Geceyarısı Sohbetleri
SAAT: 01.18
Bahçesinde terkedilmiş kuş yuvalarıyla yapayalnız kalmış o ev…
Son zamanlarda hayatım öncekinden çok da farklı seyretmiyor aslında. Bugün diğer günlere nazaran biraz fazla uyanık kaldım. Erken başlamış bir cumartesi sabahı; annemin hakkı nasıl ödenir bilmiyorum;kahvaltı sofrası hazırdı. Babanneli , anneli,tarçınlı biberli bir kahvaltı. Kahvaltı sonrası birden bire aşkla başlayan dip köşe bir oda temizliği… (benim için pek de olağan bi durum değil!) Dolap arkasında biriken tozlarla savaş, her temizlikte biraz daha terkedilen eskiler… Ve bazen de eline alıp dakikalarca beklediğin, zamanda bazen tatlı, bazen hüzünlü bir yolculuğa çıkıverdiğin eskiler…
Tüm günü aileye vakfedilmiş bir cumartesi. Akifle oynamak ( abimin oğlu; babamın vefatından tam bir ay sonra dünyaya geldi. Henüz sekiz aylık; limon ağacının yaprağı gibi, kokusunu içine çektiğinde kalbinin derinliklerinde rüzgarların estiğini hissediyor insan).
Bir ara bir bahaneyle attım kendimi dışarı. Hava almak, yerde kırmızı yaprak, dalda bir kuş yuvası görmek için belki. Belki biraz yağmur yağar yanaklarım ıslanırdı. Belki babam…Yok yok anneme söz vermiştim yalnız gitmek yoktu.
Eve döndüm. Akşamlar meğer ne kadar uzunmuş birkaç gündür bunu daha iyi anlıyorum. Bi dizinin iki bölümünü de izledim. Annem içeride, babaannem yanı başımda uyumuş, saat çoktan 12’yi geçmiş bile ama benim alıp başını bi yerlere giden uykum geri gelmemiş. Gelseymiş keşke..
Kendimi karşımda bana aynadaki yansımammış gibi bakan kitaplığıma benzetiyorum. Dolmuşum, taşıyorum.. Fazlalıkları sığdıracak bi yer bulamamış, düzensizce dağıtmışım raflara. Eski kitapların kıyısına köşesine düşülen bir not arar gibiyim. O notta kendimi bulmak ister gibi. “… seni seviyorum” gibi mesela. Ya da mutlu sonla biten bir kitabın baş kahramanı olmak ister gibi…
Eksik bi şeyler var hayatımda belli.
Ben kütüphanemi düzeltmeyi bilmiyorum.
Yazmayı da…
Konuşmayı da…
Anlatmayı hele hiç… bazen anlamayı da…
Ben bu kütüphaneyi toplamayı beceremiyorum…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.