- 349 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
inşaa etmek- ard. öyk. 443
Hiç bir şey görmüyordum.
" Obje görmüyordum" o kadar.
Obje görsem "bir şey görüyorum" değildi ki. Orada benimle olan insanlara bu söylediğim şeyi soru olarak yönelttim.
İnsanlar "hiç bir şey" görmediğimize karar kıldılar. Söylediğim gibi " Hiç bir şey görmüyordum."
İsmi lâzım değil. Arkadaşımızdır, eline kağıt kalem aldı. Objeyi çizeceğini söyledi. Eşeğinki... derler ya. Aynen öyle. Siz obje deyin ben siluet diyeyim işte o şeyi arkadaşım çizemedi. Yemin ederim çizemedi.
Ben lâfımı savurdum arkadaşıma. Niye bağışlayacağım ki?
" Göremediğini çizemezsin. Göremiyoruz ki çizelim. Çizemediğini göremediğinden anla!"
Etrafını çevirdiğimiz şeyi görmüyoruz. Çizimi yapılamayınca herkesler kanaat getirdi. Ehhh!.. Tedkikatte yaptık.
Görmüyorduk. Görmek için bir şeyler yapmalıydık.
O boş siluete siz " obje "deyin. Ben heyulamsı şey diyeyim. Ne dersek o olsun. Sorun yok.
Bomboş siluete can kan vermek seyirciye görev olmuştu. İnşaa etmek diye yazıya isim bu maksatla verildi. Görmek sebil değilmiş bu işleri bilenler bilir. " Sen seni bil sen seni," sözü vardır bilirsiniz. Bu sözledir anlamlaşmaları benim göremediğim ama bilirsem görebileceğim şey.
Yapmadan elde etmek bir tek Allaha mahsusutur.
Silueti inşaa etmeğe model kurarak deh dedik.
Buna eş bir sorun yaşamış adam yanımıza geldi. "Yardım edeyim mi?" dedi.
" Etme mi? " diyecektik. " Et " dedik.
"Konu bul kardeşim," dedi adamcağız.
Bağıran bir adamı imgelem de o dakka tahayyül ettim. Eder etmez bağırmışım:
" Bağıran adam imajı modelimiz olsun." demişim. Konumuz dediğim gibi olmuş: BAĞIRAN ADAM olmuştu.
Görmek için katlandığımız bu eziyetin adı sanatsal süreçmiş. Yaratım süreci diğer ismidir.
Süreç bir hakikatti. Yeterli olamamıştı ki henüz ortalıkta bir şey yoktu.
Oldukça, yapıldıkça ben öğreniyordum. görme faslıyla beraber bilecektim. Neyi bilecektim sahi?
Bağıran adam Munch’ın eseri gibi olmadı bu yere çömmüş adamdı ve elini ağzına boru yapmıştı. Böylelikle bağırıyordu.
İkinci sıradaki uygulama araç- gereç oldu. Mutlaka kullanılacak maddi unsurları tesbit ettik onları kullandık. Siluetin içi doluyordu imgenin ışıklandırılması yapıldı. Kaidesi hazırlandı. teknik namına ne varsa ne istendiyse yapıldı. Bu aşamaya araç- gereç faslı deyip geçtik. Esas ismi konstrüksiyonmuş.
Gaugain’den beri genaologynin şu prensibi sanat atrihine düstur olmuştur.
NEREDEN GELİYORUZ NEREYE GİDİYORUZ?
Latinlerin bu minval sözleri var fakat anımsayamadım. Neyse.
İnsanoğlunun soy kütüğü bu lafla ram olmuştur. Soruyu ilke edinmek sanat yapanlara en azından ilkesel rahatlık getirmiştir. Akabinde sanatçıya dünya görüşü zaman teorisi açısından ise gelecekte olmamış olan henüzlük payeli gül gibi bir İÇERİK- ÖZ kipi bağışlamış olur.
Sanatçı içerik sorunu çok ucuza kapatmış oluyor böylece.
Süreç bizim süreçte böyle oldu.
İnsanoğlu nerede, ne zamandır, nereye kadar bağırıyor bağıracaktır...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.