- 325 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İki Saat
Evgin Atalay
Kardeşinin ölümüyle dağılmıştı. Her şey onun için kötüydü. Öfkesini kontrol edemiyordu. Susmayı tercih ediyordu. Birde susarken kesmeyi eline geçenleri, aklına düşenleri… Bir gün kocasının en sevdiği gömleğini kesmişti. Adam görünce etrafındaki kumaş parçalarını deliye dönmüş, öfkesine engel olamamış, iki tokat atmıştı.
Pişman olup özür dilemişti sonra. "Seni kendine getireyim diye vurdum. Ama halen susuyorsun. Bir şey söyle! Konuş!", dedi. Kollarından tutup salladı konuşsun istedi fakat o susmayı tercih ediyordu.
Bakışlarımı kadının yüzüne sabitlemiştim sanki. O da yüzüme bakarak konuşuyordu. "Ben",dedi sustu. Sonra bir daha "ben senin kitabını okuyorum. Ve her sayfasında her şeye yeniden bakıyorum. Martılar çok güzel bembeyaz. Deniz masmaviymiş. Köpükleri sularına atılmış çiçekler gibi. Martıları da seviyorum artık denizi de… Kitaptaki kızın direncine hayran kaldım hayata bakışımı değiştirdi", dedi. Yutkundu. "Eğer istersen gelirim seni görmeye" diye ekledi.
"Ben denizi sevmezdim", dedi devam etti sonra. "Niye biliyor musun? Çünkü ben denizi bütün pisliklerin boşaldığı, biriktiği bir yer olarak düşünüyordum. Martılarda bana göre kapkaraydı. Bazen kızım Lizge’yi doktora götürüyordum, Çapa’ya… Hiç bakmazdım etrafıma. Ve kocam, gömlekleri parçalanmaktan kurtulduğu için çok mutlu",dedi.
Kadını ilk gördüğümde şaşırdım. Gülümsemeyi bırak, tebessüm etmek bile zorla yaptığı bir şeydi. Donuk bir yüzü vardı. Gözlerinin altı şişmişti. Ya bütün gece uyumamış ya da bütün gece ağlamıştı. Dudakları kalıncaydı. Alt dudağı aşağıya kayıyor, üzgün bir ifade veriyordu yüzüne. Üst dudağı bunu fark edince kendini gerginleştirip alt dudağını yukarı çekiyordu.
Konuşmaya başladığında, "ben bu kadını yazmalıyım, yazacağım" diye düşündüm. Ona karşı çekildiğimi sonra bir noktada buluştuğumuzu hissetim. Bu nokta neydi? Deniz miydi martılar mıydı?
Şişman, kısa boylu esmer bir kadındı. Kendisini de güzel ifade ediyordu. Ağzından cümleler dümdüz başka bir yere sapmadan ne diyeceğini bilerek çıkıyordu. Aldı duygusunu koydu avucuma yani.
Kol saatine baktı. Saat beşe geliyordu. "oğlumu okuldan almam gerek fakat eğer istersen ben yine gelirim diye ekledi. Telefon numaralarımızı verdik birbirimize. O zaman yüzünde iki saatlik sohbetin ardından kalan bir tebessüm gördüm.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.