- 814 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
SEVGİLİ BENLİK...
Gitmek ve kaçmak. Uzaklaşmak uzaklaşabildiğin kadar. Meftun iken hayata cebelleşmek acılarla ve ecelle.
Terk edişlerin ardında kalan o kekremsi tat. Peltek peltek dilden dökülen umarsızca ve hoyratça buruşturulup atılmış bir kâğıdın yırtık parçaları.
Git gidebildiğin kadar. Nereye kadar?
Uzaklaş ya kendinden?
Terk et terk edilişlere inat.
Ne varsa kaçamadığın tümlerken benliğini hadi itiraf et bu kadar kolay mı yok saymak özünü. O öz ki her ne kadar kıymete binmese de ve yok sayılsa da. Görmez misin o yanıp sönen ışığı.
Ey benlik, duyuyor musun beni? Ben ki hep sahip çıkmışken sana var mı öyle terk etmek, var mı yitip gitmek…
Yine başladın mızmızlanmaya. Sanır mısın ki bihaberim huzursuzluğundan ya da ötelenmiş duygularını bilmez miyim tarumar olmuş ve yadsınmaz dürtülerini görmezden mi gelirim sanırsın…
Beyhude, kalan yarım beyhude bu telaş…
Mamafih olmazın oluru işte bütünlenmiş şu dostluğumuz.
Sevgili Yunus yüzyıllar evvelinden zikretmişken…
‘’Severim ben seni candan içeri
Yolum vardır bu erkândan içeri.
Beni bende demen bende değilim
Bir ben vardır benden içeri.
Nereye bakar isem dopdolusun
Seni nere koyam benden içeri.’’
Sanır mısın ki umarsızım ya da duyarsız…
Neylerim bir başıma
Her yer zifiri karanlık
Kar eder mi söyle
Zikretsem de binlerce hece…
Bencil olmayı beceremedim sevgili benlik.
Bundandır bu yangın.
Ötesini göremedim bu yangının. Kifayetsizce sadece bekledim sönsün diye. Ateşe benzin döktüler galon galon. Sürç-i lisan yaptım defalarca telaffuz ederken aşkı. Anlamadılar defalarca zikretsem de.
Görünmeyen bir gölgeymişiz senle benle bir bütüne tekabül eden.
Kaçtım defalarca kendimden. Bırakmadın peşimi.
Uzak diyarlara kaçtım yine sen ve sesin.
Terk ettim defalarca terk edilmenin öfkesiyle.
Yadırgandım yadırgamazken.
Yargılandım, sürgüne verdim zihnimi düşmüşken aşka.
Sustum ömür boyu hükmedilmişken.
O ki beni kendi ruhundan üflemiş
O ki yoktan var etmiş…
Kimim ki bir kum zerresinin haricinde.
Dünyevi değerlenen insanın hiçliği değil midir Mevlana’nın zikrettiği şu dizelerde…
‘’Hintli, Kıpçak ve Rum ülkesinin halkı ve Habeşler!
Hepsi de mezarlarında tek ve tıpkısı renkte, ne de hoş yatarlar.’’
O ışık ki yolumuzun aydınlığı
O ışık ki delen karanlığı
Şu gök kubbe değil mi kâinatın tek sırrı…
Mükellefiz alabildiğine ve muafız o bütün teşkil eden önyargılardan ve kör cehaletten. Neyin öfkesi ise uzak dursun bizden. Biz yeteriz birbirimize.
Ötelemekten bin kat iyidir ötelenmek. Cefaya da razı gönül horlanmaya da. İstifli o bağnazlığın ne kuluyuz ne aciziz görünenin çok ötesinde.
Sefil olmak iyidir bencil ve kokuşmuş zihniyetten
Varsın göçebe kimliğimizle diyar diyar gezelim seninle ben.
Beni benden alıkoyamazlar nereye gitsek de beraberim kalan yarımla taşırken o kavruk yüreği. Beni ben, bizi biz yapan ve ne varsa uzağında duramadığım yine yeniden tümler beni. Parçam, varlığım, eşkâlim…
Ey aşk! Nelere kadirsin sen nelere… Mutluluk olası mı kor gibi yanarken ve kaybettiğini sandığın ne varsa içinde saklı.
Vazgeçmek mi… Asla.
Ya kabullenmek… Zor olsa da.
Benim, biziz ve buyuz ve uzantısız yüzyıllardan bugüne dokunan o deyişiyle Mevlana’nın:
‘’Sen ki o kutsal kitabın bir nüshasısın,
Yaratılıştaki sanatın aynasısın.
Ne dilersen kendinden dile, kendinde bul.
Ne ararsan, işte o sensin sen.’’
YORUMLAR
Gülüm Çamlısoy
Her ne kadar kendimizi üstün ve vazgeçilmez sansak da aynıyız özümüzde.
Duyumsayan yüreğiniz dert görmesin.
Saygılar, sevgiler...
Var olun.
Toz duman içinde dudakları yaralı, sağa sola bakmadan ilerliyor. Gözleri masmavi ayakları çıplak ve yaralı. Kendi inlemelerini duymak istemiyor, arada gökyüzüne göz kırpıyordu .Sesler birbirine karışmış her renkten ten, her tenden insan diyordu. Aradığı, dilleri bir olmayan, tenleri bir olmayan ;Ama insana insan olan yüzler. Hepsinin yüzünü çevirdiği gökyüzü, nereden bakarsan bak ,mavinin insan yüzüne vurduğu anda ne ırk seçtiği, ne dil bildiği her canlıyı sevdiği an…Sonsuz bir zaman
Çokça yağan yağmurların ıslak dudaklarından süzülerek toprağa değen, hafiften şımarık gökyüzüne gülümseyen mavi gözler.Sığ o yemyeşil içinde kaybolduğumuz her renkten doğana ev ,her bilinmeyene sır, her bir güneş demetine bir kapı açan ormanlar. Toprak kokuyor her bir yanı ,dudaklarındaki yaralara merhem arıyor. Bak iste güneşin tepeden ışık tutmasına gökyüzü alkış tutuyor...Daha fazla ışık daha fazla aydınlık diyor. Ormanda saklanan bütün hazineleri gökyüzü istiyor. Güneş o yüzden her tene aynı duyguyla sesleniyor. Seslerle uykudan kalkan geceye ay bile yardim ediyor. Hep bir ağızdan derin karanlığı yırtan sese, müzik eşliğinde tüm ten ver renklerle dans ediyor.
Her güne dinç, genç başlayan mavi dünya. Gökyüzü maviye boyanıyor, denizin ve okyanusların hala onunla yarışıyor. Ve her sabah sana sesleniyor içinde her renkten tenlere, her renkten hayal görene, tüm renklerden aşk-ı ,sevgiyi maviye boyayanlara. Basını gökyüzüne kaldırdığında gülücükler, gülümsemeler… Hikâyeler yazdırıyor mavi kalemleriyle, Gökkuşağı ile el sallıyor her renkten maviliklerin eşliğinde.
Benlik sorgusu başladığında ,yolun ne kadar uzun olduğunu yolun sonunda anlıyorlar.
Güzel ve sorgulayıcı yanınızdan dolayı teşekkürler
Saygılar, Sevgiler
Gülüm Çamlısoy
Ne suç ne de suçlu. Sadece istifli hayaller ve yitip gitmiş nice gizem satır aralarında gizli.
Ve eşliğinde dostların kiri pası gidiyor tüm dünyanın sırtlandığı ve benliğin karşı koyamadığı..
Asıl ben teşekkür ederim sevgili kalem dostum.
Sevgiler, saygılar...
SEVGİLİ GÖNÜLDAŞIM BANA TERK ET ,TERKİ TERK ET SÖZÜNÜ HATIRLATAN BU YAZINDA İNŞALLAH KAMİL İNSAN OLMA YOLUNDA HIZLA İLERLEYEN VE RAB'BİNİ BULMUŞ, NEFSİNİ KONTROL ALTINA ALMAYA ÇALIŞAN BİR GÖNÜL GÖZLEMEKTEYİM.BU ÇIRPINIŞLAR BU YAZILARDA ADRES SORMALAR BUNUN GÖSTERGESİ.BAK UMUTLA DOĞUYOR GÜNEŞ YENİDEN,BAK RAB HER YERDE,HER GÜN HEMEN DEMEK GELDİ İÇİMDEN .KUTLUYORUM KUTLU YOLCUYU VE MÜBAREK OLSUN DİYORUM.SONSUZLUĞA GİDEN YOLDA ÖLMEDEN ÖNCE ÖLMEYİ NASİP ETSİN YARADAN BİZLERE.SELAM VE DUA İLE.
Gülüm Çamlısoy
Basit ya da zor...Ya da zorlaştırmak mı kolayı yoksa cidden kolay mı zor addettiğimiz...Ama şu bir gerçek ki çok derin bir anlam ihtiva ediyor adına hayat denen. Her adımında öğreniyoruz, tökezliyoruz ve bir o kadar güçlenip payımıza düşeni yaşıyoruz.
Her yerde andan ve mekandan bağımsız ve ezelden ebediyete olmaya devam edecek Yegane Gücün haricinde eşlik eden nice insan iyisiyle kötüsüyle. Yalnızız görünenden öte ve bir o kadar kalabalığız olması gerekenden fazla.
Ve yürek dolusu teşekkürler bu güzel ve anlamlı yorumunuz için.
Sevgiyle kalın...
Selam ve dua ile.