- 494 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ANDRE ANTOİNE VE DARÜLBEDAYİ
Fransız tiyatro oyuncusu ve yönetmeni Andre Antoine, 1858-1943 yılları arasında yaşadı. Sanatçı daha çocukken babasının ölümü üzerine annesi ve kardeşleriyle birlikte Paris’e gelmiş ve tiyatroya büyük ilgi duyduğu halde, ailesinin geçimine yardım etmek zorunda olduğu için, çeşitli işlerde çalışmıştır. Bu arada, özellikle, Hava gazı idaresinde uzun süre görev almıştır. Çalışma dışında kalan bütün zamanını piyes görmeye, figüranlık yapmaya, tiyatro konusunda eline geçen her şeyi okuyup incelemeye ayıran Antoine, tanıştığı tiyatro adamlarıyla sabahlara kadar süren tartışmalarında, tiyatronun yeni anlatım tarzlarına gereksindiği çağın isterlerine uygun yepyeni usüller bulup uygulayarak bu gittikçe köhneleşen sanatı yeniden canlandırmanın zorunlu olduğu fikirlerini savunmuş;ve nihayet 1887 yılında, bu amacını gerçekleştirmek için amatör oyunculardan oluşan özgür-Tiyatro topluluğunu kurmuştur.
Dünya tiyatro tarihinin en şerefli akımlarından birine kaynaklık eden küçük topluluk, başlangıçta büyük güçlüklerle mücadele etmek zorunda kalmıştır. Biletler üzerinden alınan ’eğlence resmi’ni bile ödeyecek parası olmayan Antoine, bu masraftan kurtulabilmek için, temsillerine davetiye ile müşteri toplamak yolunu seçmiş;hatta bu davetiyeleri, seyircilerin evlerine kadar bizzat götürmekten çekinmemiştir.
Antoine, bir yandan da, büyük yazar Emile Zola’nın naturalist sanat görüşü doğrultusunda, en basit ayrıntıya kadar doğruluğa, doğallığa ve gerçeğe tıpatıp uygunluğuna dayalı bir mizansen anlayışını uygulamaya koyulmuştur. Bu çerçeve içinde, geleneksel romantik sanat görüşüne körü körüne bağlı kalmış tiyatroya, çağın sanat beğenisine cevap verebilen bir hava getirmek amacıyla, bir yandan Curel, Courteline gibi henüz tanınmamış genç yazarların ’realist’ piyeslerini sahneye koyarken,bir yandan da Tolstoy ve Shakespeare gibi büyük yabancı yazarların piyeslerini realist bir mizansen anlayışına uygun şekilde oynamıştır.
İlk başlangıçta hemen hiç ilgi uyandırmayan Theatre-Libre, büyük sanat adamının tükenmek bilmez mücadelesi ve sarsılmaz azmi sayesinde yıldan yıla gelişerek, seyircisi, militanı, yazarı ve oyuncusuyla, başlı başına bir kurum halini alacaktır. Önce 1897 yılında kendi adını taşıyan Theatre-Antoine’ı yöneten sanatçı, 1906 yılında ünlü Odeon tiyatrosunun müdürlüğüne getirilmiş ve sınırsız bir etkinliğe girişmiştir. Entellektüel ve kültürel sonuçları bakımından son derece verimli olan bu etkinlik, ne yazık ki, 1913 yılında büyük bir maddesel zararla kapanacaktır.
Ne yazık ki, evet. Ama, aynı zamanda, ne mutlu ki...
Ne mutlu ki, böylece Odeon Tiyatrosu’nun müdürlüğünden ayrılan büyük rejisör, İstanbul şehremini operatör Cemil Paşa tarafından Türk tiyatrosunun kuruluşuna katılmak üzere yurdumuza çağrılmış ve bu daveti büyük bir sevinçle kabul ederek hemen yola çıkmıştır. İstanbul’daki tiyatroları dolaşarak sahne sanatçılarımızı tek tek tanıyan Antoine, Türk tiyatrosunun kuruluşuna temel olacak noktalar hakkındaki fikirlerini bir rapor halinde düzenlemiş; bu fikirlerin uygun görülmesi üzerine de, 1914 yılında, Darülbedayi-i Osmani adıyla kurulan ve tiyatro musiki bölümlerini kapsayan ilk ’konservatuar’ın genel müdürlüğüne getirilmiştir. İlkin Şehzadebaşı’ndaki bir apartmanda çalışmaya koyulan Darülbedayi-i Osmani’nin tiyatro ve musiki şubelerinde okutulacak ders proğramı saptanmış ve bir de edebiyat heyeti kurulmuştur. Dersleri okutacak ders proğramı saptanmış ve bir de Edebi Heyet kurulmuştur. Dersleri okutacak hocalarında atanmasından sonra açılan yarışmalar yoluyla ülkenin gençleri bu okula alınmıştır.
Ne var kitam bu sırada Osmanlı İmparatorluğu ’nun Almanya safında Birinci Dünya Savaşı’na katılması, hem Antoine’in Fransa’ya dönmesine , hem de okulun açılışının ertelenmesine yol açacaktır. Bununla birlikte, yurt kültürüne büyük hizmetlerde ve katkılarda bulunacak olan ilk Türk tiyatro okulunun temelleri de böylece atılmış olmaktadırç
Fransa’ya döndükten sonra bütün etkinlik gücünü, tiyatro eleştirmenliği ile Özgür-Tiyatro Anılarım ve Aktör Tolma’nın Aşk Hayatı adlı kitaplarını yazmaya başlayan sanatçı, eleştirileriyle, modern tiyatro hayatı üzerine silinmez bir iz bırakmıştır.
Antoine ayrıca, sinema sanatıyla da ilgilenmiş ve özellikle 1916- 1922 yılları arasında bir dizi film çekmiştir. Ama Andre Antoine’ın bu yeni sanat dalındaki asıl önemi, Zola’nın sahne sanatına ilişkin görüşlerinden hareket ederek, ek olarak sunduğumuz seçmelerden de anlaşılacağı gibi sinemanın geleceğini ve özellikle de İtalyan yeni gerçekçilik akımını haber vermiş oluşudur,
Dolayısıyla da Andre Antoine, modern tiyatro sanatının en büyük öncülerinden biri olduğu kadar evrensel sinema sanatının en bilinçli savunurlarından biri olarak da ortaya çıkmaktadır.