- 573 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ESKİ VE YENİ ÇENGELKÖY
ESKİ VE YENİ ÇENGELKÖY
İki Çengelköylü asker ocağnda tanışmışlar, ismi Ali olan sormuş; "nerelisin arkadaş?" adı Sefa olan cevap vermiş; "İstanbul Boğaziçi Çengelköylüyüm" demiş.
Ercan; aaa tesadüfe bakar mısınız, ben de Çengelköylüyüm" demiş.
Sefa yapma ya, bizlerde eski Çengelköylüyüz, şunlardanız ve bizi orada herkes tanır." deyince Ali biz de bunlardanız, köklü bir aileyiz, bizleri de köyde
herkes tanır" diye konuşmuş. Sefa; "Çengelköy’ün neresin de oturuyorsunuz?" diye sormuş, Ali "Havuzbaşın da, ya siz?" demiş. Sefa; " biz de Ata-2 sitelerin
de oturuyoruz" diye cevap vermiş. Her ikisi de "hayret ikimiz de şu asker ocağında tanışıyoruz, hem İstanbullu hem de Çengelköylüyüz ama birbirimizi
tanımıyoruz" diye, köye olan özlemlerini paylaşmışlar.
Eee, tabii tanımazsnz, bu son derece doğal, Çengelköy son yıllar da okadar çabuk büyüdü ki, 1963’lere kadar Çengelköy’de sadece bir tek Çengelköy Havuzbaşı
İlkokulu vardı. Bu okula, Çengelköy merkez, Yenimahalle, Defterdaroğlu, Havuzbaşı, Yalıboyu, Güzeltepe, Çakaltepe, Kuleli ve Vaniköy gibi çeşitli
mahallelerden çocuklar gelirlerdi. Bundan dolayı bu okulda ve 1964 yılında açılan, Mehmetçik İlkokulunda okuyan öğrenciler, şanslı bir nesildi. Çünkü,
köyümüzüzün hemen her semtinden arkadaşları vardı.
1999 Depreminden sonra, İstanbul’un özellikle deprem kuşaında bulunan semtlerinden, Çengelköy’e büyük bir göç dalgası başladı. Bunun nedeni, Çengelköy’ün
depreme dayanıklı kayalaradan oluşan, bir zemininin olması ve Karadeniz den gelen temiz hava kanalının buradan geçmesiydi. Bu göç dalgası özellikle
büyük inşaat şirketlerini harekete geçirdi. Bu büyük göç dalgasıyla gelen insanların, ikamet edebileceği devasa siteler yapıldı. Rasathane, Talimhane,
Bahçelievler, Yavuztürk ve Ümraniye’ye kadar uzanan bu siteler, 1987 yılında sadece 8 bin olan Çengelköy nüfusunu 270 bine kadar çoğalttı. Bu sitelere
yerleşen aileler, çocuklarını oturdukları yerlere yakın yeni açılan okullara verdiler. Büyük süper marketler ve AVM’ler açıldı. Dolayısıyla Çengelköy’ün
üstü, neredeyse bir Mecidiyeköy gibi oldu. Çengelköy’ün merkezinden bile geçmeyen, her yöne giden otobüs seferleri konuldu
1970’li Yıllarda Çengelköy iskelesine büyük motorlar ve iskele meydanına büyük otobüsler ile her gün 300-400 yabancı turist gelirdi.
Ancak bu turistleri ağırlayacak ve hizmet verecek, sadece iskele meydanı, Seval pastanesi ve 75-100 kişilik Çınaraltı gazinosu vardı ki, bu üç mekânın
potansiyeli bu kadar çok turiste hizmet vermesi mümkün değildi. Gelen turistlerin 150-200 kadarı oturacak yer bulurken, diğerleri köyün merkezini, tarihi
yerlerini geziyor, az da olsa esnafımızın yüzünü güldürüyordu. Sonra nasıl olduysa bu çeşmenin suyu kesiliverdi ve tur şirketleri, bu turistleri
Beylerbeyi’ne yönlendirmeye başladılar.
Oysa ki şimdilerde Çengelköy’e her hafta sonu 20 bin yerli turist geliyor ve bu denli yoğun talebi karşılayabilecek turizm potansiyeli yüksek,
en azndan otuza yakın mekân var. Seval Pastanesi, Villa Bosphorus, Sütiş, Çınaraltı, Blue Cafe, Erbap Pastanesi, Çınaraltı Cafe, Hurma Cafe, Singelköy,
Kahverengi Cafe, Minik cafe, Çikolata Cafe, Deniz Yıldızı, Bonn Cafe, Allegra, İskele Çınaraltı, İskeke Cafe, Cadde Cafe, Crep Cafe, Yakamoz, İşpir
Kurufasulye Aşhana.
Fast food mekânları ise, İskele Bodrum lokmacısı, Durak Cafe, Çınaraltı dürüm, Uğur piliç, Dönerli, Çengelköy dürümcüsü, Çengelköy kokoreççisi, Çengelköy
börekçisi, Çengelöy yaprak ciğercisi, Küçük tarihi fırın, Çengelköy balıkçısı, Çengelköy yoğurtçusu, Lavaşlı, Tatlıses çiğ köfte, Kuğu kebap, Paşa
işkenbe-paça-kokoreç, gibi mekânların çoğu, sabahlara dek hizmet vermeye devam ediyor.
Efendim, Çengelköy geceleri aynı hızda devam ederken, eski Vahdettin köşkü tekrar restore edilip, içine bir çok bina inşa edilerek Devlet Konut Evine
dönüştürülüp, eski Nato yolunda da yapımı devam eden Enternasyonal Olimpik yüzme havuzunun da açılmasıyla, Çengelköy’ün İstanbul’un en önemli semtlerinden
biri olacağı müjdesini veriyor.
Bu arada bizim Çengelköylü iki kafadar, teskerelerini alarak Çengelköy’e dönmüşler ve ikisi de evlenmişler. Ali’nin iki, Sefa’nın bir çocuğu olmuştu.
Artık iki aile birbirlerine daha da yakınlanmış ve eşleri, çocuklarıyla birlikte, yeni Çengelköy’ün tadını çıkarıyorlard. Ancak eski Çengelköylü’lerin
bir kısmı, yeni Çengelköy’ye ayak uydurabilirken, büyük bir kısmı ise eski Çengelköy’ü özlemle hatırlar olmuşlardır. Zaman zaman "Eski Çengelköy ve
Çengelköylüler" geceleri düzenleyip, sohbetlerle, şiirlerle ve şarkılarla, özlemini çektikleri anıları hasretle karışık, keyfini çıkarıyorlar. Gelgelelim,
"O Kubbede Kalan Hoş Bir Seda İmiş" misali, ne yazık ki bu arayışlar, eski günleri geri getirmiyr. Sağlıkla kalınız...
15 Ocak 2015
Kadircan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.