- 732 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
TOPAL HÜSAMETTİN
İki koltuk değneğiyle gerçekten topaldı. Biz Topal Hüsamettin derdik. Ayakları dizlerinin olduğu yerden de pek bükülmüyordu galiba ki oturduğu zaman ayaklarını uzatır hatta kendisi uzanır vaziyette dururdu.
O zamanlar bir radyosu vardı. Ondan ajansları dinlermiş. Gülerek anlatırlardı, bir gece yarısı “Baba, kalk kalk Ali Butto’yu astılar” diye bağırarak babasının kapısına dayanmış. Zavallı adam uyku sersemliği ile “Neee, arılığı mı bastılar?” diye fırlamış yataktan.
Askerlik yapıp yapmadığını bilemem, ama nereden öğrenmişse iğne yapardı. Özel kutusunda bir şırınga takımı vardı. Çocuğu hasta olanlar onu çağırır, o hiç erinmez topal haliyle her yere giderdi. Bazen de hasta çocuğu onun ayağına getirirlerdi. Şırınga kutusundaki iğneyi büyük bir özenle gazocağında kaynatır, hazırlığını tamamladıktan sonra öyle zalım batırırdı ki iğneyi popomuza. Dayardı penisilini.
Yaramazlık yaptığımızda büyüklerimiz bitişikteki Mehmet Amcama haber etmek için elleriyle ahşap yüklük kapağına vururlar, karşıdan da ses gelince tık keserdik yaramazlığı. Ama dozu fazla kaçarsa yaramazlığımızın “Hüsamettin’i çağıralım da bir iğne yapıversin” dediler mi ortalık sütliman olurdu.
Benim penisiline karşı alerjim yok. Bizim orada benden 10 yaş büyük olanlarla 10 yaş küçük olanlarda da Topal Hüsamettin sayesinde penisiline karşı alerji olduğunu sanmıyorum; olanlar çoktan öbür tarafa gittiler.
Biz 5 kardeştik. En küçüğümüz Bekir’di. 2-3 yaşlarında zayıf, çelimsiz, solgun yüzlüydü. Bir gün hastalandı Bekir. 3-4 gün sedirin üstünde halsiz yattı. Rahmetli babamın sevindirmek için yanına bıraktığı bozuk paralar da hiç ilgisini çekmedi. Anam rahmetlinin başucunda ağladığını hatırlarım. Sonra küçücük bedenini bir tahtanın üstünde götürdüler. Galiba Bekir’in penisiline alerjisi vardı.
Biz şimdi gene 5 kardeşiz, sonradan bir kardeşimiz daha oldu…
Suat ZOBU
YORUMLAR
yazıya başladım hemen bitiverdi..... sade ve rahat bir üslup saygılar
Suat Zobu
İçimi sızlattın Suatcım ya :( Kardeşinin mekanı cennet olsun.
Kaç mahrumiyet mağduru yaşadı da haberimiz yok, kim bilir... Cehalet mi desek yoksulluk mu, imkansızlık mı. Adına ne derlerse desinler final can yakıcıydı. Kalemin zeval görmesin. Acı olduğu kadar da anlamlıydı.