GEÇİCİ DÜNYA
Gün içerisinde öyle duygu devinimleri yaşıyoruz ki. İnancı tam bir doktor abimin söyledikleri aklıma geliyor bazen “Valla bakicim, inancım olmasa emin ol bende dayanamazdım.” İnsanı ayırmadan gülümsemeli bazen hayat, deliler deyip geçtiğimiz, bazen çocuklarımızın sıkıntıya soktuğu insanların arasında burasının dünya olduğunu kanıtlarcasına sonradan katılan insanlar var. İnsanız, egosu her şekilde en yüksek, küçük dağları kendisinin yarattığını sanan bir yaratıktan başka bir şey değiliz aslında. Yaradanımız kurallarını öylesine ortaya koymuş kurallarını ki, muntazam bir işleyişin güzelliğini bizlere sunarken, bizler düşünmüyoruz. Ne içtiğimiz suyun kıymetini bilebiliyoruz bazen, ne kırdığımız kalpleri topladığımızda yaptığımız ibadetlerle bile temizleyemeyeceğimizin farkına varabiliyoruz.
Kırmaya devam, oysa o kalp denilen şey Rabbimin en güzel yaşam kaynağımız ve akşama kadar her salise bir et parçası dediğimiz kaslarımızın akşama kadar yaratıcısını zikrettiğini unutuveriyoruz. Artık her şeyin bir hediyesi var, hizmetimizin bile maddileştiği bir dünyanın içinde soruyorlar bana hedefin ne diye. Size en önemli sırrımı vereyim, beni bu seviyeye getiren ağabeylerimden, toplum ahlakını veren abimlerimden bin kere razı olsun.
Onlar emeklerinin hediyesini almadan hizmeti memlekete faydalı bir çocuk yetiştirmek ve inancımıza güç olması için, inançlı gelecek nesiller olsun diye verdiler. Maddeleşen bu dünyanın içinde insanların kalplerini kırmakla kalmayıp kullanır olduk, marketlerden aldığımız ürünler gibi. Kullanma süreleri bitince atıverdik. Bazen kendi düşüncelerimizi insanlara en büyüklerimiz istiyor dercesine, emir böyle diyerek yaptırdık insanlara. Bazen de iki dudak arasında yaşamak zorunda kalan insanların bizden başka çareleri olmadığının bilinci güç verdi. Bu güçte bizi ezmeye yönlendirdi beklide. Hani dostunun derdiyle dertlenen insanlar nerede?
Rabbim bize iş verdi, aş verdi, kadir kıymet bilecek eş verdi. Verdi de bu dünyada nimet olarak her şeyi verdi ama biz bazen kendimizi hesaba çekip şükrü unuttuğumuzu bile düşünmedik. Burası dünya idi, imtihanımız en sevdiğimiz insanlardı işte. Rabbim verdi derdi bazen kendimize, bazen annemize verdi, bazen babamızı dünyadaki çilesi bitti dercesine ebedi aleme aldı. Biz şükretmeyi unuttuk yine. Mekan verdi bize bir de bazılarımıza belkide rızık kapısı olsun diye makam verdi. Dünya gelip geçiciydi işte, ne mrmut edebiliyordunuz, ne işçi statüsüne koyabiliyordunuz 4 / C hükmünde… Bazen kendimizi bu dünyaya “Kazık çakmaya mı geldin, gideceksin, dönüş gene onadır” diyen büyüklerimizin sözlerini kulak ardı edercesine dinlemeyip daimi sandık kendimizi bu dünyada. Başımız dara düştü, sarıldık Allah’a. Serhan Keserlioğlu abimin yeni çıkan kitabının sloganı ne güzel ders veriyordu insana “ Allah zaten Allah, Sen kul olmasını bil yeter!”
Makam geçicidir, bu dünya gibi ve sen ey insanoğlu sana kılıç verildiyse Rabbinin emrettiği gibi kalp kırmadan
Efendimizin dediği gibi kırılan kalbi hiçbir ibadetin temizleyemeyeceğini bilerek, söyleyerek değil sadece yaşayarak ve hakkıyla savur ki o kılıç, o kelam, o kalem sevdiğini, seni seven insanları yaralamasın.
Bu dünya geçici canım, giderken öbür tarafa dört adam lazım, bulursun illaki ama "Nasıl Bilirsiniz, haklarınızı helal ediniz" diye sorup helallik istiyor. Zulm edersen ahiretinin hesaba çekilme sebebi "Hakkımı helal etmiyorum" diyen biri olabilir.
Ey insanoğlu Rabbin bile kullarının işlerini kolaylaştırırken, senin mevki, makam, mekân için kardeşini, arkadaşını, senin fikrinle bir olanı, fikrinin karşında duranı zora sokman, sevdiğin insana imtihan olmak çaban nedir?
Zamane kelamıyla söylenen bir ifadeyle "Mobbing" en kolay kul hakkı yemektir. Kul hakkıyla gelmeyin diyor yüce yaratıcımız. Elbet bir işleyişi var bu alemin, çok uzağa gitmeden kendimize bakmamız yeterli, her hücrenin bile bir yapısı, işleyişi varken düzeni bozmayacak şekilde de hareket etmeli elbette. Ama en büyük mükafat sabır. Herşeye rağmen hayat devam ediyor işte, şimdi kapat bilgisayarı, dünyanı vaktinden çalan sosyal paylaşım sitelerini ve seni senden alan her şeyi, birkaç dakika dahi de olsa kendine vakit ayır.
Kaç kalp kırdın bu zamana kadar, kaç kişinin hayatının değişmesine verdiğin kararlarla sebep oldun, kaç kişinin işini düşünmeden son verdin o insanın çaresizliği oldun. Kaç kalp kırdın? Elde ettiklerinin sahibi kim? Sen misin? Bir düşün. Seni yalnız bırakmayacağım, düşünüyorum bende seninle birlikte. Kalplerimiz bir kardeşim üzülme.
BAKİ EVKARALI
/bakican
[email protected]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.