- 536 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Düşünce dağıtılması bu amaçsızca…
Yine senin terk ettiğin şehrimin sokaklarında, amaçsız dolaşıyorum…
Yorgunum, bedensel yorgunluktan ziyade, ruhsal yorgunum…
Bazen olurum ben bu hâllerle, sadece kendimi kendimle konuşur bulurum…
En fazla kendime geçer nazım… Usanmaz bir inatla, kendimle hesaplaşmaya çalışırım… Garip bir düşünce bu, sanki geçmişe kilitlendi tüm düşündüklerim. Ama bezmek bilmeyen bu hislerle, baş etmek, zor be sevgili, zor…
Amaçsız bir dolaşma , beklentisiz bir yaşamın kısa bir dolanması mıdır, bu dolaşmanın içinde gizli olan hareketin parçası sen varlığında beraberlikle dolaştığımız yerleri tekrar yaşama isteği mi, yoksa, amaçsız bir düşünce dağıtılması mı?
Veya oralardan bir şeyleri görüp, sana yazma amacım mı?
Oysa bu da amaçsız bir düşünce ama, sen hep derdin ya,”cam önüne konulan bir küçük vazo içindeki canlı çiçek, bu evde yaşam var, yaşanmışlık var veya yaşanıyor, düşüncesini verir, penceredeki cama bakanlara…”
Evet sevgili, şimdi senin camında hiç canlı çiçek yok, ama bu amaçsız dolanmalarımda, camlarda gördüğüm bir çok sümbül, mor menekşe ve beğonyalar seni düşletti bana yine ve yine de…
Hele bu gün çok büyük bir tesadüfle, taki küçüklüğünden beri tanıdığım ve küçücük bir dalda tohumları oluşurken tanıdığım “japon gülü’nün bu gün sabah koca bir “genç japon gülü” oluşunu gördüm…
Ve camdan körfeze doğru uzatmış boynunu, sanki, körfeze ve de benden sana, salınışını iletti günaydınlarının…
Hayat be sevgili, elden giden ve anı olmuş her şey artık acıtıyor içimi…
Ama sen kadar değil…
İzmir’e onun arkasından, yani omuz başından bakıyorum, kordandan karşıyaka taraflarına…
Çok seviyorum onları, tabii ki yetiştikleri şehri, sensiz de olsa…
Sevmek nasıl bir şey, tutunayım dedim her tarafım kan revan hüzün...
Mustafa yılmaz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.