GÜZEL GÖRMEK...
Güzel görmek için güzel bakmak, güzel algılamak ve güzel yorumlamak gerekir. İnsan, nasıl görmek isterse, öyle görür; kısaca her şey niyete bağlıdır...
Güzel duygu ve güzel düşünceler ruh güzelliğinin ürünleridir. Saplantısız, ön yargısız ve iyi niyetli yaklaşımlar güzel bakmayı sağlar. Burada fizikî güzellik değil, ruhî güzellik söz konusudur.
Elbet bakmakla görmek arasındaki nüansı hepimiz iyi biliriz. Her bakan göremeyebilir; bir başka deyişle, görmek için muhakkak bakmak gerekir.
Genel olarak üç yolla bakabildiğimizi; bunlardan birisiyle, diğerlerine kıyasla, görmede çok daha başarılı olduğumuzu idrak ederiz.
1-Fizikî gözle bakınca ‘şeklen’ görebiliriz.
2-Kalp gözüyle bakınca ‘mânen’ görebiliriz.
3-Beyin gözüyle bakınca ‘zihnen’ görebiliriz.
Hangi yolla olursa olsun, ilk bakışta gördüğümüzü ya da gördüğümüzü sandığımızı hemen yorumlamaya kalkışırsak, yanılabiliriz. Bu durumu, Türkçe’de sanrı ya da görsel yanılsama diye adlandırılan ve bir psikoloji terimi olan halüsinasyon, ‘İng. hallucination’, bilimsel yaklaşımla açıklar.
Bir diğer husus ise, bardağın yarısını dolu veya boş görmemizle ilgilidir. Bu noktada iyimser ya da karamsar hissetmemiz son derece önem arz eder. O anki eğilimimiz veya niyetimiz kendiliğinden olgunlaşarak ortaya çıkar.
Fizyolojik, psikolojik, ruhî, ... olumsuzluklar varsa, bunların tesirinde kalmaksızın bakış açımızı ve perspektifimizi daha sağlıklı kılarak görmeye çalışmamız elzemdir.
Telkin ve tavsiye edilen odur ki özellikle aç, susuz, uykusuz, yorgun, sinirli, stresli, ... iken ne sağlıklı bakabilir, ne de sağlıklı görebiliriz; bu nedenle kendimizi ve değerlendirmelerimizi zamanın akışına bırakmak en kestirme çözüm olsa gerek!
Güzel dile, güzel bul; olma insanlara kul;
Gerçek saâdet vermez hem mal, hem de para pul...
Bütün güzellikler hepimizin olsun...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.