- 473 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Mahremiyetin İsimsizliği
Mahremiyet;teorik açıdan açıklaması çok da zor olmayan bir kelime.Başkaları tarafından ne ölçüde tanınıp bilindiğimiz,başkalarıın fiziksel olarak bize ne ölçüde ulaşabilir oldukları;bizim başkalarının ilgi ve dikkatinin ne ölçüde nesnesi olduğumuzla ilgili hususlarıyla yakından ilişkili kavram olarak açıklamış olayım.Bunun içine insanla ilgili ne varsa sığdırabilirz.Fakat mahremiyet öyle bir sey ki içine inmeye çalıştığımda isimsizliğimize rastladım.Ne demekti bu?İsimsizlik neydi ilk başta?Bilinmek mi,tanınmak mı,yoksa hiç olmak mı? Kötü bir şey demiyorum sakın ola.. Toplumların koydukları yasaklardan saklanması gereken diye dikte edilen mahremiyetten değil,kendi varlığımız içindeki gizlerden yola çıkıyorum..
Okyanuslar,güneş ışıklarının bir yerden sonra bile inemediği enginler.Işığın olmadığı yerde bile yaşamdan parçaları olan derinlikler.Ulaşmak için uğraş isteyen lacivertler.Mahremiyetin gizemi de böyle bir şey işte.Ruhumuzda,benliğimizde kimsenin bilmesini istemediğimiz sadece bizden ve bizim olanlar.Kimi zaman dokunulmasını istediğimiz kimi zaman daha da uzaklara ittiğimiz gerçeklerimiz,belki de korumak istediklerimiz adını koyamadığımız ya da koymak istemediklerimiz.Onlar hep bizim lacivertlerimiz.Niye mi lacivert? Saklamak,bilmek,tanınmak istemediğimiz neyimiz varsa siyahlara bürünmesine gerek yok ki,evet derindeler ama hepsinin bir tonu var; lacivertte böyle bir renk işte.İfadesi siyaha yakın olsa da yansıttığı derinlik mahremiyete en uygun olanı.İnsan yaşamını neye göre şekillendirmek isterse,biz onları görürüz sadece.Yaşamı görmek için, ayna tutarız ağzımıza. Yaşamı göremesek bile, yaşadığımızı biliriz ayna buharında;biliriz ki varız bir yerlerde siyahlarımızla, lacivertlerimizle hatta beyazlarımızla.Bir isim aramaya başlarız sonrada.Bulur muyuz yada bulanlar var mı;bilmiyorum.Ne olduğumuzu kim olduğumuzu kimler olduğumuzu içimize, mahremiyetimize;yani isimsizliğimizin sırlarını en iyi bilene sormak isteriz.Cevabı bilir ama dile gelir mi o da bir sır.Aynada gördüklerimiz yada bıraktığımız bir nefesle dalgalanan buhar ne kadar biziz.Yansıttıklarımız mı yaşattıklarımız mı?Okyanus gibi.. sularında yüzerken derinlerdeki akıntılarının farkına bile varamayız.Alttan akıp giden ne varsa bizim bilmediklerimiz.Erişemediklerimiz,inemediklerimiz ruhumuzun gelgitleri.İsmini koyamadığımız ne varsa asıl biziz.İşte bu yüzden mahremiyetimizin isimsiz olması beşeri bir varlık olan insanı daha da farklı şekillerde yoğurarak ruhumuzu bir kat daha mahrem ve isimsiz yapıyor..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.