Domuz Ahırı (1969, Pier Paolo Pasolini)
Doğanın kanunu nedir, diye sorarım kendime zaman zaman. Zaman zaman da Allah’ın kanunu nedir, derim! İnsanın içinde iyilik mi baskındır, kötülük mü? İnsan temiz olarak mı doğar yoksa kirli mi? İnsana iyi olan eylem mi zevk verir kötü olan mı? Bizler de hayvanlar gibi yaşayıp birbirimiz neden yemiyoruz?
Esasen yeryüzü bir tiyatro sahnesi midir? Cehennem isteyerek giden insanlara, cennete istemeyerek giden (‘’Bana seni gerek!’’) ne demeli? ‘’Tüm canlılar içinde en zoru ve girift olan insanoğludur!’’ sonucuna ulaştırıyor beni…
Pier Paolo Pasolini filmlerinden keyifle izlediğim filmi yok. Yine de filmleri izlettiriyor kendini. Sanırım derin mevzulara girdiği, bunu olabildiğince orijinal ve de hayvanca bir üslupla verdiği içindir… ‘’Domuz Ahırı’’ filmini izledikten yönetmenin gerçekte nasıl bir insan olduğunu merak ettim. Sanırım sorunlu bir insanmış… Bu filmi ile bir kez daha anladım.
‘’Porcile’’, yani ‘’Domuz Ahırı’’ filmindeki oyuncuların büyük çoğunluğu gerçekten iyi. Yönetmen bu oyuncuları çok aramış olmalı. İtalyan filmlerine ve edebiyatına karşı hoş duygular beslemeyen insanlar çoktur. Ön yargıdan vazgeçip bakmak lazım gene de.
Filmin özeti:
İki öykü iç içe girmiştir. Eski bir çağda geçen birincisinde, açlıktan ölmek üzere olan genç bir adam bir çölde yalnız başına yaşar, ancak zamanla etrafında ona bağlı küçük bir grup oluşur. Sonunda bu insanlarla beraber, oradan geçenleri avlayarak yemeye başlar. Çağdaş diğer öyküde ise zengin bir burjuva ailesi rahat bir yaşam sürer. Sanayici baba, savaş suçlusu rakibiyle siyasal bir birleşme yapmanın planlarını kurarken oğlu, domuz ağılındaki dişi domuzlardan birine gizli bir tutku beslemektedir.
Bu tutku kötü bir sonla noktalanacaktır…
Filmde adamı çıldırtacak şeyler de yok değil. "Tra la la la’’ diyen kızın ne yapmaya, ne anlatmaya çalıştığını çözemedim. Modern zamanda geçen hikâyenin oyuncular sanki tiyatro sahnesindenler. Berlin Duvarı’na işemek için sabırsızlanan domuz hastası gencin, kız arkadaşını öpmeye yanaşmamasında ne hikmet vardı, onu da çözemedim. Büyük ihtimalle şu anlama geliyor: İnsan sadece bir varlığa karşı tutku besleyebilir…
Film 99 dakika ve İtalyanca.
Filmden birkaç tane replikle sonlandırayım.
‘’Babamı öldürdüm, insan eti yedim, şimdi zevkten titriyorum!’’
‘’ Beni öpmene izin vermemekte ve korkunç acılar çekmekte özgürüm. Tra-la-la.’’
YORUMLAR
Şöyle güzel soslu bir et parçası yenerken izlenebilecek bir film:))))İnsan eti yeme eylemleri aslında insanın
ilk kökeninden başlamış zaman zaman taban ve tavan yapmış,aslında bu insan pek makbul bir canlı değil,
selamla.