SANCI!..
Sabahın ezan sesi odasına huşu ile dolarken her zamanki gibi mesmele ile yatağından doğrulup avuçlarını yaradana kaldırarak ’Yarabbi, bugünde sağlık, huzur içinde uyandım, sana şükürler olsun’ dedi. Dualarını okuduktan sonra ayağa kalktı. Bahçe yönüne bakan pencereye doğru ileledi. Pencere önünde eğilerek tül perdeyi sol eli ile aralayarak dışarı ve gökyüzene baktı. Gri bulutların gökyünün iştah kabardan siuletine hücum edişine dudak bükerek dalgın daldın salona doğru yürümeye başladı... Uzun saçları omuzlarından beline soğru kısrak yelesi gibi dökülüyordu. Hafifçe sarımtrak saçlarının ipeksi narin salınışları uyku mahmurluğuna aldırmadan yürüdükçe dans ediyordu. Saçlarını çok seviyor, o saçlara anasının ve bir de kendisinin parmaklarından başkasının doğunmasını asla istemezdi... Yıllar önce sevkatle, aşkla dokunan parmakların zaman sonra çirkefleşip nasıl işkence aletleri haline dünüştüğünü gözlerinin önüne getirir gibi oldu. Sendeleyip düşerken, koltuğun kenarına tutunarak yavaşça oturdu. Derin soluklarının ardından ’O kabuslu yıllarım yok artık çok şükür’ derken biraz kendine gelir gibi oldu.
Sabahın uyuşukluğunu üzerinden atar atmaz kalkıp mutfağa gitti. Soba üzerinde kaynamış ırbıkdaki suyu ılıştırdı. Kollarını sıvazladı, niyet ve besmele ile abdestini almaya başladı. Küçük yaşından beri mecburiyetlerin dışında namazını hiç kazaya bırakmamıştı. Annesi Arife hanım dinine, vatanına, milletine çok düşkün bir kadındı. Zeynep’inde kendisi gibi yetişmesini, çevresindeki, mahallesindeki köksüz aymazlara benzememesi, onların mahvoldukları cehennem çukuruna kızınında düşmemesi için ne çabalar göstermişti Zeynep ortaokul ve lise çağlarında okurken! Memleket insanları o kadar sahipsizdiler ki; masum, körpecik çocukları ciddi şekilde koruyacak hiç bir makam yoktu. Sadece göztermelik nutuk ve anlık bir kaç şikayet ile gelen baskınlar vardı emniyetce... Ya sonrası?! Sonrası Allah’a emanet edilmiş sahipsiz evlatlar... Arife hanım yetişmiş, aydın bir Türk kadını olarak durumları iyi bildiği için Zeynep’in üzerine titriyor, gözlerini biran bile olsa üzerinden ayırmıyordu.
Uyuşturucu baronları şehri bütün okullarında, alışveriş merkezlerinde ve hatta mahalllerin tümünde kimselere aldırış etmeden tezgahlarını kurmuşlar, karşı koyanları mafya usulü yöntemlerle işleri bitiriliyordu. Güvenlik görevlileri ya kasten, ya da ellerindeki imkanlar alınarak zehir tacirlerine engel olamiyorlardı. İnsanların gönüllerini serinletmek amacı ile bir kaç tacir yakalansada asıl tacirler devletin en tepe noktalarında keyif çatmaları işleri daha da sarpa sarıyordu. Arife hanım gece gündüz memleket çocuklarını kendi öz evlatları gibi düşünüyor, çaresiz göz yaşları ile dualarında Allah’a teslim oluyordu. Ondan başkasından yardım beklemenin beyhude olacağını biliyordu. Taze vatan çiçeklerinin solmamasına gayret etsede başaramamanın hazzı ile yıkılıyor, kendi evladı Zeynep’i bunların eline teslim etmemenin huzuru ile azda olsa mutlu oluyordu...
Annesi Arife’nin kendisi için canla başla verdiği eğitimler gözlerinde şekillerirken abdestini alıp, peşkirle yüzünü ve ellerini kurularken seccadenin serili olduğu alana yürüdü. Seccade üzerinde namaz vaziyeti alarak niyetini yaptı ’ Allah’u ekber’ diyerek kıyama durdu. Sabah namazını diğer zamazlardan daha bir coşkuyla kılardı her sabah. Uykunun o tatlı tembelliğinden başını yastıktan kaldırmak başkalarına çok ağır gibi gelsede Zeynep için sevapların en büyüğü olarak yüreğine kazınmasıydı sabahın bed-i bereketi. Hep derdi ’ sabahların nurlu havasının sayesinde ayaktayız! Erenlerimiz, dervişlerimiz, enbiyalarımız topraklarımızın bağrından şüheda gibi fışkırdıkça biz hep var olacak kutsanmış yurdumuzda.. Daha nice bin yıllar bu topraklar bizim olacak!’ Namerdin, nankörün, hırsızların, haydutların iki yakamızı bırakmaz yüzsüzlüklerinin mutlaka son bulacağını dualarında hep dillendirmişti sesli olarak... Zeynep, bu dualarla, annesinin milli duruşları ile büyütülmüştü ana ocağında...
Devam edecek...
Zafer Direniş
...
01 Ocak 2015 Perşembe 17.40 Lahey
YORUMLAR
Zafer Abim, güzel bir girişle seri bir hikaye başlıyor anlaşılan. Betimlemelerin ve uslubun harika. Şiirin yanında öykücülük senin uzöanlık alanın bence. Tebrik ediyorum Zafer abim. Uzaklara selamlarımla.
direniş
eh biraz deneme yapıyoruz...
yeni yılını kutlarım abim.. Allah daima mutlu ve huzurlu kılsın sizleri...
selamlarımla... uzaklardan...