- 413 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Cevriye Dostum
CEVRİYE DOSTUM
Erhan Yılmaz’dan alınma bir Arguvan türküsü var. “Bağlarına vardım bağlar bozulmuş” dizesiyle başlar. Aynı dize uzun hava gaydasındaki türküye isim olmuş. Önce türküyü yazayım:
“Bağlarına vardım bağlar bozulmuş
Jandarmalar karakola dizilmiş
Sultan bizim evrak nere yazılmış
Sultan’ım Sultan’ım ela Sultan’ım
Bağlarına vardım armutlu dutlu
Sultan’ın geydiği gareli gutnu
Mahkemeye girdim kalbim umutlu
Ver elini burdan gidek aslanım”
.
Her bayramda giyer fistanı kara
Sen beni düşürdün tükenmez zara
Ancak bu işleri dayım uğara
Sultan’ım Sultan’ım ela Sultan’ım”
Aynı türkünün bir varyantı olmalı. Bizim ellerde söylenir. O da uzun hava gaydasında bir ağıt. Değişen Sultan’ın yerini alan Cevriye. Sözlerde de farklılıklar var. Ben bu türkünün sözlerini bizim Yavaş İsmail’den aldım. Hele bakın bakalım bu türküye :
“Bağlarına vardım bağlar bozulmuş
Candarmalar garagola dizilmiş
Sana dirim sana Cevriye dostum
Bizim evrag Gayseri’ye yazılmış
.
Gidiyodum Bazarcı’nın yolunda
Gelebce de Şerafet’in golunda
Dönüp dönüp ger’ardına bakıyor
Gozü daha şu belanın yirinde
.
Şu yayılan bizim koyün sürüsü
Üsdüme yörüdü koyün yarısı
Gayırmadı gardaşımın birisi
Sallan sunam ben vurmadım dayını”
.
Yavaş İsmail bu kadarını anımsayabildi. Daha uzunmuş. Eğer bilen varsa devamını bize ulaşsın. Eksiğimizi tamamlayalım.
Bir öyküsü var bu uzun havanın. Ne yazık ki bilemiyorum. Bir kavga. Vurdulu-kırdılı...Hatta Cevriye’nin dayısıdır vurulan. Vuran da Şerafet. Ama Şerafet and içiyor “Ben vurmadım dayını...” diye.
Dayımın Yahya söylerdi. Taa yürekten okurdu. Ona da ulaşamadım.
Bizim Oğulcuk’ta Cevriye bacımız Gareli (Kara Ali) emmimizin kıymatlısıydı. Hallaler’in kızıydı Cevriye. Gareli’nin sesi güzeldi. Bozlak okurdu yanık yanık...Sesiyle çelmişti gönlünü Cevriye’nin. Yukardaki ağıt bozlağı da söyler miydi bilmem. Benim bildiğim Cevriye bacıya H.Ömer abimin “Cevriye dostum” diye hitap etmesiydi. Bu hitapta akrabalığın ve samimiyetin verdiği bir incelik vardı.
Cevriye bacı kendi halinde, biraz safçaydı. Elindeki bir lokmayı bölüşürdü. Safça dedik. Cevriye’yle Sündüz kavga ediyorlar. Bunların bağlık çığlığı mahalleyi tutmuş. Alo emmi bu iki kavgacıyı ayırmak için geliyor. Bacısı Sündüz’ü eliyle itekliyor. Cevriye’yi de eliyle tutup çekiyor. Ama Cevriye hirsini alamamış:
“Bırak Alo emmi! Bırak da ben şunun babasının ağzına s.çıyım.”
Alo emmi bir tokat vuruyor Cevriye’ye:
“Cevriye! Sen kimin babasının ağzına s.çıyon?”
Cevriye bacı o zaman ayıyor. Özür diliyor. Böylelikle kavga da son buluyor.
Gareli (Kara Ali) emmimiz hayatının son yıllarını hasta yatağında geçirdi. Cevriye bacı eşine çok iyi baktı. Ne çare kader...Uzun bir hastalık döneminden sonra emri Hak vaki oldu. Öldü Gareli. Ölmeden önce bir vasiyetinden söz ederler. Rivayet edilir ki Gareli karısı Cevriye’ye şöyle vasiyet etmiş: “Cevriye! Çok gahrimi çektin. Sana eşlik edemedim. Hanım hatın gibi yaşatamadım seni. Ben öldükten sonra evlen... Hayatını yaşa. Bana hakkını helal it...Benim sende hakkım varsa ben helal idiyom.”
Cevriye bacı eşini kaybettikten sonra evini terk etmedi. Hayatının sonuna kadar o evde çileli bir ömür sürdü.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.