ÜÇ REKÂT MI DÖRT REKÂT MI?

• 1 Ocak 2015 Perşembe 14:03:35

İmam Yusuf Efendi, bir camide din görevlisidir. Bir gün camisinde öğle namazını cemaate kıldırmaktadır. İmam Yusuf Efendi’nin kırk kişilik bir cemaati vardır.
İmam Yusuf Efendi, namazını cemaate güzelce kıldırmak için uğraşı vermektedir. Nihayetinde İmam Yusuf Efendi de insandır, şaşar ve beşerdir.
Öğle namazı farzının üncü rekâtındayken Yusuf Efendi’nin kalbini bir şüphe kaplar.
Kendi kendine:
“Acaba şu anda kıldırdığım öğle namazı farzının üçüncü rekâtı mı ya da dördüncü rekâtı mı? Herhâlde son rekâttır.” der ve selamını verir; cemaatte onunla selam verir. Öğle namazının farzını böylece tamamlamış olurlar.
Selamdan sonra İmam Yusuf Efendi’nin kıldırmış olduğu “öğle namazı farzının üç rekât mı dört rekât mı olduğu” şüphesi beynini cırmalar durur. Nede olsa üzerinde cemaate kıldırdığı namazın sorumluluğu vardır.
İmam Yusuf Efendi selamdan sonra geriye dönerek cemaate sorar:
“Arkadaşlar! Şimdi öğle namazının farzını dört rekât mı yoksa üç rekât mı kıldık?” Der. Cemaat birbirine bakar ve kaç rekât kıldıkları cevabını veremez. Otuz dokuz kişi kaç rekât kıldıklarını söyleyemez.
Kırkıncı kişi Hamdi Bey elini kaldırarak:
“Hocam biz namazı üç rekât kıldık.” Der.
İmam Yusuf Efendi:
“Hamdi Efendi, otuz dokuz kişi kaç rekât kıldığımızı bilmiyor da sen mi bileceksin.” Der.
O da:
“Evet, ben biliyorum.” der.
İmam Yusuf Efendi:
“Sen nereden biliyorsun söyle.” Der.
Hamdi Efendi de:
“Hocam! Benim dört adet dükkânım var. Sizin kıldırdığınız her bir rekâtta bir dükkânımın hesabını yapıyorum. Üçüncü dükkânın hesabını bitirdim, dördüncü dükkânın hesabına geçmeden siz selam verdiniz.” der.
Oradaki cemaat bu durumu şaşırır. Aslında kendileri şaşılacak durumdadır ama Hamdi Efendi’nin sözlerine şaşırırlar.
İmam Yusuf Efendi ve cemaat tekrar öğle namazının farzını tam olarak kılarlar ve bu şüpheden de böylece kurtulmuş olurlar. Böylece Hamdi Efendi de farz namazın dördüncü rekâtında dördüncü dükkânının hesabını da tamamlamış olur!
01.01.2015
Yozgat