- 583 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BABAM ÖLSE DE TEMELLİ KURTULSAH
Eskilerin sınırlı köy imkanları içerisinde ve kıtlık ortamında güzü yaza eriştirmek kolay bir iş değildi. Kolay iş değildi uzunu kısaya denk getirmek. Namerde muhtaç olmadan, ona buna el avuç açmadan "kış yeygisi" ile baharı ucundan kıyından yakalamak.
Şimdinin imkânlarıyla bakıp eskiyi yargılamak kolaycı bir yaklaşım olur. Bozkırda yaşam son derece acımasızdır. Bulutlar bir kere küsmeye görsün. Yağmur duasına çıksan da nafile. Bayburt Yöresi Türküsünde belirtildiği gibi “Gide de gelmeye kötü seneler.”
Dünden bu güne, bozkır yaşam koşulları, sosyolojik persfektiften değerlendirilmek istenirse özellikle ve öncelikle bozkırın sosyo-kültürel süreçte belirleyici unsurlarına insan oğluna sunduğu imkanlara dikkat etmek gerekir ki hakkı veçhile bir değerlendirme yapılabilsin ve bilimsel bir sonuç elde edilebilsin. Eksik değerlendirmeler yaparak sonuç elde etmeye çalışmak bizleri önyargıların bataklığına götürür.
Geniş ve kalabalık aile ortamında "yırtık büyük yama küçük" misali ailenin iaşesi, barınması, korunması "kış yeygisinin" belli oranlarda kadın erkek, çoluk çocuk arasında hakkaniyetle paylaştırılması, köy imamından tutunda çobana varana "hakkullah" çerçevesinde gözetilmesi askerlik deyimi ile belirtmek gerekirse " komutan en kötü ihtimalden hareket eder" yaklaşımıyla büyüklere düşen temel bir sorumluluk ve yükümlülüktü.
Kalabalık ailelerde genellikle büyükler çabuk öfkelenen, aksi, agresif, geçimsiz, huysuz, otoriter ve sevimsiz olarak değerlendirilirler. Aile büyüklerine sorarsanız "yük devesi bağırgan olur" diyerek " mecbursan yapabilirsin" doktrini doğrultusunda kendilerini haklı gösterirler.
Öte yandan, dış dünya ile aylarca süren ulaşım ve iletişim mahrumiyeti ortamında atın, eşeğin, ineğin, dananın, koyunun kuzunun, tavuğun, horozun, kedinin, köpeğin sağ salim bahara, yaza erişmesi için özel tedbirler alınması gerekirdi.
"Yılkı atı" bozkır yaşamının acımasızlığını ifade eden bir deyimdir. Yaşlanan atlar, kışın yem saman yemesinler diye yazı yabana salınır. Kurt kuş yerse yer, yemez döner gelirse ne âlâ güz sonuna kadar dağda bağda kullanılır.
Nevşehir/Avanos/Sarılar Köyünden Topallanın Ömer’e küçükken babası yağmur demez çamur demez, yaz demez kış demez öküz güttürürmüş.
Bir gün bu işten nasıl kurtulabileceğini çocuk zihni ile kendi kendine mülahaza ederken:
- Ben ölsem öküzlelri Halit’e güttürür. Öküzler ölse yeniden öküz alır gelir. En iyisi mi babam ölse de hepimiz temelli kurtulsah demiş.
YORUMLAR
Kırsal hayatın zor şartlarını deyimler ve sözlerle bütünleyerek kendi lisanıyla aktarmışsınız. Yazınız, o durumları bir ucundan dahi olsa görmemiş olanlar için hikaye gibi gelecektir. Önceliğin hayatta kalma içgüdüsü olduğu bu şartlarda sevgilerin neden ikinci planda kaldığını anlamak zor olmasa gerek.
Tebrikler ve başarılar...