Şeytan Üçgeni /Kurtuluş
İnsan kendini tanımak, dünyayı anlamak, ahirete inanmak, sevmeyi öğrenmek, doğasında hazır bulduğu kötü duygu ve davranış dürtülerinden (kalbi hastalıklarından) kurtulmak, rabbiyle ve kendisiyle barışmak ve bunun gibi; her biri başlı başına yüksek eğitim gerektiren yükümlülüklerle doğar.
Yeterince varlıklı bir aileden gelmiyorsa, ayrıca hayatta kalma savaşı vermek, hayvani ihtiyaçlarını gidermek zorundadır.
Günümüzde birçoğumuz son maddeyi aşmaya çalışırken gelip- geçiyoruz.
Nasıl olup ta şeytan üçgenlerine düşmeyelim.
Nasıl Âdem’likten insanlığa terfi edelim ki.
İnsan eğitimiyle uğraşan tasavvuf öğretisinde nefis yedi basamakta irdelenir.
İlk basamak; ’ Nefsi Emare ’ olarak adlandırılır.
Türkçesi hayvani (eğitilmemiş) nefis demektir.
İhtiyaçlarına, dürtülerine, içgüdülerine odaklıdır. Yalnız kendisini düşünür. Güzellikleri, başına gelmiş bütün iyilikleri tabii hakkı sayar, çirkinliklerin nedeni hep başkalarıdır.
Hiç bir konuda engellenmeye gelemez. Kabahatler başkalarınındır.
Kendisi şu veya bu nedenle hep haklıdır. Zorlanarak durdurulmazsa, asla sınır tanımaz. Bir piresine başkasının bin yorganını feda eder. Ama başkalarının hatırına tırnağa bile işemez.
’’Sidiğin denize faydadır deseler gider dağ başına işer.’
Harcamalarını hep kendi isteği doğrultusunda yapar. Bir muhtaca beş kuruş vermez ama kendisi beş yüzüncü ayakkabısına milyonlar verebilir.
Gururu dağları aşmıştır.
Kibri yüzünden burnundan kıl aldırmaz.
O bir insan şeytanıdır.
Böylelerinin elinde iktidar varsa firavun’laşır,
mal varsa Karun’laşır.
Eğer bilgiliyse bir firavunun kuyruğunda Haman’laşır.
Eğer bütün bunlardan yoksunsa, iyilerin Ebu Lehep’i olur; yollarına diken döker. Küçük bir tacirse, orta gelirli biri ise Ticareti uğruna her şeyi feda eden,’’ebu cehil’’ olur.
Bu nefisten ve böylelerinden ancak Allah’a sığınarak kurtulursunuz.
İkinci basamak nefis ise’’ nefsi levamedir.’’
Türkçesi hata yaptığında pişman olan, özür dilemeyi erdem olarak kabul eden,kendini eleştirebilen, hatalarında suçu kendinde arayan nefistir. Gelişmeye yetişmeye, eğitilmeye müsait nefistir.
Ben şunu şunu yapsaydım bu sonuçla karşılaşmazdım. Şunu şunu yapmasaydım başıma bu gelmezdi der. Hatalarından ders çıkararak düzelmeye çalışır.
Kendini yetiştirmenin, cehaletinden kurtulmanın yollarını arayan nefistir.
Hakk’ı tescil eder. İnkârdan kaçınır. Şahitlikte dosdoğrudur.
Yalanın ne menem birşey olduğunu bilir. Aklının yegâne sermayesi olduğunu fark etmiştir.
Evrensel doğrulara saygısı artmış, başkalarını da sevmeye başlamıştır.
Aradaki diğer nefis türlerini geçerek sonuncuyu söyleyeyim.
Marziye nefis.
Yani razı olmuş nefis.
O nefis insanlığa terfi eden nefistir.
Yaratanından, çevreden ve dostlarından razıdır.
Haddini biliyordur. Sevenlerinin gücünün neye yetip yetmediğinin farkındadır.
Yaratanıyla düzenli iletişim halindedir. Başkalarının elindekinden umudu kesmiştir.
Dünyanın gelip geçerken konaklanılan bir beş yıldızlı otel olduğunun farkındadır.
Süit oda derdinde de değildir. Nasılsa her yer beş yıldızlıdır. Kanaat sahibidir. Payına razıdır. En büyük benim demekten uzak olduğundan; su gibi, en değerli olduğu halde, enginlere meyillidir.
Ezelden gelip ebediyete göç eden bir ilahi kişilik olduğunun farkındadır.
Varlığın tamamının kutsal olduğunu sezmiştir.
Hu der, başka demez.’’O’’ var, başkası yok bilmiştir.
İbadetlerini, zikirlerini korktuğundan değil, sevdiğinden dolayı, ihtiyacına göre yapmaktadır. Allah’tan en çok onlar korkarlar ayetinin muhatabıdır. Nefsi hata yüzünden derece kaybetmekten korkarlar. Ödeşme dünyası olan bu âlemde her suçun bir karşılığı olduğunu iyi bilirler. Çünkü
Marifetullah sahibidirler. Yani Allah bilgisine sahiptir. Her varlıkta O’nu görür.
Onlar için Kuranda;
’Ey mutmain olan nefis;
Rabbin senden razı,
Sen rabbinden razı olarak ebedi cennetime gir.’
buyurulur.
O müjdelenilen cennete giriş, daha burada gerçekleşmiştir.
Nefsin bu mertebesine varanlar için cennet hayatı şimdiden başlamıştır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.