek olmak için bir kitabını alırız...Şöyle bir baktıktan sonra, beni saran hüznü nasıl ifade ederim, bilemiyorum...İşte, yine de o 'hissiyatları' bir köşeye fırlatıp, atmam...
Siz daha keyifli anlatmışsınız işte...
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Şu sitede yüzlerce yazım, yüzlerce şiirim var ama inanın bana bir şekilde site çökse hepsi birden yok olup gidecek. Çünkü başka hiç bir yerde kayıtlı değil. Ne kitap olarak ne de bir başka şekilde...
Bir kitapta toplayamaz mıyım? Toplarım elbette. Bu iş en fazla 3.000 Tl ye bakıyor ama ben tamamı elimde kalacak, ya da elli kadarını ancak eşe dosta imzalayıp hediye edeceğim kitaplarım olsun istemiyorum. Yine de tabii ki kitap çıkaran arkadaşlarıma son derece saygılıyım. Allah yollarını açık etsin. Kısacası ben ya hep ya hiç diyorum kitap konusunda. Kendilerini Kaf dağında gören Üsmen Agalara da sadece ''Hayırlı işler, bol güneşler'' diliyorum ))))))))))
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
sabah sabah ne hoş bir an bu güzelliği yaşattığın için sağol varol canım hocam....
sami biberoğulları
Aslında söylememe gerek yok ama bu gece asacağım yazıyı kesinlikle kaçırma derim. )))))))))))))
Sağ ol var ol can abim.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Bu Üsmen aganın ilk vukuatı değil. En son kendini böyle tanıtmaya başlamış alemde))))))))))))))
Selam ve sevgilerimle.
:)))))))))))))))))))))). selam olsun civcivlerin babası büyük ustaya. haddimizi bilelim biz.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.