- 309 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GÜNEŞ YİNE DOĞMUŞTU VE İSYANLARIM ÇOKTAN BAŞLAMIŞTI....
Saçımı bir haftadır yıkamamıştım tatlı tatlı kaşınması hoşuma gidiyordu
benim için güzel bir meşgale olmuştu biraz daha idare edebilirdim zaten
havada buz gibiydi ördek misali suyla içli dışlı olmak beni pek cezbetmiyordu.
Bugün canım çoğu zaman olduğu gibi hiçbir şey yapmak istemiyordu Tanrım yemek
yemeye bile üşeniyordum günde üç öğün yemek yiyecek olmak başlı başına çaba
gerektiren bir işti uğraştı çaba vermeden yapacak neredeyse hiçbir şey yoktu.En kolayıda
sanırım aldığım nefesti ciğerlerime soluduğum hava beni pek yormuyordu en azından
oturduğum yerdende olsa kendiliğinden gerçekleşen yaşamsal bir durumdan ibaretti.
Midemden gelen gurultular hız kesmeden devam ediyordu birşeyler yemek ve sonrasında
başıboşluğuma kaldığım yerden devam etmek istiyordum hayatımda biri olsa acaba dahamı
iyi olur diye zaman zaman düşündüğüm oluyordu ama sonra bu düşüncenin kafama bir balyoz
gibi inen sarsıntısıyla kendime geliyordum.Herşeyden önce katlanılması ve tahammül edilmesi
oldukça zor bir heriftim hiçbirşeyi iplemediğim gibi bir bayanın ihtiyaç duyacağı duygusal
havayı yaratacak bir biride değildim.Sanırım manastırda inzivaya çekilmiş bir rahip gibi
tek başıma kalacak ve kadınları evlilik düşüncesinin dışında uzaktan sevmeye devam edecektim.
Benim açımdan bir sorun yoktu zaten evlilik denilen kurum tabiatı itibarı ile bünyemin kabul
etmediği bir şeydi itaatkar olmak beni ciddi manada hasta ediyordu askerliğimi kısa dönem er
olarak 6 ay yapmıştım ve neler yaşadığımı bir ben bir de Allah biliyordu ne sinir bozucu bir
düzendi nasıl katlanabildiğime halen şaşırıyorum o dönemi benim açımdan değerlendirdiğimde
işkencenin bir başka versiyonu olarak adlandırabilirdim.Tezkereyi aldığımda ipini koparmış bir
boğa gibi nereye gideceğimi şaşırmıştım sonunda beni en iyi paklayacak yer olan bir bara gidip
bir güzel demlenmiştim kadehimi özgürlüğe ve kuralsızlığa kaldırmış sivil hayatın bana sunacağı
boşlukların heyecanı ile kendimi hiç olmadığım kadar mutlu hissetmiştim.Vakit yavaşça ilerliyordu
ve ben odamın içinde pencere kenarında bulunan saksıyı eşeleyen kancık bir kargayı izliyordum
kapkara tüyleri ve delici bakışları vardı onu seyrettiğimin farkındaydı aşağı yukarı hergün
pencere kenarına gelir saksının içindeki toprağı karıştırırdı.Onu çoğu zaman kıskanıyordum
kanat çırparak istediği yere bedava gidebilir ve özgürlüğe yelken açabilirdi insan olarak yaşamak
zordu ve katlanılması güç olan korkunç bir realiteydi.Bir kayanın dibinde kendiğilinden çıkmış bir ot
olarak yaşamak vardı ama insan olarak yaşamaya devam ediyorduk ve şimdilik yapacak bir şey yoktu...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.