- 700 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ÇAY SAATİ
İnsan sevdiğini hiç üzer mi?
İşlediği günahlara ironi yaparcasına çay içtiği bardağı da özel seçmişti. ‘’İnsan sevdiğini hiç üzer mi?’’ diye yazıyordu küçük kulplu cam bardağında.
Üzer ya dedi kendi kendine bir şeyleri hatırlamışçasına.
Çayla sarhoş olanlardandı uykusuzluktan.
Yıllara inat her gece anılarla çay saati yapıyor; anılarla sabahlıyordu. Sırf bu yüzden bir demlik çaya ve bir paket sigaraya hayatını adamıştı.
Ne daha fazlası için çalışıyor ne de daha fazlasını istiyordu.
İşte yine bu gecelerden bir tanesiydi.
Çayın ilk yudumunu dudaklarına götürmüştü. Çay soğumuştu birkaç dakikada; oysa anılar ne acımasızdı yıllar geçse de hiç soğumuyordu.
Yine baş başa kalmıştı zifiri karanlıklarla. Ortam kafası gibi dumanlıydı. Sigarayı her çekişte bir iç çekiş eşlik ediyor yalnızlığına. Koyu bir sohbete demleniyordu her yudumda.
Yine başlamıştı:
Oysa ne kalabalıktık ikimiz.
Dünyaya sığmıyordu yüreklerimiz hep bulutlara ellerimizi uzatırdık.
Yazık ellerimde şuan dumanı tüten sigaram kaldı sadece diye ağlamaya başlamıştı.
Nerde hata yaptık diye düşünmüyorum artık, kaybettik kaybettik diye hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.
Kaybettik, aklımızda kalbimizde, ellerimizde, gözlerimizde hala canlı duran olguyu diye haykırırken birden sakinleşti.
Günah çıkartırcasına sesine masum bir ton vererek.
Ne sen öldürmek istedin ne de ben yaşatmak!
Katlettik dedi.
Aslında kendisi de inanmamıştı söylediklerine.
Göz yaşları içinde tekrar denedi kendini kandırmayı.
Başaramadı…
Çaresizdi.
Parmakları arasından halıya düşen sigaraya öylece bakakaldı, kılını kıpırdatmadı ya da vicdanı izin vermedi. Ne olacağını çok iyi biliyordu. Çaresizce, şuursuzca bekliyordu.
Cehennem bu odaya gelecekti.
Duman yavaş yavaş tüm odayı sararken gözlerinde acı bir tebessüm oluştu.
Rahatlıyordu ateşin kızıllığı yansırken yüzüne, ellerinin sıcaklığını ölümün sıcaklığıyla tekrar yüzünde hissetmişti.
Mutluydu.
NİL, SU akıtırken gözlerinden yangına
Mazi kök salmış çöle; Demir gibi yara
Sönse, kül olsa, savrulsa dört bir tarafa
Cemre, cemre aşk filizlenir her an’a.