- 2160 Okunma
- 3 Yorum
- 2 Beğeni
BULUTLAR ÖRTMESE GÜNEŞİ / GÖKHAN AKÇİÇEK
Bulutlar örtmese güneşi
Annem yine bulacak,
Çamaşır yıkarken bahçede
Siyah önlüğümün ceplerinde
Unuttuğum çiğdemleri
Bulutlar örtmese güneşi
Güvercinler yine konacak
Serin cami avlularına
Biliyorum hiç çıkmayacak
Mendillerimdeki böğürtlen lekeleri
Bulutlar örtmese güneşi
Uçurtmalarımız yine denize düşecek
Dağlara göçecek şarkılarımız
Rüzgârlar kıracak menekşeleri
Bulutlar örtmese güneşi
Seni nasıl bulacağız Sinderella?
Yağmurlar yine keser yolumuzu,
Çaresiz, çizeriz camlara
Hüzünlü resmini
Ve sular yeniden yıkar karanfilleri
Şair Gökhan AKÇİÇEK ;İlk şiir dosyası ’Bulutlar Örtmese Güneşi’ ile 1992 yılı Millî Eğitim Bakanlığı çocuk kitapları yarışmasında şiir ödülünü, dosyanın 1995’te Millî Eğitim Bakanlığınca yayınlanmasıyla 1995 Türkiye Yazarlar Birliği çocuk edebiyatı ödülünü aldı. ’Bulutlar Örtmese Güneşi’ Şiir kitabı 64 güzel şiirden oluşuyor.Yeni yeni üzerine tezler yazılmaya başlayan Türk Edebiyatında şiir konusunda,şiiri çocuk gözüyle görme,çocuk duyarlılığını şiirde ince bir şekilde yansıtabilme O’nu metropol şairlerinden ayıran en büyük yanı.
Şair, şiirini çocuklara adıyor tamamen.Kah şiirde hıçkırıklara tutuluyor ,kah çiğdemlerle dağ başında birlikte uyuyor.Bazen savaşta ölen çocuğun akan gözyaşı,bazen kardan adamın eriyen nefesi oluyor.Akçiçek’in şiirleri için söylenmesi gereken ilk husus, bunların estetik noktasında bir problem taşımamalarıdır. Akçiçek, her şeyden önce şiir yazıyor. Onu diğerlerinden farklı kılan özellik ise şiirlerini çocuk duyarlılığı ve dili içinde oluşturmasıdır.Şair şiirde anlatılan çocuklardan herhangi birisi olmuştur,hepsi olmuştur. Onlarla aynı dili konuşmakta, aynı acıyı çekmekte aynı sevinci paylaşmaktadır. Yazdığı şiirler her ne kadar çocuk şiiri de olsa çoğu kez bir çocuk olarak büyüklere hitap etmeden , onlara ince ince mesajlar vermeden de geçemiyor.
"Bir tank parasıyla
Kaç kilo süt,
Kaç kutu mama;
Ve kaç balon alınır
Bir de bunu hesaplayalım
Öğretmenim." derken kendisine öğretilen öğretilerin sınırlarını aşan bir çocuk zekasının büyüklere verdiği mesajdır bir tankın parasal karşılığı aslında.
"Kurumuş çiçeklerimi,
Bilyelerimi, balonlarımı
Ve deniz kabuklarımı
Hepsini verebilirim
Yeter ki,
Bir evi olsun
Bütün kuşların." derken de o kadar samimidir o kadar içtendir ki yuvasız kuşların yuvası , onların arkadaşlarından hiçbir şeyini esirgemeyen cömert oyun arkadaşı olur çoğu kez.
"Bisiklete binemeyeceğim belki
İp atlayamayacağım
Ama olsun
İlk ben bileceğim
Haziranda açan çiçeklerin ismini
İlk ben duyacağım şafakta
Güvercinlerin kanat seslerini." Afganistanlı çocuklar için yazdığı şiir savaşlardan , yıkıntılardan kolu bacağı kopan ,kardeşini kaybeden ,yetim/öksüz kalan ancak umudunu hep uyanık tutan çocukların dili olmuştur adeta.
Bir bakarsınız Halepçe’ye uzanır şair:
"Halepçeli bir bebektim
Bir sabah
Uçaklar geçti üstümüzden
Kuşlar yerine;
Beş bin Halepçeliyle birlikte
Dedemin kucağında
Kapandı gözlerim.
Halepçeli bir bebektim
Dağlarda çiğdemlerle
Uyuyor şimdi yüreğim." Halepçede gökyüzünde kuşa hasret kalan ve savaş uçaklarından gözleri kapanan çocurın uyuyan yüreği olur dağda çiğdemlerle birlikte.
"Bir zamanlar mutluyduk
Artık çok geç
Uzak bir dağın
Ardında kaldı
Şarkımız."
Şiirleri O’nu yetişkinle küçük bir çocuk arasında geniş çaplı bir kesişim alanı meydana getiriyor. Bu yüzden Akçiçek’i salt çocuk şiirleri yazan bir şair olarak değil , çocuk duyarlılığını büyüklerin potasında eriten bir mücevher işçisi olarak görmek daha doğru olur. "Ben çocuk acılarının paylaşılarak azalacağı inancıyla yazıyorum." derken anlattığı aslında tam anlamıyla budur.
Türkiye’den Bosna’ya, Somali’den Filistin’e, Halepçe’den Çeçenistan’a ,Irak’tan Mısır’a kadar bütün acı çeken coğrafyaların çocuklarının yüzüdür Akçiçek şiirleri.Şairin şiirlerinin en belirgin diğer özelliklerinden biri de eserlerinde yapmacıklıktan kurgusallıktan uzak olması , oldukça doğal , metropolden kaçarak çiğdemlere sığınmış çocuğun sıcak bir şiir atmosferi oluşturma başarısıdır.
"Birazdan servis arabası
Gelecek okulumuzun
Beni de yanınızda
Alın götürün kuşlar
Dün hastaydım
Gelemedim derim
Öğretmenime." derken de masum yalanını önceden hazırlamış hayallerinin peşinde koşan mutluluğa susamış bir çocuk olur bazen.
Hayaller bazen o kadar yüksektir ki:
"Çok bekledim
Gökyüzüne bakıp;
Rüzgar koparır da ipini
Düşürür diye
Bizim mahalleye
Bir tanesini."Çinli çocukların uçurtmalarını Alucra’ya (Şair aslen Ordu’ludur) düşürebilecek kadar da ümitvardır.
"Babam.
Ekmek kazanmaya gitti
Bize,
Ve bir daha dönmedi
Babamın yolunu gözlüyorum
Sabah akşam gelmiyor.
Anne,
Çok mu uzun sürüyor
Bir ekmeği kazanmak."
derken bundan yıllar önce anlattığı sanki Soma faciasındaki ölen maden işçilerinin çocuklarıdır ve maden işçilerinin çocukları gibi kazınır acıları ,kalbine biber sürülür çocukların :
Biber Sürdüler Kalbime Anne
Yitirdikleri demir parayı
Dönüp dönüp arayan
Tozlu yollarda
Ve kendi sesine çarpan
Kuş ölülerine
Göğsünü mezar yapan
O çocuklar gibi
Düşürdüm ürkekliğimi
Hayatın orta yerine
Biber sürdüler kalbime anne.
O ceviz sandıkta kaldı
Beyaz bir tülbende sarılı
Düğümlenmiş göbek bağım
Beklerim şimdi bağlasın diye
Beni ellerine
Biber sürdüler kalbime anne.
Kır çiçekleri takmıştın oysa
Her bahar saçlarıma
Ve sımsıcak bir ekmek gibi
Öpüp bırakmıştın
Çocukluğumu avuçlarıma
Şimdi derin bir uçurum
Bakamam gözlerine
Biber sürdüler kalbime anne.
Yağmurları yamardın sökülen yerlerime
Bense, eski bir ceketin iç cebinde
Unutulan mendillere ağlardım
Bileklerimde köreltip dikenini
Öyle oğul yapardım sesimi bir güle
Biber sürdüler kalbime anne.
Her mevsim biraz daha uzağa düşen
Anne adlı ağacın son yaprağıyım belki
Güz desenli kazağıyla parklarda gezen
Çocuklara armağan ettim düşlerimi
Bak nasıl kanattı dudağımı ismin
Tam yaklaşmışken yüzüne
Biber sürdüler kalbime anne.
Sarı bir mektup zarfı yüreğim
Yokluğunla pullanmış
Bilemem postacı hangi adrese verir
Hangi fotoğrafta dokunurum
Bir daha nefesine
Biber sürdüler kalbime anne.
Gözlerinle sevmiştin duyduk hepimiz
Yangınları öğrendik gülümsediğinde
Bir de susmayı aynaların önünde
Bendim yakıştıran menekşeleri
Saçlarının gümüşlenmiş teline
Biber sürdüler kalbime anne.
Aynı trenin bitişik kompartımanında
Yola çıkmış iki yolcu gibiyiz
Valizimiz gül dolu
Mühürlü biletimiz
Yetişir mi rüzgârlar
Bindiğimiz trene?
Biber sürdüler kalbime anne.
YORUMLAR
Edebiyatta da, geleceğin emanetçisi çocuklara seslenmenin mevcut sorunlara kökten bir çözüm olacağının güçlü sinyallerini verdi bu edebiyat türü yazıyı okuduktan sonra.Öyle ya ağaç ve yaşken eğilme hususu.Aslında düşündüm de, Allah vergisi yeteneğin böylesi kutsal bir amaç için ağırlıklı olarak kullanılması kadar güzel ne olabilir ki.İncelemeniz bu gerçeğin kalın kırmızı bir kalemle altını çizmeme neden oldu.Sağ olun.
Bir yandan çocuk duyarlılığını onların sesinden etkin bir şekilde verirken, diğer yandan yaşama ve insana dair duygu, düşünce, algı, muhakeme yürütme gibi yaşamsal aşamalara dair işaret fişeği göndermiş sayın şair büyük küçük bütün okurlarına. Ne güzeldi.Edebiyatın farklı bir sektörü Çocuk Edebiyatını da daha yakından tanımamıza fırsat verdi bu değerli inceleme; sayın şairini eserlerinden ip uçlarıyla daha yakından tanımanın getirdiği güzellikle birlikte.
Teşekkürler Saygıdeğer üstadım emekleriniz için. Değerli çalışmanızı beğeniyle ve dikkatle okudum.Var olsun emekleriniz.
Selam ve saygılarımla.