- 586 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İyi İnsan Olmak
İyi insan olmak için çabalanırdı çocukluğumda, ya da bana öyle gelirdi... Öyle büyüdük, öyle büyütüldük.
Hep takdir edilmek için çabalardık. İyi işler yapıp, güzel ve doğru olan için harcardık vaktimizi, emeğimizi. Kimin yardıma ihtiyacı var ise ona koşardık. Hani maazallah o gün sokakta fazla oynamaktan çocuk bedenimiz bitap düşmüş olsa; ve komşu teyzenin poşetlerini taşımasak; suçlu hissederdik. Kötü olmak işte bu kadar yakın bir duyguydu o zamanlar ! Çok büyük bir şey yapmamız gerekmezdi kötü olmak için. Bilmezdik, tanımazdık kötüyü, kötüleri.
Başka bir dünyaydı bizimkisi....
Dünya bugünkü dünya değildi. Pişen bir tencere yemekten komşumuz da sebeplenirdi. Çoğu zaman soframıza gelirdi. Dedem sofra duası verirdi. Çocuk aklımızla ciddiyete bürünür, büyük bir saygıyla dinlerdik duayı. Her yemekten sonra babamın ritüelcesine "ister zengin ol ister fukara, yak yemekten sonra bir cigara" sözüne gülerek tepki verirdik. Sigaraya olan net tavrımı düşünürsek, o zamanlar o bile kötü değildi...
Her haliyle daha bereketliydi dost meclisleri. Daha güleçti yüzler kahkahalarımızla, daha sıcacıktı odalar sevgimizle. Anlatılan ve geçmişte yaşanmış komik öykülere dakikalarca gülerdik. Tekrar tekrar anlattırır, hatta muhteşem bir filmden kareleri seyretmişcesine arkadaşlarımıza aktarırdık. Sonra yine gülerdik... O lezzetler, o hoşluklar tamamen iyiliğin yansımalarıydı. Şimdi durup zihnimi zorlayarak düşündüğümde, bugün de gülüp sohbetlere katılıyoruz ama; hayatımın en güzel ve en keyifli sohbetleri o dönemlere rastlıyor.
Bize herkes iyiydi zira, herşey doğruydu. Babam annem, öğretmenlerimiz ve diğer büyükler hep en iyiyi yapan, doğru, dürüst insanlardı. Kötülük en çok Dallas’taki JR(ceyar) kadardı bize..
Biri, biri ile tartıştığı zaman, kötü olan belliydi şaibesiz ! Çünkü kötü de iyiydi aslında. Gizlemezdi yaptığını, entrika bilmezdi. Onlar bile mertti. Dedim ya aslında kötüler bile iyiydi çocukluğumda.... Gidip konuşulur, ara bulunurdu. Tatlıya bağlanırdı tartışmalar usulca... Şimdiki gibi kin gütmezdi insanlar birbirine. Hoşgörü ve sevgi vardı, halden anlamak, hatır vardı: En önemlisi utanmak vardı utanmak! Yüzyüze bakamayız derdi vardı..... Ya da ne biliyim bana öyle gelirdi.
Yalanlarla mı geldik bugünlere ?! İyi insan olmak yanlıştı da biz mi kandırıldık?! Zira gördük anladık ki, insanlar kötü olmak için birbirleri ile yarışıyor ve hep kötülük kazanıyor ! Varsa bir kusurun, genelin onaylamayacağı, mazlum bir halin; yüzüne vururlar, dışlarlar; düştün mü, bir tekme de onlar atarlar ! Yardıma mı ihtiyacın var, yardım eder gibi görünüp, elini boşlukta bırakırlar ! Zamanın kötüleri gerçek kötüdür; zira kötülükle beslenir, bununla güçlenir, cesaret alırlar yenileri için.
Şimdi ne zaman birini kırsam, ne zaman ödünç aldığım bana ait olmayan kelimelerle, kendime benzemeksizin sözler sarfetsem; ya da kastım o olmasa da yanlış anlaşıldığıma inansam çok ama çok utanırım. İşte derim kendi kendime asıl dönüşme bu, sen de yeniliyorsun zaaflarına !... sonra toparlarım elbette, düzeltmek için elimden geleni koymam ardıma. Şu da bir gerçek ki kıran, en çok da kendini incitir, kendini eksiltir esasen.
Bu bir itiraftır ve Allah şahidimdir ki; hergün daha iyi bir insan olmak için uyanıyorum. Bireysel egolarımdan, hasretliklerimden, o bir türlü olmayan, olamayan hayallerimden sıyrılarak; isyan edip hırçınlaşmadan, başıma gelen ve gelemeyenleri kabullenerek, tamahla sevgi dolu bakıyorum insanlara.
İyiliklerinin kötülükle karşılık bulmasına rağmen, iyilikten vazgeçmeyen ve güzel insan olmada türlerinin son örnekleri olan bir anne ve babanın evladı olarak; bilirim ki iyi olmak ve iyi kalmak zordur bu devirde. Ama yine de herşeye ve her kötüye rağmen güvenilir ve iyi bir insan olarak bilinmek, öyle anılmak, en büyük zenginliktir ! yine bu; aynı devirde !
Aşk olsun iyi insan olabilene, kendini o haliyle koruyabilene !
YORUMLAR
Kara kara düşüncelere daldım bitirince yazıyı.
Karadeniz'in dingin, boz sularına,
suların üzerinde küçücük birer kara nokta gibi gözüken iki balıkçı sandalına takılı kaldı bakışlarım.
Trabzon Samsun yolundan, hızlı hızlı akıp geçen araçların sevimsiz eksoz gürültüleri de getiremedi kendime beni.
Bir film şeridi gibi geldi geçti gözlerimin önünden o eski, o güzel, o geri dönmeyecek günler.
O güzellikler hani...
Dürüstlükler...
Dostluklar...
İnsanlıklar...
Acaba,
40-50 yıl sonra,
bu günleri de arayacak durumda mı olacak insanlar?
O günler,
çok daha kötü mü olacak acaba?
Ne demeli?
Allah, insanlığın sonunu hayır etsin.
Gerçekten güzel yazıydı.
Konu güzeldi,
yazarın kelemi de mükemmel yansıtmış olayı.
Ne hoş cümlelerdi.
Şehriban Şirwan
Böylesine bir yorumu yazanın; hiç sanmıyorum ki, bunları hiç düşünmemiş olsun. Ben yazmasaydım, hatırlatmasaydım bile; düşünen; fikir büyüten bireylerin, hayatın ona ve insanlığa sundukları hakkında da derinden düşündüğüne ve farkındalığının üstünlüğüne inanırım.
Yazımı hoş gören, o değerli görüşlerinize ve zaman ayırıp okuyup görüş yazmanıza sonsuz teşekkürler :)
Dostlukla, muhabbetle