Eski evimiz
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Gözyaşlarında kimbilir neler gizlidir. Biraz daha gerilere doğru aksa göz pınarlarımdan. Yaşları nerelere varır bilirim. O hiç görmediğim dedemin, babaannemin, halalarımın ve babamın büyüdüğü iki katlı, altı samanlık
ahır olan toprak damlı eve girer otururum o, on yaşına kadar çocukluğumun geçtiği eve..
Bir kaç evlik çıkmaz sokağın girişte sol tarafta bulunun ikinci evi. Birincisi topal Halime’nin önden iki katlı görünen altı yine ahır,üstte iki odalık köylülerin perşembe pazarına gelince konakladıkları han.
Eve büyükçe bir eski rengi koyulaşmış,iki kanatlı tahta kapıdan girilirdi.Kapının tek kanadı sabit dururken
diğer kanadı açarak girerdik. kapıyı açmak için öyle özel bir şey veya tokmak gibi şeyler anımsamıyorum.
Girince burnunuza hemen sağ tarafta ahır olduğu için çirk kokusu gelirdi. Tuvalet onun önünde hemen girişteydi.Sol taraftan eve, yukarı kata dört beş basamak tahta merdivenle çıkılırdı. Bir kez ilkokul bire
giderken okuldan çıkışta tuvalete girmemiş, evimiz de okula uzak olduğu için girişte altıma kaçırmıştım.
Çubuk’un her eve girip, konuk olan ahrazı Şahinde benim bu halimi görmüştü girişteki tahta merdivenin
önünde.Yüzüme tükürerek beni iyice utandırmıştı.Annem her zaman olduğu gibi sinirlenip bağıra çağıra temizlemişti beni,ahrazın tükürmeleri abağ bağ diye azarlamaları arasında.
Merdivenlerden çıkınca çardak dediğimiz girişe çıkardık. Ev kapısı sağdaki küçük ahır penceresinin az gerisindeydi. İnekler sağılırken burada ışık görünürdü. Kardeşimle bu pencereden annemle babamı
izlerdik. Annem ineğe aynı yaramazlık yapınca bize vurduğu gibi inek bacağını kaldırınca kızarak ineğin bacağına eliyle vururdu, doğru dur diye. Babam bize gülerek bakar annem inek sağıyor diye kendi uydurduğu bir şarkıyı söylerdi. Şarkı şöyleydi:
Annem inek sağıyor
Saçı yere değiyor
Annemin de iki kızı var
Birbirini dövüyor
Aramızda 1’5 yaş olan kardeşimle iyice büyüyünceye kadar ikiz gibiydik. Annem ikimizi aynı model ve renk giydirince bizi ikiz sanırlardı.
Biz küçük dam penceresine tam sığamazdık. Bu yüzden sen önden bakacaksın, ben bakacağım diye kavgaya tutuşurduk. Babam bizi görerek yapmıştı şarkısını.
Evimiz küçüktü. Bunu şimdi düşününce anlıyorum.Dar bir aradan iki odaya ve aşağı samanlığa beş altı merdivenle inilen mutfak olarak kullanılan yere girilirdi. Annemin burada selenin altına süt yoğurt gibi
yiyecekleri koyduğunu görürdüm. Saman kokusu burnumuza gelirdi buradan. Bu samanlıkta annemin kardeşimi ağzını burnunu kanatıncaya dek nasıl dövdüğünü hatırlıyorum. Annemin sattığı süt ve nakış
paralarını alıp bir güzel harcamışlardı halamın kızıyla. Kardeşimde çok para olduğunu ve çarşıda durmadan para harcadığını anneme söylemiştim. Sanıyorum annem bir koşu çarşıya gitmiş, kardeşimi suçüstü yakalamıştı. Kardeşimin acıyla anne bir daha yapmıyacam diyen çığlıklarını hiç unutamam.En
çok o kardeşim ilgileniyor şimdi annemle. Aynı evde altlı üstlü oturuyorlar. Kardeşim kahvaltısını hazırlayıp, insülün iğnesini vuruyor. Güler yüzüyle ilgileniyor onunla.
Eski evimiz annem yürürken sallanırdı. Kar, yağmur tepemize yağardı sanki.Babam, toprak olan dama çıkar, oradaki yuvağı sürerek toprağı sıkıştırırdı. O zaman içeriye su sızmazdı. Yuvak bayağı ağırdı.
Bazen özenerek bu kocaman silindir taşı çekilen demirinden tutarak çekmeye çalışır, beceremezdik.
Burası çok hoşumuza giderdi bizim. Annem bu toprak dama kurutacak meyve, sebze serer, pestil yapardı. Buradan çevreyi seyrederdik. O zaman kavaklık ve toprak evler vardı çevrede. Göbekli Kezban teyzenin ayvalarını canınız çekerdi, elimizi uzatsak alacak kadar yakındı. Ama Kezban teyzenin eli çok açıktı. Ona misafirliğe gittiğimizde ayvalarından doyasıya yerdik. Onun güler yüzü de
cabası olurdu. Ah eski günler, eski evimiz. Çok güzeldiniz. Cırcır böcekliğimde kaldınız. Şimdi ağlayışım kılıf değiştirdi. Şiirlerde ağlıyorum kimbilir..
23. 12. 2014 / Nazik Gülünay
Öykümü güne taşıyan seçici kurula çok teşekkür ederim..
YORUMLAR
biz büyüdükçe o eski evler küçüldü...
yollar kısaldı...
biz büyüdükçe duygularımız değişti...
kalbimiz ...sevgimiz kendi kokularını arar oldu eski yorganlarda...
bir kırmızı kiraz salkımı kurdelede saklandı bütün periler...
sanki daha sıradan oldu hayallerimi süsleyen hikayeler..
biz büyüdük ve dünya küçüldü ...sanki...
tebrik ederim...
glenay
yaşadığını düşünüyorum, bir gün yaşayamazdık- ama o zamanlar kocaman
bir dünyaydı sanki..
Çok teşekkürler,
saygılar..
Zaman ve mekan, insanı her geçen gün eşyadan uzaklaştırınca acı-tatlı ne varsa ardımızda kalıyor. Hatıraları eski eşyalarımızdan,eski evlerden ya da resimlerden okumaya başladığımızda ,gözyaşları buğulu cama değerek 'hey gidi günler hey '' sözü hiç bitmeyen anılarımızda.
Kaç sena,kaç ay,kaç haftanın farkına varmak için illaki bir aynaya bakmak gerekiyor. Geçen yılların izleri yüzümüze işliyor. Aklımızda kalan sözlerle işte o besteler belirmeye başlıyor.
Okuduğum en güzel yazınız bu. Dil o kadar sade ve anlatım o kadar hoş ki,bence daha uzun olmalıydı. Belkide her şey ,tadında bırakılmalı.
Tebrikler.
saygılar,sevgiler
glenay
Hayatımla ilgili bir roman tasarlıyorum.
Buraya kısa kısa alacağım. Bu yazı da onlardan biri.
Devamını yazacağım, zaman buldukça..
Çok teşekkürler,
selâm ve sevgilerimle..
Yazını okudum ve çok beğendim, zaten her zaman beğendiğim bir kalemsin Nazik Gülünay.
Uzun zamandır deftere giremedim, biliyorum ki çok güzel yazı ve şiirler kaçırdım. Vaktim oldukça okumaya çalışırım artık.
Tebriklerimi bırakıyorum sayfana. Başarılarının daim olması dileklerimle.
glenay
ben de sizin yazılarınızı beğeniyle okuyorum.
selâm ve sevgilerimle..
Şiirler ağlamak için mi yazılır, diye düşünmeden edemedim. Yazdığım dramatik şiirler dışında benim beceremediğim, ama beceri sahiplerinin çok iyi yazdığı mizahi şiirler var. Demek ki ben bir dram adamıyım ve şiirlerimi ağlaşmak için yazmaktayım... Çocukluğumuzun köy yaşamını hangimiz özlemiyoruz ki...Ya da o insanları...İnsan şehirde çalışsa bile köyde yaşamalı... Anı öykünüz duygu yüklüydü ve özenle yazılmıştı. Tebrik ediyorum.Saygıyla
glenay
Hayatı yazarken kaçınılmaz oluyor bu duygunun içine girmek.
Ben hâlâ doğup büyüdüğüm yerde yaşıyorum ama çok değişti burası da.
Ancak ilçe dışına çıkınca görüyorsun köy hayatını..
Çok teşekkürler,
saygılarımla..
Gerçekten mükemmel bir yazı.
Resmi çizilen evde yaşamış gibi oldum.
O kadar cap canlıydı cümleler.
İşte,
yazı hissedilerek yazıldığında,
yazarın iradesinden çıkıyor kalem,
yüreğin kontrolüne giriyor.
Ve,
sazı yürek ele aldığında da,
böyle güzellikler meydana geliyor.
Çok güzeldi.
glenay
Gerçekten o evi yaşayarak yazdım.
Zamanım az olduğu için kısa tuttum.
İnşaallah klevyenin başına bir daha oturduğumda yazarım
selâmlarımla...