ANA HEP YÂR OLANDIR
Tarihi açıdan kadının toplumdaki yeri araştırıldığında İslam hariç hiçbir çağda hak ettiği değeri bulduğu söylenemez. İslam dışı birçok dini ve dünya görüşünde, kadının hak etmediği onca safsata, hurafe ve insan fıtratına ters olan hareketlerle karşılaşılır. Her şeye rağmen kadın ancak İslam nuru ile asli konumuna kavuşmuş ve bir insan olma niteliğini kazanmıştır. Kadın ne zaman gerçek değerini yakaladıysa, toplum, dolayısıyla medeniyet de bu sayede parlamaya başlamıştır. Daha net bir anlatımla, toplumlar kadına değer verdiği oranda huzuru, barışı, sevgi ve saygıyı yakalayabilmiştir. Zira toplum hamurunun şekillendiği teknedir kadın. Bunun içindir ki İslam kadına çocuk eğitimi ve aile işlerini tevdi etmiştir.
Şunu da söylemekte fayda vardır. Her ne kadar Müslümanlık kadına gerçek değerini verdi ise de Müslüman’ın da (asr-ı saadet hariç) aynı şeyi yaptığı söylenemez. İslamlıkların rahat yüzünü görememelerinin bir sebebi bu olsa gerek. Aslında Müslümanlar sadece islamın kadınlar hakkındaki yaklaşımında yanılmadılar. Ya da sadece bu konuda değil diğer birçok konuda İslami olmayan bir bakış açısıyla olayları anlamaya çalıştılar. Kur’an ve Sünnet bütün canlılığıyla önlerinde olmasına rağmen sanki uzak durmak hep işlerine gelmişti. Hz. Peygamber(s.a.v.)in zeki ve de genç olan eşi Hz. Aişe Validemizle olan evliliği bu cinstendir. Müslümanların eğitiminde ve sünnetin günümüze taşınması olayında hiç kuşkusuz Hz. Aişe Validemizin payı çok büyük olmuştur. Bir de sünnetin ve Yüce Kelamın tefsir edilmesinde taşıdığı değer göz önünde bulundurulursa bu, bir nevi Hz. Peygamber(s.a.v.)in Peygamberliğini kanıtlamaktadır.
Sanırım Müslümanlar, Hz. Peygamber(s.a.v.)in, kadınların değerini anlamamıza yardım edecek olan şu iki hadis-i şerifini tam olarak anlayabilselerdi bu günkü sıkıntıların birçoğunu yaşamayacaklardı. Buna göre “ Annelerin çocuklarına olan hakkı, babalarınkinden üç kat” daha fazladır. Hadisi şerifteki mukayeseye salt hukuk açısından bakmamız, hadisin anlatmak istediğini kaçırmış oluruz. Zira hadis-i şerif, anne babalık hakkından çok, onların çocukların eğitimine, yetiştirilmesine olan katkılarını ele almak istemiştir. Hakikaten çağdaş pedagog ve eğitimciler, annenin çocuk eğitimindeki rolünün inkâr edilemeyecek boyutta olduğu kanısındalar. Basit bir gözlemle hiçbir baba, annenin çocuğuna vereceği şefkat ve merhametinin yanından bile geçemez. Ayrıca çocuğun gelişmesinde ve şekillenmesinde bu iki kelime olmazsa olmazdır. Zira çocuğun birçok ihtiyacını marketten karşılamak mümkündür amma annenin parmaklarındaki dokunuşu, kucağındaki yumuşaklığı, tenindeki kokuyu, kısaca annelik duygusunu tedarik etmenin imkânı yoktur. Bu nedenle anne, İnsanın yetişmesinde, babadan, öğretmenden hatta herkesten daha önemli bir yere sahiptir. Tüm bunlardan hareketle anneleri ve de anne adaylarını bilgiyle mücehhez kılmak daha doğru olmaz mı?
Diğer hadis-i şerifte ise “annelerin ayakları altındaki cennet” vurgusudur. İlk anlamda hadis-i şeriften cennete gidebilmenin koşulu, annenin rızasından geçtiği anlaşılmaktadır. Fakat böyle bir yorum bana göre çok sığ kalır. Zira hadis-i şerifte kişinin cennetinden söz edilmektedir. Hem “kadem” sözcüğü, “adım” anlamını taşımaktadır. Nasıl ki kuluçkadan yeni çıkmış olan civcivler her şeyden bihaber, anne tavuğun adımlarını takip ediyorlarsa çocuklar da şahsiyetlerinin oluşmasında annelerinin adımlarını takip ederler. Şayet anne tavuk çöplüğü karıştırmak için adım atıyorsa civcivler de peşinden gider. Anne tavuk bahçeye doğru yürürse civcivler de onu takip ederler. Bunun gibi annelerin adımları cennete doğru ise çocuklar da o yolun yolcusudur. Bu manada son isteği sorulan idamlık gencin annesinin tatlı dilini ısırıp koparma girişimi hepimizde derin düşünceler oluşturmuştur. İşte bunun içindir ki dünya huzuru ile insanın cenneti annenin ayakları altında, adımlarının ardındadır.
Son olarak: Akıllı yöneticiler, eğitimde isabetli adımlar atmak, ciddi tasarruflar elde etmek istiyorlarsa kadınları(kızları) daha ciddi eğitimden geçirmeleri yeterli olacaktır. Bu ise bize, “gelişememiş toplumların, geri kalmışlığının ardında kadınlarının eğitim düzeyleri yatmaktadır.” gerçeğini hatırlatmaktadır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.