- 2785 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA HAZRETLERİNDEN KAMÂL ATATÜRK’E, KAMÂL ATATÜRK’TEN ‘’ DİNİM ALEVİ’’ YE KİMLİKLERDEKİ DİN KONUSU -1-
Çok merak edilen konulardan birisidir Atatürk’ün hangi tarihte doğduğu. Aslında hangi tarihte doğduğunu biliriz de ay ve gün olarak bunu bilen yoktur.
Bu konuda iki söylem vardır: Birincisi Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın söylemi:
Zübeyde Hanım 1922 yılında Enver Behnan Şapolyo’ya bu konuda şunları anlatmıştır: “O zamanki Hamidiye kâğıtlarına gün ve ay yazılmaz, yalnız yıl yazılırdı. Ben oğlum Mustafa’yı ‘Erbain Soğukları’ devam ederken doğurdum. Bu, doğum benim aklımda kaldığına göre 23 Kânunuevvel 1296 tarihine düşmektedir.
Rumi takvime göre 23 Kânunu evvel ise tam olarak 4 Ocak 1881 e tekabül etmektedir. Bir insanın doğum tarihini en iyi bilecek kişi onu dünyaya getiren annesi olacağına göre Mustafa Kemal’in doğum tarihi 4 Ocak 1881 dir.
Peki Atatürk ile ilgili herhangi bir doğum kaydı ya da nüfus belgesi yok mudur?
Bilinen en eski belge Harp Okuluna girdiğinde düzenlenmiş olan belge olup bu belge ‘’ 1315 Duhüllülere Mahsus Künye Defteridir’’ ( Resim 1) [ Yani Rumi 1315 tarihinde Harp Okuluna kaydolanlara ait kayıt defteri ]
1315 yani Atatürk on dokuz yaşındayken girdiği Harp Okulunda onunla ilgili ‘’ Selanik’te Koca Kasım Mahallesi Gümrük Memurlarından müteveffa Ali Rıza Efendi’nin mahdumu, Uzun boylu, beyaz benizli Mustafa Kemal Efendi , Selanik 96 ‘’ Yazmaktadır. Kısaca sadece doğum tarihi 96 yani 1296, olarak yazılmıştır. Miladi takvime göre 1881, ama ay ve gün yoktur bu belgede. Atatürk hem anne babasının verdiği Mustafa, hem de rivayete göre Matematik öğretmeninin verdiği Kemal adıyla Mustafa Kemal olarak geçer kayıtlara.
Mustafa Kemal’in ‘’ Doğum günüm neden 19 Mayıs olmasın?’’ ifadesi ise tamamen bir mecazi ifadedir. Samsun’a ayak bastığı günü yeni bir Türkiye’nin doğuşu, dolayısıyla da kendi doğum tarihi olarak mecazen ifade etmiştir.
Mustafa Kemal’in nüfus kimliği olarak karşımıza çıkan 2. Belge ise 27 Kânunusani 1339 (27 Ocak 1923) tarihini taşır.( Resim 2 ) Her evlilikte olduğu gibi Mustafa Kemal de ikametini bildirmek zorundadır. Dolayısıyla bu belge hem bir kimlik belgesidir hem de ikametgah.
Belgedeki kimlik bilgileri aynen şöyledir:
TÜRKİYE HÜKÜMETİ NÜFUS TEZKERESİ
İsmi:Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri
Pederinin İsmi: Tüccarlardan Ali Rıza Efendi.
Validesinin İsmi: Zübeyde Hanım.
Tabiiyeti: Türkiye Devleti
Dini: İslam
Irkı: Türk
San’atı: Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi Başkumandan
Mahallesi: İzmir Göztepe
27 Kânunusani 1339 ( 27 Ocak 1923)
Görüldüğü gibi bu belgede Atatürk’ün adı Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleridir. Aynı zamanda bir kimlik belgesi olan bu belgede ‘’ Dini ‘’ hanesi vardır ve orada ‘’İslam ‘’ yazar. ‘’Türk ırkı diye bir ırk var mı?’’ sorularının cevabı da taa 1923 yılında verilmiştir ‘’Irkı: Türk’’ denilerek ve en ilginci Mustafa Kemal, eş adayı Latife Hanımın ikamet ettiği İzmir-Göztepe’de ikamet etmektedir(!) Bu belgede Dini: İslam ifadesi vardır ama mezhebi diye bir şey yoktur.
Mustafa Kemal ile ilgili en kapsamlı nüfus cüzdanlarından birisi de ( Resim 3) 27 Mart 1923de Ankara Nüfus idaresince verilen belgedir. Bu belgedeki kimlik bilgilerine göre :
TBMM HÜKÜMETİ HÜVİYET CÜZDANI
İşbu hüviyet cüzdanında isim ve şöhreti ve hal ve san’atı muharrer (yazılı) olan Müşir Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti Tabiiyetini haiz olup ol suretle ceride-i nüfusda mukayyet olduğunu müşir (belirten) işbu hüviyet cüzdanı ita kılındı (verildi).
Sicil-i Nüfusa Kayıd Olduğu Mahal
Vilayeti: Ankara
Kazası: Ankara
Nahiyesi: -
Mahalle veya Karyesi: Hacı Bayram-ı Veli
Sokağı:-
Mesken Numarası: 161/1
Nev-i Mesken: Hane
Eşkal-i Mahsuasa
Boy: Orta
Saç:Sarı
Göz: Mavi
Burun: Adeta(Düzce)
Sakal:Traş
Çene: Uzunca
Çehre:Uzunca
Renk: Beyaz
Alamaet-i farika-yı tabiye( Ayırd edici işaretler): Tam
İsim ve Şöhreti: Müşir Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri
Tarih ve mahalli Veladeti Doğum yeri ve tarihi) : Selanik 1296
Pederinin ismiyle mahall-i ikameti: Tüccardan müteveffa Ali Rıza Efendi
Validesinin ismiyle mahall-i ikameti: Müteveffiye Zübeyde Hanımefendi
Milliyeti: Türk
Dini:İslam
Sanat ve sıfat ve hizmet ve intihap selahiyeti: TBMM Reisi ve Başkumandan.
Müteehhil ve zevcesi müteaaddid olup olmadığı ( Evli ve çok eşli olup olmadığı: Bir zevcesi vardır.
Derecat ve sunuf-u askeriyesi( Askeri derece ve sınıfı ) : Müşir ( Mareşal)
Bu belgede de Mustafa Kemal yine ‘’ Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’’dir. Ancak artık Ankara’da ikamet etmektedir. Evli ama çok eşli değildir ve bu belgede de ‘’Dini: İslam’’ ibaresi yer almaktadır. Ancak ilk belgede uzun boylu iken bu belgede orta boylu olmuştur ve sakal, saç, burun, çene göz vs özelliklerin kimlik bilgisinde yer alması??? Günümüzde olsa oldukça tartışılır herhalde. Evet bu kadar tafsilatlı kimlik bilgilerini içeren bu Nüfus cüzdanında Mezhebi: diye bir hane yoktur.
1928 de yapılan harf inkılabından sonra Atatürk de mutlaka yeni bir kimlik almıştır ama bu kimlik yoktur piyasada.
1933 yılına geldiğimizde Mustafa Kemal Gaziantep’i ziyaret eder ve burada kendisine şehrin fahri hemşeriliği verilir. Aynı zamanda Mustafa Kemal Gaziantep nüfusuna kaydettirilir.
Bu kayıtlara göre düzenlenmiş Nüfus cüzdanına göre: ( Resim 4)
Aile ismi, Yani Lakap ve Şöhreti: Atatürk
Adı: Kemal
Babasının adı: Ölmüş Ali Rıza
Anasının adı: Ölmüş Zübeyde
Doğum teri :Selanik
Doğum Tarihi: 1881
Olup, Nüfus kaydına göre ise:
İli: Gaziantep
İlçesi: Merkez
Mahallesi: Bey ( Şahin Bey )
Köyü: Bey
Kütük sıra No :44
Cinsiyeti: E
Adı: Ali Rıza Bey Oğlu Gazi Mustafa Kemal Hazretleri
Soyadı: Atatürk
Baba ve Anasının Ad ve soyadlarıyla Sağ olup Olmadıkları: Ali Rıza Bey- Zübeyde Hanım
Doğum yeri:Selanik
Doğum Tarihi: 1296
Meselek Sanat ve Belli Değişiklikler: Türkiye Cumhur Reisi
Dini: İslam
İfadeleri yer alır.
Tabii ki burada dikkatli bir göz ‘’ Mustafa Kemal 1933 de henüz Atatürk Soyadını almamıştı’’ diye bu kayıtlara itiraz edebilir. Doğrudur. Zaten bu kayıtlara Soyadı hanesi daha sonra eklenmiş ve bu da ‘’23.11.1934 tarih ve 2582 Sayılı kanun gereğince soyadı Atatürk olmuştur’’ denilerek Atatürk soyadının kimliğe ve nüfus kaydına daha sonra eklendiği açıklanmıştır.Yani 1933 tarihli kimlik ve Nüfus kayıtlarında soyadı diye bir hane yoktur.
1934 yılında soyadı kanunu çıkarılır ve Atatürk artık yeni kimliğe kavuşur. ( Resim 5 ) Bu kimlikte Adı:Kemal, Soyadı: Atatürk, Babasının Adı: Ölmüş Ali Rıza, Annesinin adı: Ölmüş Zübeyde, Doğum yeri Selanik, Doğum Tarihi 1881 olarak yer almıştır.
1935 Yılında aldığı en son nüfus cüzdanında ise diğer tüm bilgiler aynı olmakla birlikte soyadı Kamâl dır.( Resim 6 )
Evet Atatürk’ün, soyadı kanunundan sonra bir de ‘’Kamâl’’ olan soyadı vardır. Bu kimlik aynen şu şekilde tanımlanır:
Atatürkün en son kimlik cüzdanı: 993 815 seri numaralı Atatürk Nüfus Cüzdanı. Siyah süet kaplı, üst kapağında yapıştırılmış dikdörtgen madeni parçanın üstünde "T.C. Nüfus Hüviyet Cüzdanı" yazılıdır. Arka kapakta ay yıldız vardır. Nüfus Cüzdanı Atatürk’e Ankara Nüfus Müdürlüğünce verilmiştir. Atatürk ile ilgili bilgiler yeni harflerle yazılıdır. 993.815/b numaralıdır. İç sayfada Atatürk’ün papyon kravatlı fotoğrafı vardır.
Bu Nüfus cüzdanı Soyadı dışında 1934 tarihli olanın aynısı olduğuna göre ve 1935 tarihli olanda ‘’Dini, Mezhebi’’ haneleri - boş olsa da – var olduğuna göre( Resim 7) 1934 tarihli olanda da ‘’Dini-Mezhebi’’ hanelerinin olduğunu söyleyebiliriz.
Peki niçin Kemal Değil de Kamâl?
Çünkü Atatürk bu dönemde Türk dilini yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmaya çalışmaktadır. Arapça bir İsim olan annesinin babasının koyduğu Mustafa İsmine pek rağbet etmemiş imzalarında ise bazen sadece M harfi kullanmıştır lakin Kemal de Arapçadır.
Peki Kemal Arapçadır da Kamâl ne kadar Türkçedir? Daha doğrusu Kamâl’ın anlamı nedir?
Bu konuda iki iddia vardır: Birincisi Kamâl’ın kale anlamına geldiğidir. Ben şahsen hiçbir yerde görmedim kale yerine Kamâl kelimesinin kullanıldığını ama yine de bilmediğim bir konu…İkincisi ise ‘’ Kamuya mal’’ anlamına geldiğidir. İddiaya göre Atatürk kendisini kamuya adadığı için ‘’ Kamuya Mal’’ anlamına gelen ‘’Kamâl’’ a çevirmiştir adını. Tabii ki bu ‘’ Kamuya Mal’’ oldukça zorlama bir uydurmadır. Daha ziyade Kale anlamı üzerinde durulmuştur.
Atatürk’ün Kemal’i Kamâl’a çevirmesinin sebebini şu şekilde izah eden de vardır:
Bir akşam sofrasında üç kadeh içkiden sonra Atatürk bize dönerek şaka şeklinde:
“Dünyada ne kadar Kemal varsa hepsi eşektir…” dedi.”
Sofracı Kemal şaşaladı. Ne diyeceğini bilemedi. Toparlandı. Dili tutulmuş gibiydi. Dudakları titriyordu.. Gözlerini Atatürk’ün yüzünden ayıramıyordu. Hepimiz bunun altından ne çıkacak diye beklerken Atatürk sözlerini şöyle bitirdi:
“”Ha anladım. Sen bana bakıyorsun. Sen de Kemalsin demek istiyorsun. Ben artık Kamâl oldum. Kemal’ler başının çaresine baksın’’ dedi.
(Atatürk’ün Uşağı Cemal Granda Anlatıyor, Sh. 44)
Atatürk gerçekten de Namık Kemal’i, Behçet Kemal’i, Yahya Kemal’i eşek mi yapmıştı bilemiyorum çünkü bu sadece Cemal Granada’nın iddiası. Bana sorarsanız Atatürk böyle bir ifade kullanmaz çünkü en azından kendisi de elli dört yaşına Kemal adını kullanmıştır. Ama kesin olan bir şey varsa o da 1935 e kadar ‘’Kemalizm’’ diyenler bile artık ‘’Kamâlizm’’ demeye başlamışlar hatta ‘’ Kamâlizm’’ başlıklı kitaplar bile yazmışlardı ( Resim 8)
Atatürk daha sonra dili Türkçeleştirmek adına bir çıkmazın içine soktuğunu bizzat kendisi itiraf etmiş ( Bu ayrı bir yazının konusu olabilir) ve yaptığı bu hatadan dönerek ( Atatürkçüler (!) kızacak biliyorum ama Atatürk de hata yapabiliyor maalesef ) 1937 den itibaren tekrar Kemal adını kullanmaya başlamıştır ama Nüfus cüzdanını değiştirmemiştir. Yani öldüğü tarih olan 1938 de İsim hanesinde hâlâ Kamâl yazan nüfus cüzdanını kullanıyordu.
Evet..Konumuz aslında Nüfus cüzdanlarında Dini, hatta Mezhebi hanesiydi ama konuya Atatürk ile başlayınca dağıttık biraz. Okuyuculardan özür diliyorum.
Gelecek bölümde Nüfus cüzdanlarımızdaki ‘’Dini’’ konusu ve bu konu ile ilgili sıkıntıları, ilginçlikleri anlatmaya çalışacağım.
Resimler:
1- Mustafa Kemal’in Harb okuluna kayıt olduğun zamanki künyesi
2-Latife Hanımla evleneceği zaman çıkarttığı kimlik
3-Ankara’da 1923 te hazırlanan en geniş kapsamlı kimlik
4- Gaziantep Nüfus idaresinin düzenlediği kimlik
5-1934 Tarihli kimlik
6-1935 Tarihli kimlik
7-1935 Tarihli kimliğin diğer sayfası
8- Kamâlizm başlıklı kitap.
YORUMLAR
Hocam, bilgiyi 'zararlı-zararsız', 'gerekli-gereksiz' diye ayırabileceksek de, bunun en çok itina isteyen bir iş olduğu bilinir... Yani, Atatürk, burada tarihe malolmuş ayrıntıların, bugünkü algılara yol açabileceğini öngöremiyordu diyemeyiz... Bu da onun, bugün bizim neleri görüp, anlayabileceğimizi beklediğini ispatlar bir yandan; Türk Milleti'nin ferasetine olan inancını kolayca çıkarabiliriz bundan... Dolayısiyle, hezeyana kapılmak bizim zaafımızdır...
Sayenizde bilgiyi hazır buluyoruz... Teşekkürler...
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Kıymetli hocam
Atatürk ile ilgili her bilgi çok önemlidir. Sonuçta o bizim kahramanımız ise çok şükür ki öyle insanın kahramanıyla ilgili her bilgiye sahip olmak istemesinden daha doğal ne olabilir ki. Popüler bir şöhretin inciğini cıncığını örenmeye gelince her türlü bilgiye sahip olmak isteyen insanlar. Konu Atatürk olunca anasının adı Zübeyde Hanım, babasının adı Ali rıza efendi doğum tarihi 1881-1938 bilgisiyle yetinip sonrada Atatürkçülük yapmıyorlar mı!? şaşırmamak mümkün değil.
Atamızla ilgili her bilgiyi bize aktarın hocam aktarın ki Atatürk düşmanlarının asılsız idealarına karşı bizlerin de söyleyecek bir sözü konuyla alakalı bir fikrimiz olsun.
Birileri atamız hakkında atıp tutarken bizlerde trene bakar gibi bakıp sonrada hııım seni gidi Atatürk düşman deyip küsmekle yetinmeyelim
Kaleminize emeğinize sağlık
Saygı sevgilerimle.
sami biberoğulları
Bir sonraki bölümde inşallah bu yorumunla ilgili pasajlar göreceksin.
Çok haklısın.
Selam ve sevgilerimle.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ... Şu ya da bu biçimde daha çok çok yazı konuları olacaktır bundan hiç kuşkum yok. Bir hesaplaşmadır sonuçta. Atatürk ile, Cumhuriyet ile, Harf İnkilabıyla ve daha pek çok devrimleriyle ...
E kolay gelsin Sami bey. Her insan , varlık nedenlerini düşünür, değerlendirir, akıl eder, sonra da gereklerini yapar elbet. Size, bu yolda engin başarılar dilerim...
Bu gün, ülkemizin nerede , ne durumda olduğu ve nerelere doğru baş aşağı sürüklenmekte olduğuna dair bir fikriniz de varsa, sene 1938 de Hakkın rahmetine kavuşmuş bir vatan evladıyla uğraşmayı bırakıp, bu günlere doğru gelip de , vatanın nasıl bir ABD, İngiliz, İsrail emperyalizminin sömürgesi yapılmaya çalıştığıı hakkında da fikir üretiniz. Ha, zaten Atatürk ve Cumhuriyet değerlerinin ülkemizde yok edilip ayaklar altınam alınması gerekliliği de bir ABD, İngiliz projesiydi diyecekseniz ; o projeleri uygulamak maalesef sizin vazifeniz olmamalıydı diye düşünürüm.
Saygılar.
sami biberoğulları
Oldum olası beni çatır çatır çatlatan ve geren konulardan birisi de işte bu durumdur.
Yani ben bir şey yazdığım zaman '' Niçin şunu şunu yazmıyorsun da bunu bunu yazıyorsun'' Konusu.
Oldu olacak bir komisyon kurun benim hangi konularda yazmam gerektiği husunda bir liste oluşturun ben de o listedeki konuları sırayla yazayım. Bu mudur yani?
Bu yazıda bir yalan, yanlış veya iftira varsa buyruun bana onu söyleyin. Ki yazdığım bazı yazılarda yaptığım hatalar veya yanlış bilgiler olduğunda ve herhangi bir arkadaşım bana doğrusunu ilettiğinde o doğru bilgileri bu sayfada yayınlamaktan da hiç bir zaman kaçınmamışımdır.
1938de Hakkın rahmetine kavuşmuş bir insanla uğraşan ben miyim yoksa bu günlere bir türlü gelemeyip hâla O'nun manevi ruhundan bir şeyler umanlar, Onuncu yıl Marşını ıslıkla çalıp bir taraftan ABD nin Guinnes Rekorlar Kitabına girmeye çalışırken diğer taraftan O'nu diriltmeye çalışanlar mıdır bunu da ayrıca sorgulamanız gerekmez mi?
Harf İnkılabından ve Atatürk'ün diğer size göre devrim, bana göre inkılaplarından bahsetmişsiniz....Kime? Bütün öğretmenlik hayatı boyunca Öğrencilerine ''Atatürk inkılaplarının en önemlisi ve en değerlisi Harf İnkılabı ile Halifeliğin kaldırılmasıdır '' diyen birine....
Peki niçin bu günlere gelemiyorum?
Valla bu günler konusunda bakıyorum millet her şeyi biliyor. Herkes benden fersah fersah ileride. Kimselere verebileceğim bir şey yok. Herkes her şeyi benden çok çok daha iyi biliyor.
Hem neden ille de ben ? Hiç kimsenin eli kolu bağlı değil. Ben geçmişe takılmışsam mesela siz de bu günü yazın.
Selam ve sevgilerimle.
Mert YİĞİTCAN
Bu gün, hangi derdimizin çaresini " GAZİ MUSTAFA KEMAL EFENDİ ' den KAMAL'e yazılarımızla çözebiliriz?
Tarihi geriye döndürebilmek gibi bir gücünüz olsaydı örneğin ; Gazi Mustafa Kemal 'in Samsuna ayak basmasından başlayarak, Erzurum, Sivas kongreleri, kurtuluş savaşının fikir ve eylemiyle Anadolu'da başlatılan Kuva-i Milliye hareketi, ağır biçimde düşman işgaline uğrayarak ordusu terhis edilmiş, silahları toplatılmış, yurdun tamamı bilfiil işgal edilmiş olan tüm topraklarındaki İngilize, Fransıza, İtalyana, Yunana karşı başlatılan kahraman Kurtuluş Savaşı'nı , sonrasında yurdun düşman işgalinden kurtarılmasını mı , neyi geriye döndermek isterdiniz acaba?
Lütfen anlamaya çalışınız. Medeniyet , bilim ve tekolojide Osmanlıyı batı medeniyetleri karşısında yaklaşık 400 sene geriye götürmüş olan o Matbaanın icadı sonrası, Osmanlı'nın matbaaya karşı bilimdeki gelişmelere karşı inadının, ve geldiği İngiliz ve Alman hükümetlerine milyarlarca kese altın borcuna nasıl bir dangalakça " lale devri " şen şakrak eğlenceleriyle batıya borçlanarak saltanatın ihtişamı gösterişleriyle yalnızca kendisini kandırırken , ha efendim şu eyaletimi alın borcuma karşılık, şu eyaletimi de kabul buyrunuz burayıda verdim burayı da alın çapsızlıklarıyla ; yalnızca Anadolu coğrafyası elimizde kalıncaya kadar tüm imparatorluk topraklarının elimizden gittiğini...
Kalan son bir Anadolu' nun da, 1918 lerdeki işgaller sonucunda tamamiyle düşmanlarımızın kucaklarına verildiğini... Nereye neye hangi duruma konuma döndermek isterdiniz siz tarihi?
Bakınız, insanlar elbette hatalarıyla da insan'dırlar. Bu vatanın işgali ve düşman eline geçmesi , kimin eseriydi sizce? Büyük Osmanlı' cılık taslamaktan vazgeçip sağlıklı düşünebilen beyinler, Osmanlı'nın da son yüz yıldaki büyük aymazlıkları ve devlet yönetiminde, Bilimde, Sanayide, Üretimde, halkın eğitim seviyesinin yükseltilmesinde ne büyük affedilmez hataları nedeniyle bu vatanı o yedi düvelin işgaline kadar getirdiğini de görebileceklerdir.
Vatan kurtarıldı. Batı medeniyetlerinde de ortak değerler haline gelmiş olan zaten çağdaş bilimin ve insan haklarının , aklın mantığın gerektirdiği tüm reform ( devrim ) hareketleri de yürürlüğe konmuştur. Halkının nüfusunun yalnızca % 2 sinin okuma yazma bilebildiği bir Osmanlı var idi... Halkın dili olan Türkçe'nin , yazı dili olarak Latince harflerle yazılması Harf devrimi , Kılık Kıyafet Devrimi, ve Cumhuriyet Yönetimine geçiş, Kadınlara pek çok Avrupa ülkesinden de önce verilmiş olan seçme ve seçilme hakları vs vs. Nedir Sami bey bizim derdimiz? Neye, nereye doğru dönmeye çalışıyoruz yüzümüzü, lütfen siz söyler misiniz?
Bu güne kadar gelişimizde düşman işgalinden kurtarılmış ve Cumhuriyet rejimi kurulmuş bir vatan var değil mi elimizde?
Cumhuriyet dönemimizin tamamında hangi Cumhuriyetçi, Atatürkçü parti ve yönetim anlayışı, ülkemizde halkımızın inançlarına hizmet edecek Camilerimizin yapılmasını engellemiştir? Bu gün 110 000 civarında camilerimiz var ise bu camiler son 10 yılda mı inşa edilmişlerdir? Cumhuriyet rejiminin tamamında hiç bir camimiz ibadete kapatılmamış, dini inançlarını uyguladıkları nedeniyle de hiç bir insanımıza eziyet edilmemiştir. Ama , bakarsanız bu günkü İslam dünyasının şu an bile düştüğü mezbele çukurlarında İngiliz, ABD, Fransız mandası sömürgesi haline getirilmiş, medeniyet ve gelişmişlik düzeyi hala yerlerde sürünen bir islam dünyamız var. Çaresi , bizim de o ülkeler gibi İngiliz, Fransız, ABD, İsrail mandası, sömürgeri haline getirilmemiz midir ? Değil ise nedir Sami kardeşim?
Mustafa Kemal bir görevi ifa etmiştir.Ebediyete de intikal etmiştir. Bu gün bu vatanın bu milletin bu devletin bekası, ayakta kalması, gelişmesi ve Osmanlı Devletinin yeri göğü titrettiği o ihtişamlı güçlü dönemlerine benzer bir güce kuvvete tekrar sahip olabilmesi, tarih sayfalarının 100 yıl geriye çevirilmesi gibi " Osmanlıya döndük dönüyoruz " istismarcılıklarıyla sağlanamayacaktır. Geldiğimiz bu günden daha ileriye doğru yılmaz adımlara yürümemiz gerekiyor.Bu günü ve yarınlarımızı " VATANIN BİRLİĞİ, BÜTÜNLÜĞÜ, TÜM YURTTTAŞLARIMIZIN HER KONUDA İNSAN HAKLARI VE MEDENİ , EKONOMİK, YÖNETİMSEL HER TÜRLÜ HAKLARIYLA DÜNYANIN EN GELİŞMİŞ TOPLUMUNUN İNSANLARI HALİNE GETİREBİLMEMİZLE MÜMKÜNDÜR.
Mustafa Kemal ve Cumhuriyet ile Laiklik gibi çağdaş toplumların bütününün kabul etmiş oldukları din ve devlet işlerinin birbiriyle karıştırılmadan yürütülmesi gibi kavramlarla mücadele etmeyi bırakarak, bu gün daha iyi neyi nasıl yapabiliriz in hesabına girmemiz gerekmiyor mu sevgili kardeşim?
Ben de bir eğitimci bir Öğretmen çocuğu hatta kendisi de eğitimcilik de yapmış, yapmakta olan da bir insan olarak , temelde size karşı sempati duyguları besleyen bir kardeşinizim.
Yazdıklarımla amacım, millet olarak , ülke olarak, Mustafa Kemal Atatürk ya da gerçekleştirdiği devrimlerle, Cumhuriyetle hesaplaşmak değil ,bu ülkeyi çok daha aydınlık, çağdaş , modern ve gelişmiş, halkının çok büyük çoğunluğunu nasıl ederiz de, tüm insan hakları, temel özgürlükler ve ekonomide hak ettikleri hakça gelir seviyelerine ulaşmış mutlu insanlar haline nasıl getiririz in çabası içine girmemiz gerektiğine inandığım içindir değerli Sami dost.
Saygı ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Dikkatinizden kaçan bir husus var:
Dikkat edecek olursanız aslında bu yazı günümüzün önemli sorunlarından biriyle ilgilidir. Ancak siz sadece birinci bölüme bakarak benim geçmişe takıldığım, hatta geçmişle bir hesaplaşma içinde olduğum kanaatine varmışsınız.
Bu gün bazı vatandaşlarımız nüfus cüzdanlarında ''Dini'' diye bir bölüm olmasını istemiyorlar. Bu hanenin sırf okullardaki zorunlu din eğitimine dayanak sağlamak için olduğunu iddia ederek bu hane kalktığı takdirde zorunlu din eğitiminin de kalkabileceğini, böylece çocuklarının zorunlu olarak Sünni İslam dinini öğrenmek mecburiyetinde kalmayacaklarını söylüyorlar.
Bu konuda açılmış davalar var, bu davaların sonuçları var. Bakın Bu ay 9 Şubatta İstanbul- Kadıköyde bir miting yapacak bazı vatandaşlarımız. Bu mitingde '' Zorunlu din eğitimine hayır'' Diyecekler. Peki sizce bu günümüzün sorunu değil midir?
''Atatürk zamanından beri nüfus cüzdanlarımızda böyle bir hane var kardeşim Atatürk'ün bile kaldırmadığı bir şeyin kaldırılmasını siz nasıl istersiniz?'' mi diyelim bu vatandaşlarımıza. Sorunun çözümü bu mudur?
Gördüğünüz gibi her ne kadar günümüzün sorunlarını herkes benden çok daha iyi biliyor diyerek serzenişte bulunsam da bu yazı dizisi günümüzdeki önemli bir sorunla ilgilidir. Bu sorunu dile getirirken de ister istemez işe taa Cumhuriyetin ilk yıllarından, hatta Cumhuriyet öncesi dönemden başlamışım.
Bence keşke yazının tamamı bittikten sonra yapsaydık bu tartışmayı.
Yazının bu gün yayınlayacağım bölümünde ayrıca Atatürk'le uğraşma konusunda bir örnek de vereceğim ve sanırım o zaman daha net anlayacaksınız Atatürk'le uğraşanların kim olduklarını. Ama aynı zamanda Atatürk'le asıl uğraşanlar karşında sözde Atatürkçülerin ne kadar boş ve aciz olduklarını.
sami biberoğulları
Bu ayrıntıların neden var olduğunu ilerideki bölümlerde izah edebileceğimi düşünüyorum.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
ilginç konular: deyince tek adres sami biberoğullarıdır.....büyük emeklerin var hocam saygılar sunarım
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Bence, çok önemli bir konu değil bu din meselesi.
Kafa kağıdında inancın yazsa ne olacak, yazmasa ne olacak?
Yeter ki gönlüne yazılı olsun.
Bir de Atatürk var.
Hepimizin atası, Cumhuriyetimizin kurucusu.
Önderimiz.
Ne az şey biliyoruz hakkında.
Ne kadar az doğru...
Ve,
ne kadar çok yalan...
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.