- 503 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
meşhur öğrenci aşkları /arda... öyk... 438 yeniyazım
Ardahan lisesi yolu; kültür müdürlüğün çeneden başlar. Kasap Dervişgilin köşeye; o sakaldan kısa bir kulvar ve lise:
"Bizim cici lisemiz,"
"Bizden önce bizden sonra: Bizim cicimiz, okulumuz."
"İlk gençliğimizin; hayata hazırlanıyorduğu, o lise."
Senenin mayıs ayında ufak bir yırgalamıştı zelzele. Bir gün tatil verdiler. Ertesi günü bini aşkın öğrenci, o geniş tarla gibi sahanda o yana gidiyoruz bu yana. Herkesin gayesi bir gün gene tatil yapsalarmış. Hoçvan, Alagöz, Hanak’lı öğrenciler; en fazla isteyen onlar. Köye gidip pağaça, ekmek, tuluk peynir getireceklermiş.
Hoçvanlı İlyas; yalandan gençlere dedi ki, " Okulun çenesine gidin, birden okul uçuyormuş sanki ulan, ulan! " deyip geri kaçalım. Anlaştılar; tüm öğrenci mutabık oldu.
Herkes oyunu kusur etmeden oynamaya başladı.
Gitti gitti, bağırarak:
" ULLLLLAAAAAAA!......."
ULAAAAAAAAAAAAAAAAN!
Bir böyle iki böyle. Hoşlaştık. "İlyas abi yine yapalım," diyoruz. Bizi kırmıyor. Bir daha, bir daha..
Taaa!.. Meğer müdür içerde bizi pusuyormuş. Yekten kapıyı yarı açtı, dışarıya bedeninden önce elindeki sopası çıktı: Kazma Sapı’ydı.
" Ola, kaçın. Bir kul oğlu arasan ilaçlığa, derman’a bulamazsın."
Kimse kalmadı.
Adem oğlu namına; herkes pırrrrr!
Hepimiz kaçıştık.
Müdür, başa mı çıkabilir ergen gençlerle. İçeri girdi. Bin’e yakın öğrenci gene arı oğul veren misali uğuldaşıp dolandı.
Biz küçüğüz karşı cinsle arkadaşlık nedir? Bilmiyoruz. Kızlar erkek öğrencilerle konuşuyor. Yanyana konuşup gezerlerken. Basit konuşma birden zorlaşıyordu.
Örneğin bizlerden yukarı sınıfta bir abi, "Kız arkadaşına kalemin alabilirmiyim," dedi. Söyleşmenin basitliği hala hafızamda. Üç-beş dakika sonra aynı oğlan kalem veren kıza "Seninle özel bir şeyi konuşmak istiyorum." dedi. At kaçtı torba düştü, bir defa... Oğlanın ne anası kaldı, ne babası... Hayvanlardan köpek, çiçeklerden zakkum, vücut azalarından ağız, burun, kulak, pardon, kafa, göz gitti!.. "Sıvıyla doldururum," diyordu. Konuşmak çok zorlaşıyordu. Nerede zor oluyordu? Nerede kolaylaşıyordu. Anlayamıyorduk.
"Üç kez seni seviyorum diye uyandım
Tuttum sonra çiçeklerin suyunu değiştirdim
Bir bulut almış başını gidiyordu görüyordum
Sabahın bir yerinden düşmüş gibiydi yüzün..." İ. Berk
Bayro abi yeğin, yeğin gidiyor, arkadaşlarıyla, okulun karşısında kantin çalışırdı. Bizse arkalarından gittik. Bunlar namlı öğrencilerdi. Merak etmiyor değildik. Karizmalarını nasıl oluşturmuşlardı? Yalan Allah’ın düşmanı. İmrenmiyorduysak namerdim.
Şimdi öğrenciler dizi yıldızlarına, şarkıcılara özeniyorlar. Lisemiz de küçük öğrenciler büyüklere imreniyordu.
Gasso Kemal, güzel giyinirdi. Saçını bakımlı tutardı. Hergün yıkardı. Kışın zemherisine aldırış etmezdi. Kemal Abi ileriye doğru bakış atardı. Beden dilini iyi kullanırdı. Özellikle yüzünü çok iyi değerlendirirdi. Dik duruşuyla, ölçülü ve biçiliydi. Enver abi’yi bateri çalarken görmüşüm. Ne zaman görsem elinde baget varmış sanırdım. Ahmet abi güzel konuşur. Karşıdakine yaşam koçu gibi davranırdı. Sevilmesi hatırlılığı gözümüzden kaçmazdı. Günay Karagöz futbol sevgisinden, küçük, büyük herkesle diyalog kurardı. Çok iyimserdi. Marifetli olmamızı, çalışmamızı salık verirdi. Kardeşi Erhan harika futbol oynardı. Onun stilini, Turgut’unkini Sokrates’in tarzına benzetmişimdir.
Parasını ödeyen çayını içiyor. İki tane pencere çay taraftaydı. Kapıyla bir pencerenin olduğu yerse kantindi. Sigaraların saklandığı, kitaplar buraya bırakılırdı. Defterini koyanda olurdu. Öğrenci genarasyonu çakışmıştı. Kayd-ü kabuller yani hakkına okuyanlar ile evli- barklı, ilkokulun üçüne giden çocuğu olanlarda vardı. Onların kimileri iş yerlerinde çalışırdı. Derken okulu diploma almaklık şey gibi görüyordular. Ehliyetin olsun lazım gelir günü vaktinde deriz ya, eh öyle!
Yılmaz Avcı, Allah işini rastgetirsin. Sinemacı Yakup’un kardaşıydı. Lise mezunudur kendisi. Konuşunca ağzından bal damlardı. Futbolu oda severdi. Genç futbolcuların yetişmesini isterdi. Ardahan spor’un hay’ına vay’ına koşardı
Bizim idollerimiz; ağabeylerimiz.. Çoşkun Avşar kantinde çeyrek ekmek arası yaptırmış çayla yiyor. Dahilin arkasına geçmiş, avucunun içinde sigarası. Ağzından duman çıkarıyor. lokmasını çiğniyor.
Temkinli gençler; "Temkinat "ı şansa asla bırakılmazdılar sigara yasağına temkinliydiler.
Öğretmenlerin tamamı genç. Gürsoy abi’den ufak öğretmen vardı. Çok şahit olmuşumdur, kapıda at bebeği gibi yegan- yegan beliren öğretmene. Onlarında canları sıkılıyordu, çıkıp, çıkıp geliyordular. İç memleketlerden gelmişlerdi. Gençlerle hemen kaynaşırdılar. Oturup konuşan, arkadaş olan, ho, hoooo!
Nuri Vatan’ın pederinin evde kalırdılar. Heralde Nuri Vatan para almazdı. Ardahan’a katkı versin öğretmenler, bir onu isterdi. Para- mara iştememiştir. Duymadık.
" Kalktım sonra bir aşağı bir yukarı dolaştım
Şiirler okudum şiirlerdeki yaşa geldim
Karanfil sakız kokan soluğunu üstümde duydum
Eskitiyorum eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun "
İlhan Berk Fransızca öğretmenidir. Yukarıdaki şiirin söyleyeni. Türk şiirinin yegan devidir. Onun gibi öğretmenlerimiz vardı. Devrin azametidir. Bilemem nedir? Neyin, nesiydi?..
Taşlara kazınmış heykeller görürüz. Ne o taş yenidir. Ne o şekil, ne de o heykeli dikilen adam...
Siyah- beyaz fotoğrafları renklisine çeviriyorlar. Bişey, bişey... fotoğrafta ki adam ölmüş çevirsene hayata. Giden balık büyük olur. O mesel..
O öğrenciler geri gelmez. Ne güzel günlerdi. Kızlar kaşan, erkekler yakışıklıydı.
Bu kadar bolluk yoktu. İlk American Blue- jean’ i Dinçer Ünal’ da, belediye reisinin oğlu Ruhi’de gördük. Haldun karaca, Feridun Karaca kardeşler süveterin en güzelini giyerdiler.
Son sınıfa giden kızlar, bakalari yani olgunluk sınavına giriyorlardı. Ondan sonrada kalktı. Mayıs ayları Ardahan’ın güzel ayıdır. Tabiat’ten buğların kalkması aman Tanrım doğa nerede bu şekil uyanırmış?
Güzel kızlar. Boydan, endamdan ve sıfattan pek nadideydiler. Ardahan’lı öğrencilerin akça, esmer, iri gözleriyle saçlarının örüklere inen and ve yeminleriyle güzeldiler. Kaş kadında bellim olmalı. Ardahan’lı kızların kaşları kara ve kalem gibi yay gibiydi. Yanaklarının kırmızılığı her yerde tesadüf edilir görmelik değildi.
Ardahanlı güzeller bundan mı nazlıdırlar?
Yuvayı dişi kuş yapar. Ardahan’ın kadını ev yapandır.
Menşur aşklar yaşadılar gençler.
Kaçanlar.. Kız kaçıranlar. Kızların kaçırdığı oğlanlar. Mahkeme de öyle dermiş kızlar oğlan ceza almasın diye.
Nice büyük aşkları bilir o lise yolu. O yol anlatsın baba.
Fotoğrafları renkliye çeviren TEKNOLOJİ, o yolda yeriyen güzellerin demini de çevirsene!
"Baban ruhunu ervahını seversen!"