- 880 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
YANARKEN AŞK İLE...
Issızlığımın arzında sunuma çıkan duygularım alabildiğine bakir ve bir o kadar yalın. Öncesinde olmadığı kadar seyri ayrı bir âlem yankısı bir o kadar gürültülü duyulmasa da dışarıdan. Tüm o dış sesler değil mi ritmi bozan, kanımı donduran.
Tırnak arasında iç çekişlerim fazlasıyla sırnaşık medet umarken. Neyden ya da kimden esinlenebilir ki haricinde tek gören ve duyan tüm gücüyle esen ve tutan tutanaksız ve ıssız kıyılarda.
Denemediğim ne kaldı ki… Randımanı fazlasıyla düştü ve çöktü. Fi tarihinde başlayan bir yolculuk notaların ezgisi ve yağmurun sesi ile kaynaşan. Fazlasıyla katı ve kesif bir sessizlik put kesilmiş tüm o varlıklar zabıta geçerken. Gaipten gelen seslere dahi meftun olmuşken arşın kaçıncı katı kim bilir yükseldiğim. Görmezler, duymazlar derken haykırır ve sorarım:’’Neden? ‘’
İlahi bir işarete vakıf olmak iken tek dileğim elimden çekip alınan neşem.
Öncesi ve sonrası… Neyin kim bilir?
Ya gerçek ve yalan arasındaki o ine çizgiye ne demeli? Fark eder mi ki… İnanmak istedikten sonra artık içimde tek şüphe dahi yok tüm o imgelerin yanıltıcı tezahürüne.
Kırık bir bardağın parçalarını nasıl özenle topluyorsam aynı ahenkle tutuyorum hayatı bir ucundan. Yanılmak, yalanlara sarılmak değil niyetim tüm o farkındalığıma rağmen. Bedeli ne olursa olsun sunulan yaşama hakkımı son güne kadar kullanacağım gülmeye yeltenmesem dahi. İsrafı yaşların varsın mubah olmasın. Sözüm ona sarf edilen o hileli dostluklar istediği kadar alıcı kuşlar gibi dolansın başımda. Sırça köşkümün içinde yaşar giderim nihayetinde.
Bilmez miyim nedir aslolan… Görmez miyim karanlığın hibeli varlığını el yordamıyla ilerlerken. Işığın vardiyası çoktan bitti ve çekildi kenara, sığındı izbelere. Değişmez kaideyi kaçıncı tecrübe edişim. Kaçıncı kapılışım esen rüzgâra bir türlü devinimine engel olamadığım. Yadırgayan, kınayan ve yaralayan her bir varlığa bir o kadar teşekkür borçluyum tevekkülün bir uzantısı olarak. İpotekli aşklar nazarımda korunaklı dünyamın bir savı dahi olamazken rest çektim hayata.
Sayıları çoktan saldım boşluğa. Kelimeler ise yoldaşım. Belki bir yaşındayım belki bin. Nasıl da izafi örselenmiş ruhum kanarken asla da telaffuz etmeye razı olmadığım tüm o kırgınlığım.
İsteklerim olsun sevinçlerim olsun bir çiy tanesi gibi erirken dilimde ve öğütülürken ruhumda tümleyen üzünç değil mi nirengi noktası bir o kadar asil ve dirayetli…
Feraseti, edebi, bilgiyi destur edinmişken kâinatın gizemi beni içine çeken. Ne akıllarda bir soru ne içimde tek bir şüphe… Ne sarf edilen ve tahakkuk eden söylemler gıybet ile karışık ne de ayıbı, yalanı dış âlemin. Mesul olduğum tek bir benlik başlangıçtan güne uzanan ve gittiği yere kadar.
Hükmedemem hükmedilemeyeceğim kadar.
Yalanlara da inanırım yalan söylemesem de.
Karanlığa da düşer yolum karartmasam da yüreğimi.
Ölürüm binlerce kez yeniden doğmanın şevki ve rahmeti ile.
Emeklerken kaç kez takıldım derken yürümeye başlayıp sayısız kere kapaklandım yüzükoyun. Varsın yokuş aşağı yuvarlanayım elbet bakarım başımın çaresine. Işık ve iman iken tek yoldaşım hep bildim ki; incitmemek edebin manasından ileri gelir. Bu yüzden hiçlikse telaffuz edilen bin kez razıyım hiç olmaya nefret, kibir ve hasetten uzak olmak adına. Fitne ateşiyle yakan bir zalim olmaktansa derviş ruhum yoldaş olsun hiçliğe varmak adına Yüce Mevlana’nın zikrettiği üzere: ‘’Ben Allah’a âşık olduğum an önce münakaşayı, sonra münazarayı, sonra konuşmayı kestim.’’ Yeter ki tüm o afakî söylemlerden muaf tutulayım yanmamak ve yakmamak adına yanarken aşk ile…
YORUMLAR
Gülüm Çamlısoy
Sevgilerimle...
Yüce Mevlana’nın zikrettiği üzere: ‘’Ben Allah’a âşık olduğum an önce münakaşayı, sonra münazarayı, sonra konuşmayı kestim.’’ Yeter ki tüm o afakî söylemlerden muaf tutulayım yanmamak ve yakmamak adına yanarken aşk ile…
Aşk ile yananlara selam olsun.Kutlarım, saygılarımla...
Gülüm Çamlısoy
Hoş geldiniz. Çok teşekkür ederim yalnız bırakmadığınız için.
Sevgiler, saygılar değerli dostum...