- 1301 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
Ölüme Beş Kala ve Onun Hikayesi
Anneanneciğim,
Sen her zaman o sert ama sıcak bakışlarınla bana güven verendin. Hastalığın ilerlediğinde senin yanına giderken içimde şimdi tarif edemediğim duygular taşıyordu. Oysa her an her şeye hazırlıklı olan sendin biz se bu hazırlığı seyreden.
“Seni her zaman hatırlamak istiyordum” dedim bir an sende kaşlarını kaldırıp o güzel gözlerini gözüme dikip bana anlat dediğinde başımı öne eğdim.
Bizim hep baharımızdın hiç solmayan bir bahar. Her şey gibi ,ölümüne de alıştırdın bizi yavaş yavaş. Helal olsun.
“Kızım bizler hep baharı bekleriz ama gittikçe kışa gittiğimizi fark edemeyiz! Dediğinde düşüncelere daldım.
Ve bu söz benim beynimi günlerce kurcaladı ve tamda doğum günüme yakın bir zamandı gece saat 03.04 ve şu dizeleri al acele yazdım;
insan işte hep baharı bekler,
gelense kış,dağılacaksın.
gün gelip aynalara baktığında,
yüzün kırış, kırış ağlayacaksın
senin yüzünde çizgiler yoktu! Tüm insanları hayrete çeviren bir cilt pırıl pırıl sahi biz neden sana çekmedik ki!
Yaşarken ölüm gelmez hatırımıza!.. Bunu hissettiğimde biraz buruk ama hazırlıklıyım der gibi idin!
bilseydi insan doğduğunda,
doğumla ölüm bir yarış.
onu bildiği anda,
ana rahmi ile mezar arası bir karış.
artık yatacaksın!
Bildiğimiz an yattığımız anda saklı idi bir çok insan bunu ölürken fark ediyor…
Ben seninle ölümü kendi üçgenimde sorguluyordum!
bir dünyaya baktım,
birde kendime,benliğime.
yalancı dünya derler ya,
yalana su gibi aktım.
yalancı dünya değil, benliğim olsa, olsa,
eyvah! maziye bir baktım,
sığmamışım tenime,
sığmamışım bendime.
Olgun bir kadın olmuşum anneanneciğim senin deyiminle " ol "muşum!
giderken ölümsüz gerçeğe dörtnala,
içimi bir hüzün kaplar.
ne kaldı şunun şurasında,
yanık renkli müezzinin selasına.
ölümlü yalanın bitmesine,
beş kala..
evet içimde derin bir üzüntü vardı ama diğer yanım senin ruhunun hep yaşayacağı ihlası ile doluydu. Ve Ölüm bir son değildi!
Senin ölüm günün benim doğum günüme yakındı. Kendimi sorguluyordum...
akşam yat,
sabah kalk git, gel.
bu mu insan cinsindeki ulvi gerçek.
eğer buysa,
canlıların içinde en arifi eşşek.
yürek kaskatı tak, tak,
kalbin ortasındaki süveyda,
işte sana,
hakikati gösterecek mercek! 14 Mart 2010
Hakikat Ölüme beş kala geldi ve ben Ölüme beş kala “ol”mayı diledim.
Sen ölmeden önce bu dizeler döküldü yüreğimden, kalemimden ve daha bir hafta dolmadan ölüm haberinle sarsıldım. Ne dirinden nede ölümünden sıkıntı vermedin. Nur içinde yat güzel meleğim
Jale KESKİN 20.12.2014
Ölüme Beş Kala !
insan işte hep baharı bekler,
gelense kış,dağılacaksın.
gün gelip aynalara baktığında,
yüzün kırış, kırış ağlayacaksın
bilseydi insan doğduğunda,
doğumla ölüm bir yarış.
onu bildiği anda,
ana rahmi ile mezar arası bir karış.
artık yatacaksın!
bir dünyaya baktım,
birde kendime,benliğime.
yalancı dünya derler ya,
yalana su gibi aktım.
yalancı dünya değil, benliğim olsa, olsa,
eyvah! maziye bir baktım,
sığmamışım tenime,
sığmamışım bendime.
giderken ölümsüz gerçeğe dörtnala,
içimi bir hüzün kaplar.
ne kaldı şunun şurasında,
yanık renkli müezzinin selasına.
ölümlü yalanın bitmesine,
beş kala..
akşam yat,
sabah kalk git, gel.
bu mu insan cinsindeki ulvi gerçek.
eğer buysa,
canlıların içinde en arifi eşşek.
yürek kaskatı tak, tak,
kalbin ortasındaki süveyda,
işte sana,
hakikati gösterecek mercek!
Jale Keskin/İskenderun 14 Mart 2010
www.edebiyatdefteri.com/siir/337249/