KAR YAĞIYOR ELAZIĞ'A
Su:
- Kar yağıyor şehre lapa lapa baksana dışarıya, dedi. Baktım hemencecik bir büyük iştiyakla ve çocuksu sevinçle.
-Kar yerine papatya yağsa, dedim kendi kendime ’daha süper olacak!’ Allah’tan yazmadım ona bunu.
Ona ne kadar da ihtiyacım var.
Ne kadar muhtacım.
Ne kadar da açım!
İstiyorum ki saçılsın bana çil çil, atılsın üzerime pul pul, düşsün üzerime çığ çığ!
- Kar yağıyor, dedi.
-Karışma yağsın, dedim.Güldü.
Sanırsın ki gecenin karanlığında ateşböcekleri uçuyor milyonlarca. Her kar tanesinin yolculuğunda ona bir melek eşlik edermiş yere düşene kadar, ne kadar anlamlı ve ne kadar ulvi bir mana yüklüyoruz bu yolculuğa. Peki her kar tanesinin yolculuğunda bir melek ona eşlik ediyorsa, bir insanın doğumundan ölümüne dek süren yaşam yolculuğunda ona bir melek eşlik etmiyor mu?
Milyarlarca kar tanesi yağıyor üstümüze.
Her taraf bembeyaz kesiliyor.
Bütün kirli ve pis olan şeye inat bir şeylerin temiz olduğu ve kaldığı ima ediliyor sanki!
Her kar tanesi bir melek...
Her melek bir kar tanesi...
- Aynı şehrin ayrı evlerinde kalıyoruz seninle. dedim. Duymazlıktan geldi ya da anlamazlıktan yahut bilmezlikten, görmezlikten...Sanat mı yapıyor ne yoksa naz mı bu?
- Her kar tanesi ne kadar beyaz, ne kadar temiz ve ne kadar masum! dedi bana Su.
- Kar yağıyor lapa lapa da sana gelen yollar da bana sapa, dedim inadına, canını ağırtmak istedim. Bana mısın demedi. Gayet sakin ve son derece makul bir şekilde devam etti muhabbetine.
- Bir kar tanesi olmayı ne kadar da istiyorum. Bir dağ başına düşmek isterdim ve doğan güneşin ilk ışıkları vurduğunda bana, sana ışıldamak isterdim cam gibi. Kilometrelerce uzakta sana selam yollamak isterdim.
Akla bak, ben onunla bir ömür yaşamayı hayal ediyorum; o bir kar tanesi olup iki günde eriyip yok olmayı hayal ediyor.
Ağlar mısın bu hale güler misin?
- Güneş vurduğunda erir yok olurdun, bir kar tanesinin ömrü ne kadar ola ki? dedim ukalaca. Demez olaydım.
- İşte bunu anlamanı beklemiyorum, dedi birden. ’Ben senin için eriyip yok almayı göze almışım. Gerekirse seni bir an görmek için bile ölmeyi... Bu aşkımın ne kadar büyük olduğunun göstergesidir. Bir günlük ömrüm bile olsa onu sırf seni görebilmek adına feda edebilirim. Bir kar tanesiyim aşkına, eririm uğruna!’
Sustu, belki de bana kızdı, yok yok belli ki üzüldü çok!
Ama ben onu çok seviyorum.
-Su, dedim. ’Senden evvel ömrüm kuraktı. Çiçeklerim yoktu, yeşilliğim sadece tablolarda vardı. Canlı değildim anlayacağın. Ölü gibiydim, yaşıyordum ama! Tek üzerime toprak atılmamıştı o derece...Sen geldin bahar geldi. Renk geldi, koku geldi. Ez cümle sen geldin can geldi bedenime, kan geldi yüzüme! Daha ne isterim rabbimden?’
Çok sustu.
Çok sustum.
- Kar yağıyor, dedi sonra.
- Evet, dedim.
-Meleklerimizi hayal edelim.dedi.
- Tamam, dedim ve onu hayal ettim.
YORUMLAR
Elazığ'a bol kar yağar ve yağdığı yerde kalır öylece. Kardan şehir...Şimdilerde bu biraz değişti. Keban'ın etkisiyle kışlar az yumuşadı. Elazığ'ın karları gibidir aşkları da; yüreğe bir oturur, bir daha kalkmaz. Orada, buralarda ki gibi gel geç ilişkileri olmaz pek, olursa da istisnadır. Bakın türkülerine, anlarsınız doğru söylediğimi. Mesela ben bir örnek vereyim:
Zeynebin saçları narindir narin
İçerim yanıyor dışarım serin
Yanıma gelmiyor sevgili yarim
Zeynebim Zeynebim şanlı Zeynebim
Üç köyün içinde güzel Zeynebim
Zeynep bu güzellik var mı soyunda
Elvan elvan güller kokar koynunda
Arife gününde bayram ayında
Zeynebim Zeynebim şanlı Zeynebim
Üç köyün içinde güzel Zeynebim
Evlerim evlerim yüksek evlerim
İçinde oturur gönül eğlerim
Vefasız yarimi sarıp neylerim
Zeynebim Zeynebim şanlı Zeynebim
Üç köyün içinde güzel Zeynebim
DEĞERLİ KALEMİ KUTLUYORUM. SAYGIYLA